Kırk oda değiştirmiş ömrümüz, hayat denilen sokaksız bu evin tavan arasında. Her yaşamışlıktan farklı bir alıntı kalmış dilimize. Gezinilen yerler, gidilen yollar hatta dönüşleri. Hayat ders vermeye devam ederken, bugünümden bana kalan tek ayrıntı satırlardı;
‘’ Aynamda yansıyan kütüphanenin tozlu rafları, bilgisayar ekranında görünen şairlerin,şair sandıklarımızın bana verdiği, benim bugün öğrendiğim ilk olgu, teknoloji her alanda içimize işlemeye başladı. Farkındamıyız bilmiyorum ama ruhumuzun arada sırada geçmişle beraber dinlenmeye ihtiyacı var.
Aslına bakmak gerekirse ölümlüyüz. Kimi ölmek, kimisi ölümden sonra varolmak kaygısıyla tutuşuyor. Başaranlar başaramayanlar, aradan sıyrılanlar, Şaşalı hayatlar renkli sayfalar. Kuşe kağıtlara basılan, günümüz diliyle civcivli, jan jan’lı kitaplar.
Kaçımız kendimizi kandırıyoruz biliyormusunuz? Düşünsenize, hepimiz birer olmamış meyvayız. Nisan ayında bembeyaz açan erik ağacının çiçekleriyiz. Mayısı bekliyoruz erik olabilmek için can can. Yolumuz taşlı, yağmur olabilir daha bebek sayılabilen çiçekleri dökecek, nisan başında ayazda vurabilir hepimizi. Toplanmadan düşebiliriz dalımızdan. Birileri sunmalı aramızdan sıyrılanları, sıyrılabilecek
olanları. ’’
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta