Özgürüm çünkü ben istediğim sevgiliyi istedigim kadar seçerim , bir gün Mona'yım bir gün Milena bir gün Anna, bir gün Mariyya bir gün Lavinia bir gün Anabel Lee ama en çok ta Sitâre'yim ben ,
Güz'de ise Şükrü Erbaş'ın dertleştiği o Ömür Hanım oluyorum
Anlayacagınız okuduğum bütün yazarlar şairler benim sevgilim böylesine bir aşk çok daha özgür, çok daha huzurlu
Belki de benim olmayan adamların benzer kadınlarıyım , benzer diyorum çünkü hiçbir zaman Vera olmadım olmak istemedim ben aşkın hep siyah olan hep kaybeden hep kavuşulamayan tarafında durdum ,
Kendimden parçalar buldugum yahut olmak istediğim evrensel şiirlerin kadınıyım bu yüzdendir ki "renkli gözlü" "sarışınlı" "nazlı" şiirler bana göre değil kendime yabancı buldugum bu dizeleri karalarım , Rafet hocam af etsin ama sırf okurken kendimi bulamadığım sarışınlı şiirler yüzünden kitabının birkaç dizesini karaladım baktım olacak gibi değil direkt kitabın değerini anlayacak, sarı güzel Verayı onu gerçek seven sadık Piraye'ye tercih eden bir adama verdim...
Şiir, bilgi aracı degil ki onu olduğu gibi kabul edeyim , bu tatlı yalanlar ile dolu bir ruh gıdası ve ruhumu doyurmuyor ise okumamın hiçbir manası yok ben şiiri ya acıdan ya da mutluluktan ağlamak için okurum kendimi yabancı hissetmek için değil.. Sizde ise kendimi yabancı buldugum acımasızlıkta soğuk mavi kadınlar tasviri ..
Ancak o şiir kitabında olmayan bu naif dizeler belki düşüncelerimi degiştirdi ;
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.