Şiirimizin zarif oğlu Cahit Zarifoğlu'nun şiirleriyle 1970 yılında tanıştım. Eskişehir'de arkadaşlarıyla 'Deneme' dergisini çıkaran, (ben de ilk şiir ve hikâyelerimi orada yayımlamıştım) sevgili Nabi Avcı'dan duymuştum adını. Alâeddin Parkı'nda ya da Hamamyolu'ndaki bir pasajın içindeki büroda, Nabi Avcı hem şiiri hem de çayı kutsayan sesiyle hep o şiiri okurdu:
"Kendi kendine arkadaş kaçağı
Arada bir bakınır ne yaptığına
Süresiz kapılır tablolara yan gelir
Ve oturdu mu bir masaya
Hakkını verir çay içmenin."
Nabi hakkını vererek ezberden okuduğu bu şiirin yer aldığı kitabı da armağan etti bana: 'İşaret Çocukları'…
Cahit Zarifoğlu'nun ilk şiir kitabı, o şiirse benim de artık ezberlediğim 'Aylak Göz'dü.
Kitabın şiirleri kavurucuydu, ama sonradan öğrendiğim serüveni de iç yakıcıydı: Zarifoğlu, öğrenci bursunu, bu kitabı taksitle ödemek üzere anlaştığı matbaaya her ay yatırır, bu yüzden çoğu geceler aç kalır, çıktığında ise bir kitapçı yarı fiyatına yalnızca 100 kitabı satın alır, geri kalanıysa bir büroda kış boyunca ısınmak için tomar tomar yakılır.
Zarifoğlu'nun Edip Cansever'i dolaşırken ezberinden okuduğu gibi, onun şiirinin de ezbere okunduğunun tanığı oldum, ben de okudum. Demek ki Zarifoğlu'nun şiirindeki yüksek ateş, öte yandan da şiirinin sağlık belirtisiymiş.
'Mavera' dergisini yayımladığı yıllarda Ankara'daydım, sonraki iki şiir kitabı, 'Yedi Güzel Adam' ve 'Menziller' ile hikâye kitabı 'İns' de yayımlanmıştı. Onları da büyük bir hayranlıkla okumuş, fakat çekingenliğimden ötürü gidip tanışamamıştım.
Zarifoğlu, her ne kadar, benim de inandığım 'Şiir, şairden önemlidir' fikrini yıllar önceden beyan etmiş olsa da, okuduklarım, hayat hikâyesi ve sohbetlerde ona dair dinlediklerim, bende jestiyle, tavrıyla tam ve gerçek bir 'şair' olduğu duygusunu uyandırmıştı. 'Yaşamak' adlı günlüğündeki şu cümleler sözgelimi: "Çoğu kez şiirin şairden bağımsız olduğunu düşündüm. Bu nedenle olacak şairliğime hiç sahip çıktığım olmadı. Yazdığım şiirlerle ilgili sorularla karşılaştım mı çok rahatsızım. Gide gele her türlü şiir sorusuna kızıyorum. Nerdeyse 'dokunmayın şiire' diyeceğim."
Zarifoğlu'nun Edip Cansever'i ezberden okumasına karşın, şiiri üzerine yapılan kimi değerlendirmelerde onun Rilke, Trakl ve Turgut Uyar'dan beslendiği, etkilendiği üzerinde durulur. O ise, belki sık yapılan bu yorumlar karşısında kimseden etkilenmediğini söyler ve ekler: 'Ben yalnızca Cahit Zarifoğlu'nu okuyorum'.
Bense, onun Turgut Uyar'la benzer bir kaderi paylaştığını düşünüyorum. İkinci Yeni'nin '5 Atlı'sı arasında, kavranması, okunması zor Ece Ayhan'dan bile daha da az okunan, üzerinde yeterince durulmayan Turgut Uyar gibi, Zarifoğlu da Türk şiir ortamı tarafından hakkıyla okunan bir şair olmadı.
Son yıllarda Yedi İklim, Okuntu, KitapHaber ve nihayet bu ay Hece dergisince çok kapsamlı bir özel sayıyla okura bir kez daha sunuldu Zarifoğlu. 'Yürek Safında Bir Şair' (Kaknüs Y.) adıyla, Alim Kahraman tarafından anısına bir kitap hazırlandı. Şairler ve eleştirmenler bu yayınlarda yaşamı ve yapıtları üstünde ayrıntılı olarak durdular. Fakat okur katında bu özel ve özgün şaire yönelik yeterince bir ilgi belirmedi sanıyorum. Bazen, şair öyle istemese de, adı şiirinin önüne geçer, neredeyse bir efsane niteliği kazanır, o zaman da efsanenin yaptığının, yapıtının önemi ikinci plana düşer. Hislerimin beni yanıltmış olmasını umuyorum.
Levent Dalar'ın sözleriyle 'Zarifoğlu şiirini Doğu-Batı elektriği üstüne kurarken, Batı'nın imkânlarını da yoklamayı ihmal etmeyen' bir şairdir.
Serüveni gibi şiiri de Batı'dan Doğu'ya doğru ilerleyen Zarifoğlu, 'Yedi Güzel Adam'dan biri olarak, şiirinin 'Menziller'ine doğru bir uygarlık yolculuğuna da girişir. Yaşamaya, şiire ve uygarlığının köklerine doğru ateşli bir aşkla sürdürdüğü yolculuğu, ne yazık ki 47 yaşında son bulacaktır:
"Bu adam kitapların uçlarına
Çizilmiş itilmiş resim
Korkmadan yaşar tebessüm gösterir
Ağır başıyla nöbet alır
Dağdan kaçar şehri çevirir
Ve bırakır gönlünü bir tazı sıçramasına".
1987 Haziranı'nda yitirdiğimiz, Türk şiirinin büyük 'adam'larından Cahit Zarifoğlu'nu ölümünün 20. yılında saygıyla anıyorum.
Haydar ErgülenKayıt Tarihi : 26.3.2016 12:25:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!