6.Belli Kalıplara Takılma:
İnsanın kafası bir bakıma bildikleriyle sınırlıdır. Bilmediklerinden korkar, uygulamak istemez, çekinir; sınırlarının dışına çıkmak istemez.Bu gerçek, şiirde de ayniyle vaki..
O bakımdan Türk şiirinde yüzyıllardır yenilik adına yapılan, bazı yeni “mazmun”ların keşfi ve kullanılması düşüncesi olmuştur.
Aruz’un egemen olduğu, üst kademe şiirinde, şiirler belli kalıplar içinde yıllar yılı yazılıp gitmiştir. Şairler de değişen tek şey, belki bazı yeni “mazmun”ların görülmesiydi. Mazmun, anlam, kavram manalarına gelir. Edebiyatta, özellikle Divan Edebiyatı'nda bazı kavramları anlatmak için kullanılan kalıplaşmış sözlere verilen addır. Mazmunlar benzetmeli, cinaslı ve nükteli sözlerdir.
Bugünkü Türk şiirinde de hala Aruz’un falan kalıbıyla şiir yazmaya çalışan,ama hiçbir zaman Osmanlı şairleri kadar başarılı olamayan tipler var. Sanat biraz da “Moda” işidir. Geçmişi inatla yaşatmaya çalışmak ne politikada, ne de edebiyatta yararlı olmaz. Kaldı ki her kalıp kendi araçlarını ister, Aruz ancak sıkı bir Arapça, Farsça Lügatçesi çevrimi içinde başarıyla kullanılıyordu. Bugün Osmanlıca’yı zorlamanın hiç alemi yoktur. Türkçe almış başını gidiyor. Onun değerini bilmek gerekir.
Diğer yandan Halk Şiirinin kalıplarına sonuna kadar bağlı olanlar, “şiir dörtlüklerle yazılır” deyip, şiirdeki yeniliklerden habersiz görünenler, halk şiirinin belli bazı kalıpları arasında at oynattıklarının farkında değildirler. Bu alanda yazılan şiirlerin büyük çoğunluğu ya “Koşma” veya “Semai” kalıplarına sahiptirler. Halk şiiri taklitçisi şairler de bilerek yada bilmeyerek bu kalıpları evirip çevirirler. Oysa, halk,okuyucu şairden her zaman yenilikler, şaşırtıcı, ustaca şiirler bekler. Ayni konuları, aynı ortam içinde,aynı duygularla yazıp gitmek kimseye yarar getirmez. Tabii,yaratıcı olmak çok zordur, bilgi gerektirir, sezgi gerektirir,zaman gerektirir.
Türk şiirinin yeni dönemlerinde, çağdaş şairler artık geçen yüzyılın kalıplarına sıkı sıkı bağlanmıyorlar. “Dörtlük”lerle yazdıkları zaman bile, ne “uyak” özelliklerine, ne “Hece Şiirinin” kalıplarına aldırış etmeden, evirip çevirip kendi istediklerini söylüyorlar. Fakat yeni şiirin,”Serbest” şiirin de kendine özgü beceri isteyen özellikleri var ki bunlar çoğu kez ihmal ediliyor. Şiirin iç sesi, genel ahengi, görünümü vb. özelliklerine hiç dikkat edilmiyor. Diğer yandan genç kuşak birbirinden durmadan yeni ortaya çıkmış, bazı “mazmun”ları, kalıpları farkında olmadan ödünç alıp kullanıyor. Özellikle bireyci şiirin egemen olduğu piyasa da bazı sözcükler, kavramlar sanki aynı. Örneğin, “Hüzün” kavramı çok seviliyor, herkes kendince kullanıyor, “Gül” kavramı da öyle.. Bunun gibi bazı belirgin kavramlar,imgeler dışına şiir çok az çıkıyor. Ve bu ödünç alınan kullanılan kavramlar da aynı şekilde taklit edilip gidiliyor.
Şairin geleneksel şirin yapısını bilmesi elbette istenilir. Bilmelidir. Fakat iyi şair, bildiklerinden hareket ederek yeni deryalara, yeni evrenlere doğru gidecektir. Gitmelidir.ÇÜNKÜ ŞİİR BİLGİ İŞİDİR. Ve kendisini aşmalıdır. İnsanlar durmadan bildiği bilgilerin aynen yinelenmesinden hoşnut olmazlar. Bazı insanları yenilikler korkutsa bile, aydın insanlar yeniliklerden korkmazlar, bilakis gelişmenin, değişmenin orada olduğunu bildiklerinden, yeniliği ararlar ve gizli gizli onu izlerler. Ama özgün şair belli kalıplara pek fazla da bağlı kalmadan yepyeni sulara yelken açmıştır, onu izlemek gerekir; gittiği yerleri keşfetmek gerekir.
Erdal CeyhanKayıt Tarihi : 19.5.2010 03:26:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!