galibi felekle maçın
göz budaktan yılmazının
yakalasam onun saçın
tutam tutam yolmazının
zülfi tersa telli telli
ya kırk gelir yada elli
gönlü rızasıyla belli
belkizarım almazının
düştü hava eksi kırka
tüğ komadı kırka kırka
örtmelere aba hırka
kapımızı çalmazının
yokki tende his ve duyu
gir koynuma sende uyu
dökme için meyyit suyu
bir habarın salmazının
kemle çek arana sette
olma onla muhabbette
ayda yılda şu mabette
hak namazı kılmazının
göz göz edip aşkı habib
bu bağır yaraya sahip
neşterin sakınma tabib
ta dibine dalmazının
avla olur daim zinde
tilki çıkar durmaz inde
deselerki ilim çinde
arayıpta bulmazının
sevgi ise yaşam tarzın
başı otuziki farzın
bekle dur merkezi arzın
bu gül benzi solmazının
aşkın ile diyar diyar
gezdim ılgaz isfendiyar
ömrüm heba peşinde yaar
bu vadesi dolmazının
çölde her yer olur kum ya
firaunlar şimdi mumya
kalem ile yalan dünya
sende baki kalmazının..
.......................
yüroya bıraktı yeri
eski alman penikleri
irileşip köpek oldu
israilin enikleri
yeri yurdu yok tarihte
koğdular lozan zürihte
kabul etmesin filistin
eğleşirdi mars merihte
utanırdı insan olan
tepesine kondu golan
eğer aslı aygır ise
seyirterek vurun palan
alnı yazıyor lanetli
hile desise sanetli
musa peygambere dahi
yarı yolda ihanetli
ete süte karışmadan
dünya karşı duruşmadan
medet umar oldu yine
yanak öpüp barışmadan
nereye koyar ekini
kurutur ağaç kökünü
bundan inan çok iyidir
bir çekirgenin sökünü
üniforma türlü biçim
masum öldürüyor niçin
ne çıkar üniformadan
adam doldurmasın için
cani ruhlu ey yahudi
tekrar oku gel ahidi
adı sanı unutuldu
salamonlar bir şah idi
niceleri oldu turap
başa örme fazla çorap
arabın tekel irisi
yersin hurma halin harap
şarapsız israil bilki
şamarın sayılmaz ilki
silkinmezmi hiç yerinden
derin uyku uyur halkı
kalkıverse o yerinden
alnı geçilmez terinden
ince bir yare açmasın
süngü ile şol derinden
öğüdüm koru naziği
musibetten bin kez iyi
kulak arka ko bi taraf
bu fakir panın müziği..
....................
odaya çek perde geceye hazır
yalnızlık bu sana hasmı kimbilir
içinin bir yerde rükuya nazır
hüzünmü sevinçmi yasmı kimbilir
tünedin akşamdan utlu itaplı
girme hiç yatağa iğneler saplı
masanın üzeri gazete kaplı
şu sade odana süsmü kimbilir
son sayfa en güzel yeridir bence
mutlaka gönlünü vermeli gence
adeta kor gibi dudağı ince
ecnebi romenmi rusmu kimbilir
kalmamış bir şeyler merhum pederden
az olur daimi gelir giderden
bu yürek kabardı derdi kederden
kadere dargınmı küsmü kimbilir
hak yoksul kılmasın bir birey ferdi
bitirmek mümkünmü acep roberti
yüzünü saran bu korkunç ürperti
kaygımı duygumu hismi kimbilir
yeterki olmasın dili dolaşık
sazının telini inletir aşık
mutfakta üstüste yığın bulaşık
bilinmez temizmi pismi kimbilir
gece müthiş ilham verir şaire
arş-ı ala yıldız ay vesaire
ufomudur yoksa uçan daire
gökteki yabancı cismi kimbilir
oduna yok para kar tipi boran
günler var düzelmez sobayla aran
borunun kenarı simsiyah duran
dumanın karası ismi kimbilir
açlıktan faresi çekmiştir cartı
yahut zengin konak dayadı sırtı
öyleyse döşeme altı tıkırtı
gaipten duyulan sesmi kimbilir
akşamlar yalnızlık hüznü çöküyor
gurbet elin kahrı beli büküyor
uzakta bir bulut yağmur döküyor
yüce dağın başı sismi kimbilir
benimde gözlerim oldular oluk
yaş ermiş kemale yok çocuk çoluk
merdiven çıkışta kabarır soluk
akciğer gardaşım kismi kimbilir
fakir panım derdi eyledin pazar
şairin feriştah olsan ne yazar
sahipsiz kullara mahsus bir mezar
kabrin yoksa taşı ismi kimbilir..
.......................................
bedeni var parça parça
görseniz dudak uçuklar
sizin bahçenizden serçe
sıkca geçecek çocuklar
sar yarasın yıka tüyü
elleri yaparak kuyu
avucunda tutsan suyu
ancak içecek çocuklar
iyileşir etsen inat
hayatta tutması sanat
sonra sıcak yere kanat
açıp göçecek çocuklar
kalmaksa onun düşünce
kendi karar versin önce
okula sizler gidince
ölçüp biçecek çocuklar
kırın ilme dizleriniz
aydınlanır yüzleriniz
karanlıkta gözleriniz
gerçek seçecek çocuklar
koma içine kafesler
doğaya sal onu besler
verecek en güzel sesler
cik cik saçacak çocuklar
olma sapan yanı varan
cebinde var ise paran
kuşlarla bozulup aran
mutlak kaçacak çocuklar
barış kardeşliğe çağır
yoksa küser senden soğur
elinizde bütün uğur
böcek uçacak çocuklar
olsun hava yer gök deniz
barış inşası gayeniz
bu dünya sizin sayeniz
çiçek açacak çocuklar..
...........................
mandalina kabuğuna ismini yazdım
uğruna harcanıp bir ömür bitti
düşündüm sonrada kendime kızdım
bu aptal eyleme beni kim itti
birazcık kafadan zorummu varki
neden bir hekime görünmüyorum
yattığım karyola öylesi darki
yorgana tam anlam bürünmüyorum
umarsız davranış korkarım birgün
katma değer ile dönecek bana
nasıl kalbi tehdit ediyor hergün
kahvaltıda yenen margarin sana
insanın canını bunlar sıkıyor
yorgun ayaklarım akşam şişmekte
çaresiz bir başım kendim yıkarım
kurulamak yine bana düşmekte
mektebin içleri talebe dolu
benim sevdiceğim yokmu içinde
müdür yardımcısı kapının kolu
değişecek diyor şu son seçimde
zindan gibi gece yanan ışıklar
aynada gördüğüm bu solgun yüzüm
çökerim sofraya pilav kaşıklar
yanında bulunur en fazla üzüm
hüzün ve yalnızlık makus kadermi
ermiyor hiç aklım benim bu işe
gavur parası üç kuruş edermi
yanılıp aldığım şu şarap şişe
saçlara vakitsiz düşen aklarım
sürsem biraz boya kararır belki
dirensin eczacı kesin haklarım
boğaza dolasam çelik bir telki
kimbilir nerdesin şimdi şu saat
atmosfer basıncı ile eş değer
atmakta artarak nabız kat be kat
tansiyon tehdidi sorun bir diğer
rasyonel gerçeklik yıkıyor beni
yoksa kolay bilmem boyun eğmeyi
mahşere dek bekler bu kalbim seni
elimde olsalar koltuk değneği
yine bir akşamın hüznü var bende
yine yaralarım kabuk bağladı
sana gül topladım dikeni tende
çıkarana değin anam ağladı
duman kaçtı göze tüten cigaram
retinayı mutlak kızıla boyar
sensiz bu geceler şu bana haram
sensizlik adamı mezara koyar
yoruldum sevdamın peşinde artık
tık nefes olmuşum böyle koşmaktan
ayağa giydiğim papuçta yırtık
başladı dağ tepe gezip aşmaktan
kaşların yay gibi kirpiğin oktur
işte avlamışım seni demekte
derdim dermanına bulunmaz doktur
sürekli diyorlar şimdi yemekte
nektarına muhtaç arı misali
dolanmakla çevren geçti bir ömür
dudakların öyle elit şaşaalı
adeta diyorlar gel beni sömür
rüyalarım seninle süslenir inan
üstelik istemez bir uydu anten
ne güzel sit kom yok ekrana konan
ne sabun reklamı ne bebepanten
en derin yerinde böyle uykular
sende beni söyle görürmüsün yaaar
içimde tarifsiz hisler duygular
mevsim kış üşür el saçlarımda kaaar..
................................
tüfeğime çektim harbi
gezdim şark şimali garbi
harbiden vazgeçeceğim
kazanırsak iş bu harbi
kaset bitene dek pil yet
kimdedir bu malın zilyet
çevir bir zahmet yanmasın
ne romeo nede culyet
ufak yer bizim kasaba
kasaba yazdır hesaba
peşin para ödemesi
zarar açıyor asaba
bağ bahçemiz üzüm asma
bağlama boynuna tasma
ben sana çok bağlanmışım
el sözüne kulak asma
kilo vermesi bazında
işin sır havagazında
senin gibi nicesi var
bu istanbul boğazında
boğazından biraz kısman
gerekecek sonra kusman
formülüne gelincesi
iki aş o salak osman
basmane tiren garında
kar yağacakmış yarında
sakın düşünme sonunu
unun varsa ambarında
una buladım balığı
tavası bakır çalığı
hiç hazzetmiyorum inan
magandalık kabalığı
düğününü derneğini
ben görmedim örneğini
örgü makinesi aldı
sağ elimin tırnağını
ağına düşürdü felek
elek gibi oldu yelek
yoluk bir kuşa çevirdi
ne tüy kodu nede telek
elektirik parasından
ay sonunda kirasından
hepisinden geçtim amma
geçmem gözün karasından.. yaar..
.......................
çivi çakar iken dışarı vurma
suçsuz masum biri eli incinir
bağlama kulağı aşırı burma
bu fazla baskıdan teli incinir
taşınır kerte su doldur testine
arılar konmaz hiç uçak pistine
yüksek miktar yükü korsan üstüne
topal karıncanın beli incinir
üç litre takriben bunun on tası
kaçırsa ne çıkar musluk contası
vantilatör koma salon ortası
yazın ılık esen yeli incinir
hor görme garibi seveni vardır
belki şu an bile canı çok dardır
hicranı sebebi vefasız yardır
gözünden dökülen seli incinir
karışmak olmasın tövbeler haşa
kafada gereken birikmiş kaşa
saçsız görüp peruk takarsan başa
karizma yitirir keli incinir
ne hüküm verecek bekliyor serler
arada kullanma bıçaklar körler
yiğit namı ile anılır derler
akıllı sözünden deli incinir
son zaman gitsede hep korka korka
bol besin var diye dadanmış morga
yukardan aşağı sallasa karga
konduğu ağacın dalı incinir
kalabalık ortam veriyor şevki
tek başa tartışma çıkmıyor zevki
yalnızca beyaza yaparsan övgü
mavisi toz pembe alı incinir
irkilip korkuyla kaçarsan öte
belkide dişleri saplanır ete
kuçu kuçu deme var iken ite
çevresi dolanan çalı incinir
aşkın ile sersem ben diyar diyar
gezerim bu hangi vicdana sığar
sana tatlım desem ey sevgili yaaar
petekte bulunan balı incinir..
...................................
yirmi gayme para saydım ben kumaşın metresine
metresine selam söyle etek etsin setresine
kesin adın garip hancı yazılayım sana yancı
sen çizerken ben bakayım katibimin portresine
istesin alamazmı patronundan iki kilo kan
lokantada çalışıyor arkadaşım erol okan
çikolata celatini nimetten al biletini
iletini gönderiyor elektronik adresine
esine gerek olur şiir yazar iken esine
sinenin gereksinimi var bu türlü ek besine
ine girdi yine kaçtı çok susuz ve karnı açtı
açtım ateş havan ile mevzi geri sutresine
yine yazda özen ile koru yazı üslubunu
mutlak okur çıkar her gördüğü deli mektubunu
bunu bitirip tükettin al ağzına yenisini
hünkarım ateş dayandı sigaranın filtresine
engeli varsa aşarız sabah ekmekle kaşarız
altı kardeşiz küçüğü yok en büyüğü yaşarız
yaşarız biz öylesine sanki bitki yada otuz
otuz akçeyi bayıldım o mazotun litresine
deli mektubuda acabınan tercüman istermi
denize düşeni bekler ısı kaybı hipotermi
terminalin orda gördüm koymuşlar içine kasa
tesadüfen rasladım kullandığın talk pudresine
ineği öküzü lafa tut gider iken kafile
gaf ile demiş bulundum özür dilemem nafile
filozof idi bu hegel burada ye hamsiyi gel
iyi geliyor muhakkak garibanın stresine
söküp atmalı daima içe yerleşen nifakı
sağlayışla halk arası birleşimi ittifakı
fakiri fukarasına gösterilmelidir hürmet
durmadım katiyen karşı sadakası fitresine
kati suret olmaz asla sürüden geri kaldığım
yoğurt ekseninde döner ekseri göle çaldığım
çaldığım sazsa bağlama sus yeter gayrı ağlama
sevgilim dayanamam gözlerinin katresine.. yaar
.....................
yaşama hevesi verir umutlar
sütleri göğsünden sağılacaktır
üstünde beliren kara bulutlar
apansız aniden dağılacaktır
öyle bir fırlayış görülmez eşi
yılan gibi yerden savrulur kişi
tevekkül başında yakar ateşi
yüzleri har ile kavrulacaktır
hissetsin şu bağır demiri serin
süngünün açtığı izleri derin
intikam aşkı var gönül defterin
sanmaki köşesi kıvrılacaktır
her gelene demez hoşgeldin sefa
baskının zoruyla ezilen kafa
belliki niyeti belki bin defa
kefensiz üstüste yığılacaktır
şaşkınlık sebebi gözleri şaşı
pek güç kavraması tutmuyor yaşı
çamura doğru bu eğilen başı
taşları avcunda yoğrulacaktır
merhamet vicdanı bir yana koyuk
bırakır namlular teninde oyuk
yalan söylemenin vebali büyük
dillerin hakikat bağıracaktır
bulur birgün avın burnun koklama
karanlıkta dahi elle yoklama
acıyış hissini pekte bekleme
acıyla şakaklar oğulacaktır
ufukta gizliden nifak ekecek
hakim var sorguya mutlak çekecek
bakarsın bir sabah şafak sökecek
döktüğü kan deniz boğulacaktır
kurulur mahkeme kalmaz haftası
çok vakit ararlar iman tahtası
boynunda laini melun yaftası
mağrurlar kapıdan koğulacaktır
ayrılır iyiyle kötü fenalar
yukarda Allah var hamdü senalar
gün doğmadan neler görür analar
yine küllerinden doğrulacaktır..
...............................
tavuk aldım pazardan
hak saklasın nazardan
insan yüzü kızartan
hormon yükü bol çıktı
bu nerden nem alıktır
belki suya dalıktır
galiba aslı balıktır
but'un çevre pul çıktı
sanki tilki dadanmış
yahut kurban adanmış
balta ile budanmış
ne başı ne kol çıktı
çokmu yedin sen darını
severim tavuk sarını
bıçakla yardım karını
yumurtalık fol çıktı
ciğerle yüreği koda
şimdi taşlık yeme moda
genişce bir büyük oda
salon ile hol çıktı
boyun halka çizgileri
kursağı buğday kileri
eli sürdüm az ileri
çaput ile çul çıktı
yakın pilan bakılınca
göğüs kalın beli ince
bağırsağı çözülünce
burdan köye yol çıktı
bu nasıl tavuk ulan
tez vurun sırtına palan
film konusu dram olan
yine bana rol çıktı
çok çekersin vebalini
kara etsen ikbalini
sordum medeni halini
şükür Allah dul çıktı
görülmemiş böyle vakka
ne külah var nede takke
kurban olsun oda hakka
bencileyin kul çıktı
ara tavukta güzellik
kaşık ile fellik fellik
sağ buda saldım özellik
karanlıkta sol çıktı..
.............................
Kayıt Tarihi : 27.1.2009 19:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!