Sılaya Varmalıyız Şiiri - İsmail Aksoy

İsmail Aksoy
1898

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Sılaya Varmalıyız

Sılaya Varmalıyız

Sılaya varmalıyız! Neden böyle aylakça dolaşırız? –
Bilmeyiz ki sıla nerededir, sıladan onca uzağız, –
Sadece çocukların yüzlerinde – ve o annenin yüzünde –
Yani elmaların çiçeklendiği bazı güzel yerlerde
Donukça düşleriz sılayı, imgelem durulaştırana dek
Gözyaşlarından hoşnut geçici hevesin gözlerini de.

Sılaya varmalıyız – çünkü hayli zamandır
Ayrıyız sıladan, neredeyse sonsuz bir gün gibi!
Ve öyle hasret içinde büyüdük ki
Dünyanın kahkahası figandır
Bıkmış kulaklarımıza, ve şarkısı nafile, –
Sılaya varmalıyız – Sılaya varmalıyız gene!

Sılaya varmalıyız! Özleriz yürekle ve ruhla bulmayı
Çoktandır kaybettiğimiz yolumuzu, ve geri dönmeyi!...
Yorgunca yol alan, el ele tutuşup arayan yaşlılar zümresi
İçinden yükseldi bir çocuk çığlığı,
Fakat yüzler ışıldamakta, bulutlar en sonunda sanki
Yağdırır biz geçip giderken üstümüze gün ışığını.

Sılaya varmalıyız: burada kalmak öyle acı verir ki
Şefkatli kalpler her bir gözyaşıyla eriyip gitmek zorunda sanki,
Ve burada ıslak kirpiklerle dolaşmaktır bunun en iyi anlamı,
Ki en gerek duyduğumuzda, o denli azalır huzuru bulma umudu;
Ne kadar artarsa sevince ihtiyacımız, o denli büyür acımız –
Sılaya varmalıyız – Yeniden sılaya varmalıyız!

Sılaya varmalıyız – basit şeylerin sinesine –
Gündüzsefaları yükseltir iplikleri döne döne
Ve abartır rengi, gölgelendikleri için mavide…
Ve beyazdır arasından kaçıştığımız bahçe kapıları üstünde;
Gölgeliğiyle birlikte o uzun bağ evi,
Eflatunla kaplanmış ve mavidir yeşil olduğu gibi.

Sılaya varmalıyız: Her şey öyle sessiz ki sılada:
Seven ellerin dokunuşu alnına ve saçına –
Gün ışığı o loş odalarda yumuşatılır –
Annenin ve çocuğun o kayıp sevgisi onarılır
Yağmurun huzurlu ninnileriyle, –
Sılaya varmalıyız – Sılaya varmalıyız gene!

Marul tarhlarının ötesinde istiflenmiş
Sıra sıra mısırlar ve Çin fasulyeleri,
Vahşi bir övünçle ahır kapısını ve dışardaki patikayı
Koruyan dev günebakan eğilmiş;
Gülhatmilerin tam ortasında hanımelleri, handiyse
Tırmanır kırlangıcın şimşir kerestesine.

Sılaya varmalıyız, başımızı sallarken ve pineklerken sılada,
Nazımızı çeker zaman ve dolaşır evin içinde parmak uçlarında,
Ve bebek gibi uyurken bizler, en iyi şekilde sever bizi,
Damlalarca gözyaşlarıyla değil, fakat düşlerle doldurur yumuk gözlerimizi,–
Halis düşler ki ne bozmayı bilir, topraksı lekeyi ne de –
Sılaya varmalıyız – Sılaya varmalıyız gene!

Sılaya varmalıyız! Söğüt ıslığının çağrısı
Titreşir gevrekçe ve akar şelale misali –
Kiraz ağaçlarındaki o titrek sesleri alaya alarak
Ve bunlar gibi uyakların ayarını bozarak,
Ki ne âhengi bilir ne de ritmi fakat bilir kuşları
Ki önce kuşlar şakır – peşi sıra sılanın tüm ozanları.

Sılaya varmalıyız; ve hatırlamayarak orayı
Diğer yerlerdeki bütün ihtirasların tüm kazançlarını,
Arın şimdi ateşli utkudan, çünkü fethin tacı
Viran görkemiyle batırır bizi. –
Şöhretin alımlı armağanlarını horgörüyle geri fırlatırız. –
Sılaya varmalıyız – Yeniden sılaya varmalıyız!

Sılaya varmalıyız gene – mutlaka – mutlaka! –
(Yağmursu yüzlerimiz soyuldu tozda)
Beyhude arayıştan döneriz sürünerek bitmeyen kavganın arasında
Herhangi bir yer bulmak için değil bütün bu hayatta,
Kutsandığımız zamankinden daha mesut bir mutluluktur aradığımız…
Sılaya varmalıyız – Yeniden sılaya varmalıyız!

James Whitcomb Riley (1849-1916)
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy

Not: Çeviri, Ayşegül Tabak’a 2019 yılı armağanı olarak sunulmuştur.

İsmail Aksoy
Kayıt Tarihi : 13.1.2019 00:54:00
Hikayesi:


We Must Get Home by James Whitcomb Riley (1849-1916) We must get home! How could we stray like this?- So far from home, we know not where it is,- Only in some fair, apple-blossomy place Of children's faces -and the mother's face- We dimly dream it, till the vision clears Even in the eyes of fancy, glad with tears. We must get home -for we have been away So long, it seems forever and a day! And O so very homesick we have grown, The laughter of the world is like a moan In our tired hearing, and its song as vain,- We must get home -we must get home again! We must get home! With heart and soul we yearn To find the long-lost pathway, and return!... The child's shout lifted from the questing band Of old folk, faring weary, hand in hand, But faces brightening, as if clouds at last Were showering sunshine on us as we passed. We must get home: It hurts so staying here, Where fond hearts must be wept out tear by tear, And where to wear wet lashes means, at best, When most our lack, the least our hope of rest- When most our need of joy, the more our pain- We must get home-we must get home again! We must get home-home to the simple things- The morning-glories twirling up the strings And bugling color, as they blared in blue- And-white o'er garden-gates we scampered through; The long grape-arbor, with its under-shade Blue as the green and purple overlaid. We must get home: All is so quiet there: The touch of loving hands on brow and hair- Dim rooms, wherein the sunshine is made mild- The lost love of the mother and the child Restored in restful lullabies of rain,- We must get home-we must get home again! The rows of sweetcorn and the China beans Beyond the lettuce-beds where, towering, leans The giant sunflower in barbaric pride Guarding the barn-door and the lane outside; The honeysuckles, midst the hollyhocks, That clamber almost to the martin-box. We must get home, where, as we nod and drowse, Time humors us and tiptoes through the house, And loves us best when sleeping baby-wise, With dreams-not tear-drops-brimming our clenched eyes,- Pure dreams that know nor taint nor earthly stain- We must get home-we must get home again! We must get home! The willow-whistle's call Trills crisp and liquid as the waterfall- Mocking the trillers in the cherry-trees And making discord of such rhymes as these, That know nor lilt nor cadence but the birds First warbled-then all poets afterwards. We must get home; and, unremembering there All gain of all ambition otherwhere, Rest-from the feverish victory, and the crown Of conquest whose waste glory weighs us down.- Fame's fairest gifts we toss back with disdain- We must get home-we must get home again! We must get home again-we must-we must!- (Our rainy faces pelted in the dust) Creep back from the vain quest through endless strife To find not anywhere in all of life A happier happiness than blest us then ... We must get home-we must get home again!

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İsmail Aksoy