Yusuf kuyunun,
Kuyu benimsi o zamanlar,
Kanlar akardı oluklardan,
Borulardan cerahat...
***
Bir kara yağız at,
Sırtında çifte kanat...
Çektiler altıma seyisbaşlarım,
Kardaşlarım çıktılar uğuruma,
Yusufu doğradılar kuyuma...
Yıktım çıkrığımı,
Taş toprakla kapatıverdim kuyumu,
Ben de aldım elime eski huyumu,
Sündürerek tam iki arşın uzattım orta boyumu.
Selâm saldım padişaha, dedim ki,
“Geleyim mi? ”
Halimi arz edeyim,
Önünde eğileyim mi?
Şah dedi ki,
“Gel bakalım deli çocuk! ”
Boğazıma takındım
Kocaman bir mavi boncuk,
Nazardan korkarım ben,
Ya değse bir yerime,
Kocaman bir kavuk taktım yakışıklı serime.
Ve alındım huzura bir akşamüstü,
Dedim ki padişaha,
“Masalcım bana küstü.”
Arzum odur ki,
İsterim yeni bir masalcı sizden,
Birçok hikmet uyarlaya işittiği her sözden.
Kırmadı şahım,
“Al bunu! ” dedi istediğimi verdi,
İşte, bu masalı size o masalcı söyledi…
***
Kayıt Tarihi : 27.2.2014 06:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!