Yorgun bir akşam üzeri girmiştin limanımdan içeri
Bazen şiirlere, kimi de gözlerimize yükledik sevgiyi
Kırdık, kırıldık, birbirimizden habersiz ağladık belki,
Ne ettikse, olamadık gülüm bir türlü seninle sevgili
Kaç şiir, kaç yürek ağlaması yazdım mağrur bakışlarına. Perçemlerin gönlüme düşünce bir güvercin ağlardı düşlerimde, şimdi neredesin? Yokluğuma kızıp gitmişsin buralardan. Mor sabahlardan hayır gelmeyeceğine inanmışsın. Türkü dillim, şiir gözlüm, yağmur bulutum, şimdi neredesin? .
Sesinde nehirler savururdu bakışlarını. Girdâba gözyaşım düşmüş gibi çoğalır, fermanlar çıkarırdım seni sevmeye. Yaşım on yedi, yüreğim deli taylar gibi coşardı upuzun ovalarda yüreğimde şelâleler akardı. Kaç kere sevdim seni haberin olmadan, kaç kere rüzgârda izini sürdüm, sen görmedin.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.