Şiirlerim Sokulsun Gecelerine

Yorgun bir akşam üzeri girmiştin limanımdan içeri
Bazen şiirlere, kimi de gözlerimize yükledik sevgiyi
Kırdık, kırıldık, birbirimizden habersiz ağladık belki,
Ne ettikse, olamadık gülüm bir türlü seninle sevgili

Kaç şiir, kaç yürek ağlaması yazdım mağrur bakışlarına. Perçemlerin gönlüme düşünce bir güvercin ağlardı düşlerimde, şimdi neredesin? Yokluğuma kızıp gitmişsin buralardan. Mor sabahlardan hayır gelmeyeceğine inanmışsın. Türkü dillim, şiir gözlüm, yağmur bulutum, şimdi neredesin? .
Sesinde nehirler savururdu bakışlarını. Girdâba gözyaşım düşmüş gibi çoğalır, fermanlar çıkarırdım seni sevmeye. Yaşım on yedi, yüreğim deli taylar gibi coşardı upuzun ovalarda yüreğimde şelâleler akardı. Kaç kere sevdim seni haberin olmadan, kaç kere rüzgârda izini sürdüm, sen görmedin.
Hepsi birbirinin eşi sevdalarda eriyip tükenirken masum sevgiler, yüzlerce, binlerce hayvan türedi yeryüzünde. Kazılan çukurlara anılar gömüldü. Yağmur gözyaşı döktü geceler boyu, gökyüzü dinledi ve anlamsız gölgeler hiç bitmedi. Yankılar düştü sulara, korkunun baş dönmesi gitmedi ve kuşku her devirde aynı şarkıyı söyledi.
Günahların sorguya çekildiği kara gözlü gecelerde yorgun aşklarımı sererdim aşk döşeğime. Yasaklar, durmaksızın doldurulan kadehlerde ilençli bir gülümsemeyle bakardı gözlerime. Ansızın içimde yanan bir ateş ve dilimin burukluğu ile dökerdim, sevdanın korkulu sözlerini bembeyaz kâğıtlara.
Söylenmemiş, hiç konuşulmamış pişmanlıklarım ve deli sevdalarım gecenin atardamarlarından bir çağlayan gibi dökülürdü önüme. Vefasızlığına anlamlar aramaktan, kaçışlarına yorumlar üretmekten bitap düşmüşlüğüm, suretini içimde sakladığım gözlerinin portresine diz çöker yüzleşirdi geçmişimle. Kavgalarım sana, vurup kırmalarım kendimeydi.Seyrettiğim her filmde senin için kahraman olur, senin kollarında bir SON olurdum.
Zalim bir sevda benimkisi. Tutarsız bir bağlantı yaşamla anlayacağın. Gözlerimdeki halkalar, defalarca yinelediğim sana dair şiirler, suskunluklarımın büyüttüğü sıra dağlar, elvedalara yüklediğim ayrılıklar ve bir pastil gibi yıllardır ağzımda çiğnediğim sensiz sözcüklerin ipini de çektim sonunda.
Fırtınalı bir gece ve sendin aklımı karıştıran. Gündüzler sürmeli yosmalar gibi geçerdi limanımdan. Günler yorgun tayfalar gibi toplardı ağlarını yamalı denizlerimden. Hüzzam bir şarkı dökülür anlayacağın,sen olmasan bile dilimden. Şimdi yoksun, ama herhangi bir gecede sen de geleceksin turkuaz mavisi gecelerime. Kaçışlarımın kırılgan notalarına yerleşecek, dilinden hiç düşmeyecek bir şarkıyla geride kalan yıllarına ağlayacaksın.
Ve birgün, ayaklarının nasırlaşmış koyaklarıyla limanıma demirleyecek yorgun bedenin. Tüm yaşadıkların, bir sabun köpüğü gibi dokununca patlayan aşkların, mevsimlere ne yaptıysan dayanamayan bedeninle bir yudum su dileyeceksin benden. Sözlerim tufan sonrası yüzleşmelere dönüşecek, gözyaşlarının acı iksirlerini dolduracak kadeh arayacaksın kendine.
Ömrümün uçarı kanatlarında nice kadınlar tanıdım, eteklerinden bahar kokusu saçılan. En tutarsız sevdalarımdı onlar benim. Katran karası gözler, uzak denizleri andırdılar kimi zaman. Tuz denizleri kurudu hiddetinden. Aşklar yaşadım tutkulu ve hiç doyulmayan. Şehvetin salıncağında yüreğim kabardı, depremler kuşattı gönül sarayımı. Sarsıldım, gül kokan dudaklardan aşkı içtim ve nice aşk tanrıçalarıyla zevkin en mükemmelini yaşadım.
Tüm bunlardan sonra sevdanı koydum defalarca gönül soframa. Çeşit çeşit dizelerden derlediğim mezelerle sana defalarca kadeh kaldırdım. Seni bana getiren esintiler yağmura karıştı aldı gözlerini, ellerini benden. Yüreğime dolandı saçların, solgun eteklerin uçuştu yelde, kimi zaman ağladın akışsız kaldım gözlerinde. Yokluğunda türkülerin oldu yoldaşım, Munzur'a çıktım, Ağrı Dağı'nda soluklandım, Toroslarda sana kekik topladım. Seni sevmek için denizler üzerinde koştum bir türlü sana ulaşamadım.