Şiirde Yanılsamalar 1: Sözcüğe Takılma

Erdal Ceyhan
794

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

Şiirde Yanılsamalar 1: Sözcüğe Takılma

1.Sözcüğe Takılma:

Bazı şairler (özellikle günümüz şairleri) şiiri sözcük düzeyine indirmişlerdir; şiirin ancak sözcüklerin sihirli güçleriyle yazılabileceğini savunmuşlardır. Belki savunmamışlardır ama ortaya konan yapıtlar bunu gösterir. Şair sözcüklere önem vermektedir; onlarla oynamaktadır. Şiir sözcük düzeyinde dönüp duran bir oyundur.
Hasan Bülent Kahraman' sözcük konusunda şöyle bir tanım veriyor: “Sözcükler gerçekliğe tekabül eden birer imdirler. Fakat, sözcüklerin kendilerine ait gerçeklikleri yoktur. Boşluktadırlar. Toplumsal uzlaşmayla oluşmuşlardır.” (1)

Doğan Aksan’ın sözcük tanımı ise: 'Kelime olmadan düşünce olamayacağına, kelimeler kavramlarla birlikte oluştuklarına ve kelimenin ses yönü ile ruh-düşünce yönü birbirinden ayrılmadığına göre, anlam konusunda kelimeyi esas alarak ondan hareket etmek, kavramı, çeşitli anlamları ona bağlı olarak açıklamak yanlış bir tutum olmamalıdır.” (2)

Şiirin toplumsal baskılar sonucu darboğazlara girdiği zamanlarda şairler de geri çekilirler (bir bakıma ricat ederler) ve şiirin boyutlarını “sözcük” düzeyine indirirler. Ondan sonrası sonsuz bir oyundur. Sözcüklerle şair durmadan oynar; sözcüklere bam başka anlamlar yakıştırır; bu da sözcüğün anlamından kurtulması, yani ‘sözcüğün devrimi’ demektir.

II.Dünya ertesinde Avrupa’da değerler düzeni alt üst olmuş, sanatçılar yeni akımlar keşfetmenin ve yeni kaynaklar bulmanın peşine düşmüşlerdir. Şiiri parçalayan ve sözcük düzeyine indiren bu akımlardan biri de “Dadaism” dir. Dada ya da Dadaizm, Birinci Dünya Savaşı sırasında Zürih’te başlayan, 1916 – 1920 yılları arasında etkinliği doruk noktasına ulaşan bir kültürel harekettir. Dönemin şairleri, Dadanın sözcüklerine kadar ayrıştırdığı dili harflere varıncaya değin parçalayıp bozmayı amaçlar. Bunun için yüz otuz sesten oluşan bir alfabe icat ederler.”(Ali Artun)

Şiirde dili sözcüklere dayayan bir başka akım ise Futurism’dir. Bu akımın öncüsü İtalyan şair, Filippo Tommaso Marinetti'dir. Marinetti’nin 1909’de Paris’te 'Le Figaro' gazetesinde yayımladığı (Fütürizm Bildirisi) gelecekçiliğin manifestosu oldu. Eserlerinde mantıklı cümleler kurmayı reddeden gelecekçilerin parolası, 'sozcüklere özgürlük'tü. Ezra Pound, D. H. Lawrence ve Giovanni Papini de bu akımdan etkilenen yazarlardı.

Lettrism ise Paris’te 1940’ların ortalarına doğru bir Romanyalı göçmen olan Isidore Isou tarafından başlatılmış bir akımdı. Isou ‘ya göre bir şiirin en temel ögeleri, onun içinde kullanılan “harfler”di. Öyleyse yeni şiir harflerin yeniden düzenlenmesiyle ortaya çıkacaktı. Bazı DADA’cı ve Futurist şairler, örneğin; Apollinaire (Calligrammes) ve Marinetti (Zang Tumb Tuum.) adlı şiir denemelerini bu düşüncelerden hareket ederek yazmışlardı.

Türkiye’de şiiri sözcük düzeyine indiren şair deyince belki de akla ilk gelen isim İlhan Berk’tir..Örneğin: (Mısırkalyoniğne) kitap başlığı bile, toplama sözcüklerin rastgele bir araya getirilmiş olması gibi bir hava yaratmaktadır. Anlam ikinci plandadır. Bu yolla şiirde düzenli kurgulamalı anlam darmadağınık olmuş, Şairin yazdığıyla, okuyucunun anladıkları arasında dünya kadar mesafe ortaya çıkmıştır. Bu bir anlamsızlık mıdır? Poetikasında 'şiir bir şey anlatmaz, anlaşılmak için de değildir zaten,' diyen şair İlhan Berk, “Çivi Yazısı” adlı kitabında ve diğerlerinde şiirin “anlamsızlığını” savunması yanında aslında “İkinci Yeni” şiirinin uç beyi olarak,sözcüklere dayanan ve oradan çok anlamlığa ulaşan bir şiir eri olup çıkmıştır.

Asaf Halet Çelebi'nin şiirlerinde yer yer “lettrism” çağrışımları görünür. “He”, “Lâmelif (1945) “; “Om Mani Padme Hum (1953) ”. adlı kitaplarının adları bile Türkçe’ye farklı bir açıdan yaklaşan şairin deneme tarzını gösterir. Çelebi, Hind Mitolojisi’nden aldığı bazı sözcükleri belli bir hava yaratmak için şiirlerinde bol bol kullanır.
Hüseyin Cöntürk’e göre Ece Ayhan şiiri de, anlamı rastlantıya bıraktığına göre toplumcu amaçlara pek yaramayacak, egemenlik olsa olsa sanat kaygısında olacaktır. Ayrıca, bu tip şiir, sözcükleri toplum dilinden ve geleneksel şiir dilinden çok farklı bir düzen (ya da düzensizlik) içinde kullandığına göre, bir çeşit aşırı “antiphony” şiiri olduğuna göre, toplumun egemenliğini kaldırmış yahut sıfıra yaklaştırmış oluyor (Hüseyin Cöntürk) . Ece Ayhan’da şiirde sözcüğe ağırlık vermiş,anlamı alt üst etmiş, İkinci Yeni şiirinin uç beylerinden biri olup çıkmıştır.
Ümit Yaşar Oğuzcan,diyor ki: “Harfler genellikle tek tek bir anlam taşımazlar,bir araya gelince sözcük olur, anlam kazanırlar. Yine de tek başlarına kuru ve yavandırlar; çoğu zaman. Yukarıda belirttiğim gibi:bir araya gelince anlamları daha bir güçlenir bütünleşir. Böylece bir şiirde sözcük dizileri mısra, mısra dizileri de şiir olur. Fakat sadece anlam taşıyan sözcükler dizisi değildir şiir. Sözcükler bir araya gelerek yalnız şiire özgü bir ses düzeni,bir uyum da kazanırlar. Şair dağarcığındaki bütün sözcüklerin ses ve anlam olarak değerini bilen ve bunu yanılgısız uygulayan kişidir. (http://www.spypasha.com/)

H.Cöntürk,diyor ki; “Ben “Şiir kelimelerle yapılır, kurartılarla değil” sözünü de doğru bulmuyorum. Biçim kelimelerin yan yana gelmesiyle kurulur ama, bir şeye, öze, dönük olarak kurulur. Özleri değiştirmeyen, onları şiirsel etmeye çalışmayan biçimler şiirsel değildir. Ya nesirdir, ya da bir mukavemet pıhtısıdır…”

Orhan Murat Arıburnu’nun şiirinin adı:”Zampok Eyin Pi” dir. Ne demek,Zampok Eyin Pi, hiçbir anlamı yok mu? Bir de tersinden okumaya çalışın bakalım. Yani, iş sözcük düzeyinde oyun kurgulamaya kadar inmişti. Bu konuda özellikle İkinci yeni şairleri ellerinden geleni yaptılar.

Şiirin ilk birimleri harfler, sonra sözcükler olabilir. Ama şiiri sadece bu birimlere dayayıp, anlamı gözardı edip, yeni bir şiir kurgulama serüveni çok uzun boylu süremez. Çünkü, sonunda insanlar, “Bu şair,bu şiirinde ne demek istiyor? ” diye soracaklardır. Bu soruya eninde sonunda tatmin edici bir yanıt verilmezse, okuyucu, bilmece çözmekten vazgeçecek, böyle bir şiir anlayışını reddedecektir. Anlam, iletişimin önemli bir parçasıdır. Sonuçta bir anlam elde edilmiyorsa, şiir oyunu bir çeşit bilmece-bulmacaya dönüşür ki, sağduyulu okuyucu böyle bir şiirin ardından sonsuza dek koşamaz.

Okuyucu, anlamlı şiirler bekliyor şairden.

1.H.Bülent Kahraman, Sanatsal Gerçeklikler olgular ve Öteleri, Everest, 2002, sh.21

2.D.Aksan, Anlambilimi ve Türk Anlambilimi, AÜDTCF yay.1971, sh.21

Erdal Ceyhan
Kayıt Tarihi : 11.5.2010 03:20:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Nil Alaz
    Nil Alaz

    'Okuyucu, anlamlı şiirler bekliyor şairden. ' mesaj alınmıştır değerli öğretmenim....ilgi ile okudum bilgilendim...çok teşekkür ediyorum...saygılarımla ...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Erdal Ceyhan