tek kişilik yanlızlığıma bilmem kaç vücut sığdırdım,
ayıp bilmedim
hatta ar damarımı çatlattım inadına.
yetmedi!
unutmak için tenini,
sana dair tüm yılları ve yolları ödünç bıraktım hiç bilmediğim
bir adamın yüzünde.
ey sevgili
bir kadın çığlığı kaydı gördün mü?
ardından sabalar oldu.
fahişe ruhumu giyip,
hızla dönen bir dünyanın siktir çekilmiş günahkar bir ülkesinin caddelerine
attım kendimi.
kelimeler vardı,
kelimeler vardı,
kelimeler vardı,
adını unuttuğum bir şairin senle dolu kelimeleri vardı.
neydi ki adı?
umut..
hayır
hayır!
olamazdı.
umut kapatılmıştı çoktan pandoranın kutusuna.
peki ya neydi?
sigara...bir sigara gerek bana.
ve karanlık çöker yine..
bense bitmiş bir hikayenin,bendeki bitmemişliği ile savaş verirken
sen bendeki bana bak.
ey sevgili!
bir kadın sustu duydun mu?
ben sana yenik düştüm,
biz birbirimize yenik düştük,
yitirdim seni..
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.