Şiirin Emekçisi Mustafa Emre
Çukurova’nın bereketli toprakları şiirde de çok bereketli.
Türk şiirin bir çok ismi Çukuorva’nın bereketli topraklarında doğmuş, o topraklardan beslenmiştir.
Karacaoğlan, Dadaloğlu’ndan Fazıl Hüsnü Dağlarca, Aşık Ferahi, Aşık Mahmut Taşkaya, Aşık Haydar Aslan, Nihat Ziyalan’a uzanan Çukurova’nın bereketli toprakları gibi bol ürün veren şiir emekçilerini son temsilcilerinden biri de Mustafa Emre’dir.
Mustafa Emre’nin dizelerinde Karacaoğlan’dan gelen aşkın esintisini, Dadaloğlu’ndan gelen isyanın izlerini görmek mümkün.
Mustafa Emre’yi okurken buram buram Çukurova kokusunu hissetmemek mümkün değil.
Kimi zaman halk şiirini yetkinliğinde ürünler veren Mustafa Emre, çağdaş şiir akımlarını da özümsemiş, çok güzel yapıtlar biz şiirseverlere armağan etmiştir.
Mustafa Emre’yi okurken, Adana’yı, Çukurova’yı karış karış gezmiş oluyorsunuz.
“Geçsek Demirköprü’den bir yaralı serçe” dizesinde, her Adanalı’nın anılarında büyük yer edinen Demirköprü ve Köprüden Seyhan’ın sahillerinin güzelliği hafızalarda bir kez daha canlanıyor.
Tıpkı, “Gün nasıl inerse göçebe çadırına usul usul” dizesiyle Toroslar’da göçer obasında kendimizi bulduğumuz; “Selamsın Taşköprü’den oyalı mendil” dizesiyle kendimizi Taşkörü’nün üstünde bulup, tarihin derinliklerinde düşsel seyahata çıktığımız gibi.
Duru Türkçesiyle, sağlam imgeleriye, her dizesinde bizi başka bir aleme sürükleyen, şiirin emekçisine daha nice şiir dolu yıllar diliyorum.
Münevver DÜVER
Münevver DüverKayıt Tarihi : 27.9.2009 18:43:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şiirin Emekçisi Mustafa Emre'nin kitabına koymak üzere

TÜM YORUMLAR (1)