7.Şiirin Birimsellik boyutu:
Şairin şiirinde önemsedği öğeler şairden şaire değişir. Kimi hecelere, kimi sese, kimi, sözcüklere, kimi dizelere; kimi beyitlere; kimi dörtlüklere …vb. önem vererek yazar. Çoğu kez şiirini kurduğu birimlerle tanınır ve birimlerde ısrar eder.
a.Hece mi-Sözcük mü?
Şiirin en ufak birimi nedir? Bazıları “hece” diyecek. Hecenin kendi başına bir anlamı var mıdır? Çoğu kez yoktur,ama bazen vardır. Örneğin : “VA” hecesinin anlamı yoktur. Özel bir anlam yüklemediğiniz sürece de olmaz. Fakat “HA” hecesi, belki bazı anlamlar çağrıştırabilir. Bu iki heceyi bir araya getirdiğimizde “VAHA” sözcüğü artık bize bir şeyler söylemeye başlar. Sözcüklerin her dil içinde bağımsız anlamları vardır. Fakat,sözcükler bazen birden fazla,hatta duruma göre 7-8 anlam taşıyabilirler. Onların kesin anlamlarını kestiren olay içinde bulundukları “kapsam”dır. Buna “tümce” yada içerik de diyebiliriz. Sözcükler içinde bulundukları içeriğe göre belirli bir anlam taşırlar.
İşte bazı şairler sözcükler üzerinde oynamayı sever. Adeta sözcüklere tutkundur. Şiirlerini sözcükleri anlam yoğunluğu üzerine kurar. Onlara çok anlamlar kazandırmaya çalışır. İnsanları sözcükler üzerinde düşünmeye alıştırır. Örneğin,kim? Bizim şairlerden F.H.Dağlarca’yı alalım. “Mavi” adlı şiirine bakalım:
“Ağaç taşı anlamaz
Gökyüzü MAVİ iken
Ağaç susuzluğu anlamaz
Gökyüzü MAVİ iken
Ben seni
Çok sevdiğimi anlarım
Gökyüzü MAVİ iken”
Bu şiirin adeta bir tek sözcük çevresinde örüldüğünü görür gibi oluruz. Bazı şairlerde, sözcüklere ve dilin özüne tutkunluk çok fazladır. Sözcükleri alırlar, belki kendi anlamlarının dışında, başka anlamlarda, rahatça kullanırlar,hatta onlara yeni anlamlar katarlar.
b.İmge:
Şairin dış dünyadan aldığı uyarımları yeni bir anlatımla, benzetme yada metafor olarak göstermesi ile gerçekleşir. İmge bir sözcük olabileceği gibi bir “sözcük kümesi”, ipuçlan verilmiş ancak açıkça söylenmemiş bir im şeklinde de olabilir. İmge, şairin dış dünyadan elde ettiği izlenimler sonucu bizim usumuzda bir resim çizmesi olaydır. İmgeler belki alışıldık imgeler ve yeni imgeler diye ikiye ayrılabilir. Şair daima kendine göre,değişik yeni sözcükler bularak yeni imgeler yaratma peşindedir. Aşağıdaki İsmet Özel’in “Yorgun” adlı şiirinde olağanüstü imgeler birbirini kovalar. Bu şiirin olağanüstü bir havaya kavuşmasına neden olur.
“ölüler beni serinliğe yakıştıramaz
çünkü hiç kimse çıkmak istemez bu mevsimden dışarı
çünkü bitkinliklerini günden saklar ekinler
ekinler çocukların en rahat uykuları
gece ayaklan kokan bir adam gibi gelir
eşiklere oturmuş aya doğru çocuklar
o serin bereket gölgeleri çocuklar
yani çocuk o güzel tüccar
yorgunluklar alıp kargılar dağıtan
geceye karanlıktan önce gelen çocuklar
bu şaşkınlığı çünkü gece uyuyamaz
sanki ne kalmıştır çocuklara İsa dan
ölüler beni ölüme yakıştıramaz
gibi hâlâ saçlarımda tozlu bir akşam. “
İmge: yazınsal ürünlerde, özellikle de şiirde dile getirilmek isteneni daha canlı, daha etkili, duyumsanabilir, göz önüne getirilebilir bir biçimde anlatmak için, onunla başka şeyler arasında bağlantı kurularak zihinde canlandırılan yeni biçimler, imge olarak adlandırılır. imge, dış dünyadan alınan öğelerle oluşturulur. dış dünyanın, duyumsamaların ve izlenimlerin zihinde görüntüye dönüşmesi, resimsel bir değer kazanmasıdır. (www.turkcebilgi.com)
Bu durumda, İsmet Özel’in şiiri bambaşka durumlar algılamaya,düşünmeye, adeta mevcut zamandan çıkıp, farklı bir boyuta geçmeyi sağlar.
Şiirin diğer birimleri dizeler, beyitler, dörtlükler kıtalar..vb.edebiyat tarihinin çeşitli bölümlerinde incelenmiştir.
Burada şairin kendisine hangi birimi yurt tutacağı, benimseyeceği ve dolayısıyla şiirlerini o boyut üzerinden vereceği olgusudur. Bu biraz şiirden şiire değişse de, her şair biraz da en çok oyalandığı birimlerle tanınır. Bazı şairler “Beyit”leriyle. bazı şairler ”Kıta” larıyla.. tanınırlar.:
Bazı beyitler:
*Hani ol gül gülerek geldiği demler şimdi
Ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz. (Mahir)
**
“Kimsesiz kimse yok, herkesin var bir kimsesi
Kimsesiz kaldım yetiş, kimsesizler kimsesi “(Ruşeni)
**
Gökten nazire indi sihamı kazasına
Nef'î diliyle uğradı Hakkın belasına
Bazı Kıta’lar:
“Dost bağından belalı bülbüle bir gül yeter
Gözlerim kan ağlasın tek yüzüme bir gül yeter
Gerçi söz bağında çok nev-ruz olur güller biter
Bir gül-istandan nişan vermeğe birkaç gül yeter”. Ahmed Paşa
“Sevdiğim bendene düşerse hizmet
Kapında kul olmak canıma minnet
Göre idim sende buy-i muhabbet
İstediğim budur sen bi-vefadan “ Nedim
Şirin hangi öğelerine ağırlık vereceğine karar vermek şairin özgür seçim hakkıdır. Örneğin Ömer Hayam,bir çeşit dörtlük olan “Rubai” türüyle tanınmıştır. Adeta Rubai denince,akla gelen ilk isim Ömer Hayyam’dır.
Beyitleriyle tanınan şairler vardır, kıtalarıyla..tanınan.. Şair şiirinde belli bir birime önem verebilir. Kimi de bütüne önem verir. Onları tanırsınız.
Ama ne demiş Çin’li bilge:” Bin Li’lik dağ yolu, bir Li ile başlar..” (Li: metre gibi bir ölçü) O bakımdan bütün şiirler hecelerden, sözcüklerden başlar.. imgelerle, dizelerle, beyitlerle,
kıtalarla..devam eder.. Bazen bir şiiri oluşturan tek bir sözcüktür…Bazen de bir “ibare” bir resim.. sonra şiir gelir. Sözcük sözcük oluşur, gider. Bir bakarız, bir şeyler olmuş. Ondan sonra oduncu gibi yontmak gerekir. Şu sözcük fazla…Şu sözcük olmamış,yerine yenisini bulmak gerekir… Böylece bir eser ortaya çıkar.Hadi bakalım ilk sözcüğü bulun..Sonra işler kolay..
Kayıt Tarihi : 10.6.2010 17:29:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!