Bileklerimizdeki aşk dövmeleriyle dolaştığımız bu çözümsüz kürede
Yeni umutlara, yeni aşklara temizleriz her gün gönlümüzün köşkünü
Cebimizdeki mendillerle, içimizdeki yasak öpüşlerle yangındır sevda
Kıyamet kopsa da kokladığımız güllerde, şiirler asarız biz gecelere…
Hep aynı tekdüzeliğin parçalarını birleştirerek sırlar âleminden çıkış arıyoruz hepimiz. Karanlık bir tünelde ilerleyerek çürük bedenleri çiğniyoruz durmadan. Oyunun parçaları dağılmışken bilinmezliğe, uçuk kelimelerden kuleler yapmak istiyoruz. Kimimiz ebe, kimimiz köle, saklanıyoruz yaşamdan bile. Damağımızda garip bir lezzetle kimliksiz dolaşıyoruz, sorgusu sona bırakılmış dünya cehenneminde.
Bugün seviştim, yürüyüşe katıldım sonra
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Devamını Oku
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!