O son dokunduğun yaprak;
Hiçbir sonbaharda düşmez hain kaldırıma.
Yazın çıplak ayakla bastığın kum tanelerini;
Hiçbir rüzgar alıp götüremez.
Sen belki unutursun beni.
Ama ben hep o yazı bekler,
Çok halsizim,yorgun,bitkin...
Yıpranmışlık da var biraz
Ama aldırış etme sen.
Olurda umrunda olursa bu hallerim,
Ben seni affedemedim ama sen beni affet!
Toparlanamıyorum,çaresizim,gözlerim bulutlu...
Yüzündeki acının tebessümü mü?
Yoksa fazla hüznün verdiği acı mı?
Hayat denilen şey gözümün önünde oluşuna rağmen dokunamam mı?
Yoksa birbirimizi özlememiz için bir oyun mu?
Şu sol göğsümdeki yük ayrılık acısı mı?
Yoksa içme sığmayan aşkın mı?
Öğrendim!
Gözyaşı dökmeden de ağlayabildiğimi,
Yaz günü fırtına yaşarken de terleyebildiğimi,
Elim kolum bağlı, uçmayı beklemeyi,
Beni öldürdüğünde öğrendim.
Yüreğim yanıp kavrulurken gülümsemeyi,
Gözlerini kapatırsın!
Onu unuttuğunu iliklerine kadar hissedersin.
Hatırlayamazsın çünkü bir zamanlar hafızanda kazınanları.
Tüm şehirin beslendiği o yüce aşktan...
Geriye ölü bir ruh,bol oksijende nefes alamayıp çırpınan bir beden kalır.
Ve gözlerini açarsın!
Dünyanın en güzel hissi seni sevmek iken
Şimdi ise hissizleşmek
Çünkü şimdi ne sen varsın ve de hislerim
Benden giderken o kadar şey götürdün ki bal
Acımı hissedecek bir kalp bile bırakmadın
Tek bildiği geceleri sıkışıp kalıp adını sayıklamak
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!