Silvan’a Hasret
Fakat Silvan diyemem,
Çocukluğumun başkentiydi o;
Arsız çocukluğumun sokaklarında,
İlk yarayı orada yedim ben.
Dar taş aralarında saklambaç oynarken,
Birden toprağa düşen bir çocuğun feryadı
Hepimize susmayı öğretti.
Ölümün erken geldiği bir kentin
Esmer yüzlü çocuklarıydık biz.
Kendi topraklarımızda sürgün edildik,
Hor görüldük, kapılar yüzümüze kapandı.
Ama uzaklara savrulsak da,
O kente duyduğumuz sevdayı
Yüreğimizde ateş gibi taşıdık.
Çatışmaların gölgesinde büyüdük,
Her kurşun sesinde
Bir sevgiyi, bir düşü, bir hayali gömdük.
Sevdalarımız yarım kaldı,
İhanetler kanattı yüreğimizi,
Ama yine de Silvan’dan vazgeçmedik.
Göğe bakarken
Annelerimizin gözyaşlarında bulduk özlemi.
Babalarımızın suskun yüzlerinde,
Kardeşlerimizin boş göz çukurlarında
Kaybolduk.
Ah Silvan,
Sen ki yaralı bir kentin adısın,
Sen ki yanık türkülerin,
Unutulmuş çocukların ağıtısın.
Biz seni unutmadık,
Gurbette bile adını fısıldadık.
Bazen öfkeyle yumruğumuzu sıktık,
Bazen gözlerimizden yaşlar süzüldü.
Ama hasretin,
Her daim içimizde kanayan bir yara oldu.
Ve biz hâlâ sana dönüyoruz,
Hâlâ senin dar sokaklarında
Çocuk sesleri arıyoruz.
Yıkık duvarlarının altında bile
Bir masumiyet saklı,
Bir umut var hâlâ,
Bir gün huzurla anılacak bir Silvan var.
Eylül / 2025
Kayıt Tarihi : 4.9.2025 02:13:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!