Şiir saati bu saatler
Hüzzam makamında
Sayfa siyah, kelimeler beyaz
Alna değse, ter düşecek
Gece heceye hizaya gelecek
Sil söz yaşını uykun görecek
İmece usulü sözcükler
Ayrılığı kirpiklerine dizecekler
Yüzüne bir resim çizecekler
Cana çerçeleveyecekler
İçin bir testi sızıntısı
Buram buram topraksın
Sen neden bu kadar şiire başaksın
Dize dize biçiliyorsun
Gönlünde öğütülüyorsun
Yüreğinde pişiriliyorsun
Gözlerine dumanlanıyorsun
Kalemine ekmek kokuyorsun
Gece hüzne mahalle
Gelmişi geçmişi başına yığıyorsun
İşin içinden çıkamıyorsun
Yalnız kalmaya aşıkken
Yine bir hayli kalabalıksın
Kalemini de susturamıyorsun
Samanyoluna bakmaya kaçsan
Orada da samanyolu şarkısı çalacak
Bir çift aklına takılacak
Toprağa ayrılığa yazılmışlardı...
Evler taştan alfabe
Ölüler uyuyorlar
Birkaç ışık mı dünyayı kurtaracak
Beni bu düşüncelerden kim alacak
Alacaklı gibi iki eli yakamda
Düğmelerini ilikliyorum derbederliğin
Bu kadar dağınık olunmaz ki
Neredeyse ruhumu gezdirecek
Biliyorum evden biri beni bölecek
Bakışlarım zerzenişe geçecek
Tamam denen bakışa gülümsemekteyim
Kendimdeki değişime yetişememekteyim
Ateşten bir denizde şiiri ilaç diye içmekteyim
Uykuya yavaş yavaş sızmaya geçmekteyim.
Kayıt Tarihi : 17.10.2024 22:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!