Enbiyanın ve dahi evliyanın en başı;
Muhammed Mustafa’dır (S.A.V.) * hilkatin temel taşı.
O beşerdi ve lakin, Fevkinde mahlûkatın;
Nüvesi, ve de özü, Muazzam kâinatın.
Çok çetin bir devrede tebliğe memur oldu;
Altmış üç yıl yaşadı, Ümmete örnek kuldu.
Ahir zaman nebisi başka Resul yok vâki;
Varisler olacak ki, kalsın dinimiz bâki.
İşte o varisler ki kavi otuz üç halka;
İlim, feyiz, nur ile cümlesinde alaka.
Ebu Bekri Sıddıkla (R.A.) ** Sevr-de temel atıldı;
Hiç sönmeyecek ışık mağarada yakıldı.
En başta Ebu Bekir (R.A.) sonra şah Selman-ı Pak; (R.A.)
Nurdan çığır açıldı, gönüllerde ak mı ak!
Kasım bin Muhammed ki (k.s.) *** feyizdir onun aş’ı;
Secdeleri ıslatır, Seherlerde gözyaşı.
İmam Caferi Sadık (k.s.) Elmastır az bulunur;
Sevgi ve Muhabbeti, Ümmete arz olunur.
Beyazıt’ı Bestamî,(k.s.) Zamanının sultanı;
Rabbim seçmiş bunları, ey gafil iyi tanı.
Ebu-l Hasan harkanî, (k.s.) Anadolu’ya bekçi;
Ebu Ali Farmidi (k.s.) Nur bağında çiçekçi.
Yusuf’u Hamedanî,(k.s.) Yesevî’nin hocası;
Ve açmış Gül zarın da, Gucduvanî (k.s.) goncası.
Ebu Bekir’den (R.A.) sonra, ikinci büyük kutup;
Ab-dul Hâlıkı veli,(k.s.) Masiva’yı unutup.
Hace Arif Rivgirî, (k.s.) Mahmut İncir Fağnevî, (k.s.)
Arif’i Ramitînî; her biri ilim evi.
Muhammed Baba Semas,(k.s.) Seyyidi Emir Kilal; (k.s.)
Muhammed Bahaüddin, (k.s.) üçüncü büyük hilal.
On beşinci nur halka, sırrın sırlı sırdaşı;
Nak-şı bent olmuş gönle, Nefis ile savaşı.
Alaaddin-i Attar, (k.s.) Yakup Cehr’i peş peşe;
Cümle varisi Resul, Nur vermişler Güneşe.
Übeydullah Ahrar’la, (k.s.) Hace Muhammed Zahit; (k.s.)
Derviş Mehmet (k.s.) cümlesi, Nur yolunda mücahit.
Muhammed Haceğî ve (k.s.) Muhammed Bakî Billah; (k.s.)
İmamı Rabbani’yi, (k.s.) Rahmet göndermiş Allah. C.C.****
İki bininci yılın Müceddidi Serhendî; (k.s.)
O ki dördüncü büyük, Kutup başı efendi.
Hace Muhammed masum, (k.s.) Babasının göz nuru,
Şeyh Seyfüddin Arif ki; (k.s.) Zamanının süruru.
Muhammed Nur Bedvanî, (k.s.) Şemsüddin Habibullah, (k.s.)
Abdullah-ı Dehlevî (k.s.) ve cümlesi Ehlullah.
Hafız-ı Ebu Sait, (k.s.) Habibullah Can-ı Canan, (k.s.)
Muhammed Mazhar iş-an, (k.s.) Can-ı Canan nur saçan.
Mevlana Sıracüddin, (k.s.) otuz ikinci durak;
Sona yaklaştık artık, ortalık biraz kurak.
İşte bu çorak iklim, bir daha yeşerecek;
Son varisi Resulle, olgunlaşıp erecek.
Nur halkanın en sonu, hem maddi hem manevi;
Ebu-l Faruk Süleyman Hilmi Silistirevî. (k.s.)
İlmi aydınlatacak, yevmi kıyama kadar;
Hoca paşa sofrası, nasibi olan tadar.
Rabbim seçti hepsini dinine hâdim kıldı;
Nefis Şeytan kahroldu, Esfelîn’e yıkıldı.
Salât Selam Resul’e, Hem de varislerine;
Garibî dost ol, dost kal, Cemî-i cümlesine…
Garibî-Salih Yıldız…….04.04.2009
* (S.A.V.) Sallallâhu Aleyhi Vesellem.(Salât ve Selam onun üzerine olsun.)
**(R.A.) Radıyallahü anh.(Allah (c.c.) (ondan razı olsun.)
***(K.S.) Kuddise Sırrıhû (Allah c.c. Onun sırrını mukaddes etsin)
****(C.C.) Celle celalühü.(Onun şanı çok yücedir)
Kayıt Tarihi : 12.5.2009 12:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!