Şiirin Kaynakları:
Acaba bir şiir yazarken nereden yararlanırız; hareket noktamız neresi olur. Hiç,kendi kendimize olduğumuz zaman; “bu şiirimde şu şairin etkisi var,” dermiyiz? İnsanı şiir yazmaya iten bir çok nedenler, etkenler olabilir. Bu yazıda bu etkenlerden “şiirin kaynakları' diye sözettik. Acaba şiir yazarken bizi, “Hadi yaz,” diye iten bir şey var mıdır? Kuşkusuz vardır. Ama biliriz ki, bazı etkenler, bazı nedenler her şairde farklıdır. Farklı nedenler değişik kişilerde daha ağır basabilir. İşte bunu analiz edelim, anlamaya çalışalım,istiyorum. Bu yazı bir denemedir. Edebiyat hakkında, şiir hakkında her şeyi bildiğimiz savında değiliz; sadece düşünmek istiyorum ve düşündüklerimi siz şair arkadaşlarımla paylaşmak istiyorum. İşte o kadar. Burada kimse kimseyi okumak için zorlamıyor. İsterseniz, zamazingo elinizde, hemen zaplayın, bir başka siteye geçin, özgürsünüz. Ama isterseniz, tartışalım..katkıda bulunun,geliştirelim. Birlikte Düşünelim.
1. Hayatımız:
Şiirin ana kaynağı belli ki kendi hayatımızdır. Yapıp ettiklerimizdir. Bazı şairler, bütün acılarını, görüp yaşadıklarını çok gerçekçi biçimde şiirlerine yansıtırken bazıları hayatlarındaki bazı yaşantılarından etkilenip, buradan hareketle şiirlerini “kurgularlar”. Şiir bir yerden sonra bizim yapıp ettiğimizle yetinmez, şiir konusunda edindiğimiz deneyimlerle yazılır. O zaman kendi yaşantılarından yola çıkarak şiir yazan ozanların yaşantılarını şiire yansıtma biçimleri belki de şu şekillerde oluşur:
a. Gerçekçi yansıtma:
Burada şair, yaşadığına sadıktır. Başına neler gelmişse, hemen hemen elifi elifine yazar, dörtlükleri düzer. Orada o şairin acılarını, sevinçlerini, dertlerini, kederlerini tümünü görebilirsiniz. Bu şekilde yazan şairlerin şiirlerine güvenilir, gerçekçi olduklar söylenilir. Şairin, “yalansız”sız yazdığına, doğruları söylediğine inanılır. Bu tip şiirler, “Gerçekçidir”, “Didaktiktir”, ve zaman zaman belgesel olabilir.
Böyle şiirler, psikologlar tarafından analiz için önemli belgeler olarak kabul edilirler. Çünkü, bu tip şiirlerde, şair kendi hayatına, bir bakıma “içe” dönmekte “introspektif” olarak kendi hakkında bazı ipuçları vermekte ve hayatını deşifre etmektedir.
Bazı meraklılar da şiirleri bu açıdan incelerler: Şair kendi hayatı hakkında ne demiş, iyi şeyler mi söylemiş,kötü şeyler mi söylemiş? Bazı eleştirmenler de buldukları bazı ipuçlarına göre şiiri değerlendirmeye gider ki, tehlikeli bir eğilimdir. Çünkü şiir her zaman yanıltıcı olabilir.
Şimdi, aşağıda Ali İhsan Karataş’dan alıntıladığımız şiirin üç dizesini inceleyerek ne kadar gerçekçi olduğunu kendi kendinize sorunuz.
O HAYAT BENİM
Hayat,küçük yaşta yetim kalmaksa,
Hayat,yalnızlığa nara atmaksa,
Hayat,gençliğinde yoldan çıkmaksa,
Evet,doğru o hayat benim,benim.
Hayat,hasretini görev yapmaksa,
Hayat,suratına tokat çakmaksa,
Hayat,karanlıkta ışık yakmaksa,
Evet,doğru o hayat benim,benim.
Hayat,sevdiğini uzak bilmekse,
Hayat,lugatından isim silmekse,
Hayat,dostlarından hançer yemekse,
Evet,doğru o hayat benim,benim.
...........
Ali İhsan Karataş (Antoloji Com)
Karataş’ın şiiri kendi hayatından hareket ediyor, çok ayrıntılara inmemekle bile, hayatında nelerle karşılaşmış olduğuna ilişkin çok ciddi ipuçları veriyor. İnsanın burada anlatılanlara inanmaması için pek sebep yoktur. Genellikle anlatılanlar acıdır. Acı şiirin içeriğine sinmiştir. İnsan, elbette hayatını anlatırken, hayatından parçalar anlatırken, her zaman iyi şeyleri anlatmaz, hatta diyebiliriz ki daha çok acıları, hayal kırıklıklarını, aşk acılarını anlatır. Karataş’ın şiiri’de böylesine, acı,gerçekçi fakat inandırıcı bir şiir.
Erdal CeyhanKayıt Tarihi : 23.5.2010 04:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!