ŞİLT 2
Şimdi benim etimi iğneli kollarıyla,
Hep kendine doluyor ifal edilmiş çağım.
Bir kıvılcım düşünce cehennemden yüzüne,
'İlk gece' korkusuyla yataktan kaçacağım.
...
Otopside kurşuna rastlamadan hemşire,
Mezarcı yaka-paça uğurlayacak beni.
Sonrası bir ihtimal belki söğüt dalında,
Belki gün görmemiş bir çınar yamacında,
Sürüsüne kavalı esirgeyen çobanla,
Granit mermerlerde insan otlayacağım.
Gözünü kapa dünya. Kirpiklerini kapa.
Uykun gelsin diye çitlerden zevkle atlayacağım.
Lousalık günüme denk geliyor nedense,
Acıya gebe kalmak bana hiç yaramıyor.
Kimi vakitsiz diye kapıya dayanmadan,
Yüz üstümden uzaya hüznümü fitilliyor.
Oysa ki ben çok direndim deniz tutmasın diye,
Kıyıda eğleşen okul çocuklarını.
Artık bende sıkıldım bunu hep yaşamaktan,
Köşküme çekilipte tütsü koklayacağım.
Yüzünü yıka dünya. Bütün izlerini sil.
Cinayetin sırrını bir ben saklayacağım.
Kehribar çiçekleri ağustosta gürleşir,
Benim toprağım nedense çorak otlar içinde.
Bir kez tırpan vurduysam iki gözüm kör ola,
Bir kez dönüp baktımsa yine aynı beddua.
Lakin çok denedim de buna zaman yetmedi,
Otobüs molaları ömrüme denk gelmedi.
Olsun, elbet buna bir kılıf uyduracağım.
Sözünü sakla dünya. Diline sükun giydir.
Ben şirretin cebine iffet dolduracağım.
Ruhum ayarsız diye vize de vermiyorlar,
Sınırında kaldım senin geri de koymuyorlar.
Karpuz kamyonlarıyla rüzgarın oğlu gibi,
Şehrin orta yerine yeniden dalacağım.
Sen hele bir dur dünya. Olduğun yerde bekle.
Ben kuyumun içine halatar salacağım.
Baktım ki Yusuf bile korkusundan titriyor;
Sözüm söz, adını mahşerde bile anmayacağım.
Kayıt Tarihi : 18.1.2010 14:12:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!