Şiirin Boyutları: 4.Güncellik boyutu

Erdal Ceyhan
794

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

Şiirin Boyutları: 4.Güncellik boyutu

4.Güncellik boyutu:

Her yazılan güzel şiir kuşkusuz evrensel özellikler taşır. Ama şair, çağından, topraklarından ve olanlardan bağımsız yaşayamaz. “Bana ne olanlara, ben aşk şiiri yazarım, onu bilirim, onu söylerim..” diyemez. Daha doğrusu dememesi gerekir. Niye? Çünkü her iyi şair çağından sorumludur da ondan. İnsan hem kendisinde hem de olanlardan sorumludur. O bakımdan şiir hem çokça bireysellik taşırsa da aynı zamanda toplumsal olgudur. İnsanların ortak duygularından, acılarından, sevgilerinden ve olgularından söz etmeyen şiir aslında var olmayan bir şiirdir.

O zaman şiir kökleri olan, olması gereken bir olgudur. Kökler insanlığın yaşadığı çağa, zamana, zemine bağlılığı gösterir. Hiçbir yere zamana bağlanamayan şiir evrensel olmaz, aslında varolmaz; bir oyun gibi,oynanır ve biter.

İyi insan ve dolayısıyla iyi şair (iyi şairleri biz iyi insan sayıyoruz) çağından sorumlu olduğu gibi, kendi insanından, ailesinden köyünden, toplumundan da sorumludur. Köklerini oradan alır. Oraya ilişkin yazar; her şiirin bir tarihi,bir coğrafyası vardır (veya olmalıdır) eğer bunlar yoksa, söylenilenler boşunadır. Ortalığa atılmış bir avuç leblebi gibidir. Onları ancak civcivler yer.. Oysa iyi şiir, demirden leblebi gibidir. Yiyemeyenlerin boğazına oturur ve bazılarını ağlatır.

Aşağıda Şair Ahmet Ayaz’ın kısa bir bölümünü aldığımız şiiri, şairin yaşadığı günlerden nasıl etkilendiğini, açıkça göstermekte fakat siyasete girmemektedir.

“Doğduğum Gündenberi

Kimi kol bacak kırık bekliyorken sabahı,
Ölümle savaş eder göklere çıkar ahı.
Kimi fahişelerle artırırken günahı,
Tuhafıma gidiyor züppelerin hüneri;
Hep düşünüp dururum doğduğum gündenberi.

Kimi çılğınlık edip eğlenceye bel bağlar,
Kimi ekmek derdinde ağasına el bağlar.
Hasta ilaç alamaz gözlerinden kan ağlar,
Çoktan erimiş bitmiş bir kemikle bir deri;
Yüreğime dert olur doğduğum gündenberi.

Muhannetin zinciri boynumuza dolanır,
Baş tutmayan yaralar günden güne sulanır.
Bazen canım sıkılır, bazen midem bulanır.
Atar tutar dururum,bir ileri,bir geri;
Ömrüm böyle geçiyor doğduğum gündenberi.

Yan devirip yatıyor sanki armut getirdi,
Malı, mülkü, herşeyi, kendine Allah verdi.
Adaletse böyle bir adaleti kim gördü?
İnanır mı buna hiç sokaktaki serseri,
Dengeli dünya dedim doğduğum gündenberi.”

Görüyorsunuz sayın okurlar güncellik demek şiirini modanın da ötesinde fakat insanların içinde tutabilmektir. Hissedebilmektir. Her büyük şair ancak böyle oluşmuştur. Tevfik Fikret; Mehmet Akif Ersoy; Nazım Hikmet..Nice büyük şairler insanların dertlerini kendi derdi gibi bellemişler, onu görmüşler,onu işlemişlerdir.

Şairler siyasete bulaşabilir mi? Siyaset, korkutulduğu gibi, yasaklı bir alan değildir ki..Eğer “Siyaset” bir ülkeyi yönetmenin ilimi ve sanatıysa; ona ilişkin,demokratik bir ülkede yaşayan her vatandaşın söz söylemeye hakkı olur. Dolayısıyla şairlerin de..Eğer şairler söz söylemekten korkuyorlarsa, o zaman o ülkenin siyasetinde, demokrasi anlayışında bir bozukluk var demektir.

İnsandan kaçarak, insanın dertlerinden kaçarak; çağından uzaklaşarak büyük şiir yazılmaz.

Şiirin mutlaka ayakları yere basmalıdır. Bir şiirin nereye,ne zamana ait olduğu havasından anlaşılabilmelidir. “Yansız” şiirler iyi şiir değil, uzamsal yeri belli olmayan şiirlerdir. Her iyi şiirin kendine özgü bir havası olur.İyi şiirin ayakları yere basar; ondan sonra isterse uzaya gitsin.

Burada,kendi şiir anlayışımızdan söz ediyoruz. Kimseye de mutlaka bu böyledir demiyoruz. Çünkü tarih boyunca, şiir tanımları çok değişmiştir; Kimse kimseye, “Sen yalancısın; yanlışsın” diyememiştir. Birlikte düşünüyoruz ya. Acaba, söylediklerimizde biraz gerçek payı var mı diyorum..Soruyorum?

Erdal Ceyhan
Kayıt Tarihi : 7.6.2010 05:42:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Erdal Ceyhan