“şiir sergisi olsa bir gün / dizeler uçuşsa birbiri üstünden / kana karışsa harflerin zehri / okuyan, tutulsa sevdasına şairin” demiştim, olabilecek düşsel bir şiir sergisine duyduğum özlemi dillendirirken.. Belki de bu yüzden, “Şiir Festivali” sözü bile, beni bu kadar heyecanlandırmıştı. Şiirlerin festivalinin açılışı, kim bilir ne şiirsel olurdu; kim bilir ne senfonik.
Açılışa gitmek, uçarak yapılan bir eylem bu noktada. Ancak ortamda gümbür gümbür şiir olmayınca; konuşmak kalıyor geriye mini yerleşim alanlarında. Şiirlerin gölgede kalıp şiir yazanların boy gösterdiği açılışta “şiir”den başka diyaloglar da geçebiliyor mesafeli ağızlardan. Her meyve tabağı, kuruyemiş süslü masa başında başka başka muhabbet dönmekte mutlaka. Ancak ben, tanık olduğum bir tanesine tutayım kamerayı:
-Siz de şair misiniz?
-Bu, ne iddialı bir soru…
- Hayır, aksine… Çok basit bir soru. Burada olduğunuza göre “şair misiniz” diye sordum.
- Şimdi ne desem, nasıl yanıtlasam ki…Diyelim ki, şu kısa ömrümde şiir sayılabilecek tek bir dize yazabildim. Şimdi “şairim” dersem, o dize de kendisine şair deme cesaretini gösteren şu ağızdan çıktığı için darbe alacak. Ama “yok değilim” dersem de; o dizeye çok fena yazık olacak.
Kulak misafiri olduğu paradoksu çözüvermekte can simidi bulduğunu düşünen bir başka şair (!) atılabiliyor söze bu noktada da:
-Ben sorunu çözeyim isterseniz.
Kendisinin ne olduğunu anlamakta sorunu olan hanıma dönerek:
-Hanımefendi, sizin şiir kitabınız var mı?
- (Gülümseyerek) Yok…
-Üzgünüm bu durumda…
-Ben de üzgünüm beyefendi. İnanın çok üzgünüm.
Aynur Uluç
Damar- 2007 / Sayı 199
Aynur UluçKayıt Tarihi : 23.8.2007 00:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Türk şiirinin önde gelen şairlerinin yanı sıra 100'e yakın genç şairin de katılacağı 1. İstanbul Uluslararası Beyoğlu Şiir Festivali kapsamında Tarih ve Toplum Bilimleri Enstitüsü Derneği'nin kurucuları arasında yer alan Sevda Ergin anısına 'Genç Şair Başarı Ödülü' verilecek. Ayrıca Beyoğlu doğumlu Mateya Matevski'nin doğduğu eve de plaket çakılacak. Beyoğlu'ndaki çeşitli kafe, bar, kültür merkezi ve tarihi mekânlarda gerçekleştirilecek etkinliklere katılım ücretsiz olacak.
Ne kadar heyecan verici bir haberdi değil mi sevgili Aynur? Ben kaçırdığıma yanarak okumuştum bu haberi.Şimdi senin yazından sonraysa aynı soru işaretleriyle.
Bu tarz toplantıların, dinletilerin hangi ortamda olduklarını her seferinde içimiz acıyarak tecrübe ediyoruz aslında. Her seferinde şiirilerimizi kapıp, güzelce dosyalayıp acaba hangisini okumalıyım düşünceleriyle koltuk altına heyecanla sıkıştırdığımız dosyalarımızı, bir süre sonra kimse şiirleri dinlenmiyor ki diyerek gizlice çantamıza koyarız. Acaba kimden bir imge kaparım düşüncelerini ise, toplantının ortalarına doğru hani o çok sevdiğimiz, şiirlerine bayıldığımız ünlü şairimizin dili dolanarak size asılmasının bir sonucu olarak çantaya koyduğumuz dosyanın yanına iliştiririz.
Şiir konuşulmaz, şiir tartışılmaz, şiir öğrenilmez, (en iyi şiiri biz yazarız ya,ondan) şiirde dinlenilmez...
Yaşasın şiir dinletileri, varolsun şiir festivalleri...
Dinletiler bildiğimiz gibi.
Şairler yarı bilindikleri, yarı bilinmedikleri gibi.
Şiir festivalinde, şiir sergisinde şair gevezeliğinden dolayı başarıya ulaşılma neredeyse olanaksız. Masalarda mevye ve kuru yemiş! Tanrım ne çok iğrençtir düğün salonlarındaki kuru yemiş ve kuru pasta tabakları ve elektro saz, şiirde de öyle yaparlar.
Yatırştırıcı ilaç almışcasına yapay cesaretle, küstah özgüvenle sorulmuş bir soru: 'Siz de şair misiniz?' Fakat tek dizeye ilişkin yanıt şairce. Soran değil.
Kitabınız var mı diye soran ve olmayınca üzgünüm diyen kitaplı şair (!).
Dünyada bir tek Sizin şiir kitabınız kalsa vallahi okumam. Çöplükerdeki balık iskeletlerine, konserve kutularına bakarım daha iyi gıdamı alırım. Aldığı yanıttan bir şeycikler anladı mı acaba?
Aynur Özbek Uluç, bu konudaki saptamaları ve gözlerimi daha da yazsaydın keşke.
'haydi git kürkünü giyi madonna'
bi martı uçtu bi denizin sonsuzluğunda kayboldu ışık..
ışık işte...
ya da şöyle bir denklem kurabiliriz ...
meydan boş + kalem şikayetçi + sayfa huzursuz + tahtası kırık olmayan şahıs = şiir çıkmazı
peki senin bu güzel dokundurmandan kendime de zemin hazırlayıp , fırsat bulmuşken dokundurmam hoş mu ? bence değil.. .
..
.......İşin acı tarafı yazdıkların merhem olsa da , hastalık bâki !
TÜM YORUMLAR (4)