Şiirin Üstatları Şiiri - Hüseyin Göndük

Hüseyin Göndük
352

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Şiirin Üstatları

Aşkı, tabiatı ve rintlik temaları,
El yazması, taş basması divanı,
Kırk Hadis ve daha birçok tercümesi,
Üstat Baki’nin, Melikü’ş-şuara unvanı.

Fuzuli üstattır, şairlerin şairi.
Divanı, Leyla ile Mecnun, Şikâyet name eserleri.
Türkçe, Farsça, Arapça dır, yazı dili.
Divan edebiyatının en büyüğü, Fuzüli.

Dadaloğlu, mahlasıdır aşığın,
Toroslar’da, Çukurova’ da yaşamışlığı.
Aşk, yiğitlik, kahramanlıktır teması.
Halk Türkçesi ile koşma ve koçaklaması.

Onüç ve ondördüncü asrın Yunus Emre’si.
Tapduk Emre’nin has dervişi.
Din ve tasavvufu şiirlerinde işlerdi.
Edebiyatımızın ekol sahiplerindendir.

Pir Sultan Abdal üstadım,
Sivas’ın Banaz köyünde doğmuş.
İktidarla kavgası olmuş.
Hınzır Paşa tarafından asılmış.

Koşma, destan ve semailerinde işlenen,
Aşk, ayrılık, güzelliklerdir.
Kaçınılmazdı, birçok yöreye ününün yayılması.
Karacaoğlan; saz şairlerimizden birisi.

Bu Dünya O’na dar ettiler.
Mahpus damlarında çürüttüler.
Vatan hasretiyle yandırdılar.
Şair üstadım, Nazım Hikmet.

Cumhuriyet devri Türk şiirinde Garip,
Umutsuzluk, yalnızlık ve yaşam sevincidir,
Orhan Veli’nin şiirlerindeki temalar.
Bir Kapı, Ya Açık Durmalı, Ya Kapalı, tercümelerinden biri.

Âşık Veysel Şatıroğlu’dur adı.
Küçük yaşta gözlerinden oldu.
Bu Dünya’nın kahrı kaldı,
Kendi gitti, geride sazı kaldı.

İlk şiirlerinde karamsarlık hâkimdir.
İkinci yeni şiirin öncülerindendir.
Tabiat ile insan ruhu arasında hissi bir bağ kurar.
Üstat Attila İlhan, çok yönlüdür.
27.04.2007-MERSİN

Hüseyin Göndük
Kayıt Tarihi : 5.5.2008 13:46:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Yusuf Ziya Karahasanoğlu
    Yusuf Ziya Karahasanoğlu

    'Hınzır Paşa tarafından asılmış.
    Rivayetler, 'Hızır paşa' diyor. Şair, 'Hınzır' diyerek 'domuz' teşbihi yapmakta ve içindekileri ortaya dökmektedir.

    Ve, bana göre yanlıştır.

    Bir idama sevinmek mümkün değildir elbet.Neticede bir candır.

    Lakin, 16. Yüzyıl'da Osmanlı idaresinin hüküm sürdüğü Anadolu'nun siyasi yapısını ve komşuları ile ilişkilerini çok iyi bilmek ve incelemek gerekir.

    Osmanlı - İran kavgasının temelinde ne vardır?

    İslâm dinindeki yorum farkı, Şîa'nın anadoludaki din adına propaganda faaliyetleri, Türkmenlerin bir kısmını oluşturan Alevîlerin İran'cı olması ve şîa'ya destek vermesi, Osmanlı'nın İslâm'ın yozlaşması adına bundan çok rahatsız olması gibi nedenler, son derece hassas olan bu durumu ateşlemiştir.

    Rivayetlere göre Pir Sultan'ın, 1534 yılında Bağdat'ın Osmanlı'lara geçmesinden sonra söylediği;

    'Güzel Sah'ım çok yerlerden görünür
    Aslı nedir, niye verdin Bagdat'ı '

    demesi, Osmanlı tebası iken neden üzüldüğünü ve içindeki sevgi ve bağlılığın hangi yöne olduğunun bir göstergesi değil mi?

    Hâl böyle olunca, hoşumuza gitmemiş olsa da; devletin ve dinin bekâsı için kardeş kanının bile câiz olduğuna inan bir yönetimin 'içimizdeki isyancılar', 'dinin bozulması için çalışanlar' diye adeta hâin olarak gördüğü insanlara bu türlü muamele uygulaması o zamana göre normal kabul edilmektedir.

    Konuları bu yönden değerlendirmek en aklı selim yol olacaktır kanaatimce.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Hüseyin Göndük