Porsuk nehrinin geçtiği kadınlar
Hepsine yüzer kere rastladım en azdan
Umutsuz sevdalara tutulmak onlarda
Bozkıra doğru seyrele seyrele yaşamak onlarda
Verdi mi adama her şeylerini verirler
Ben gördüm ne gördümse kadınlarda
Porsuk nehrinin geçtiği
Kızılırmak parça parça olasın
Bir parça ekmek siyah, on kuruşluk kına kırmızı
Taş toprak arasında türküler arasında
Karanlıkta bir yanları örtük bir yanları üryan
Kocaman gözleriyle oy anam bu kadar dokunaklı
Kimler ürkütmüş acaba bu kadar kadını
Dicle kıyılarına tiren varınca
Büyük bir gökyüzü git allahım git
Genel olarak önce kaşları görünür
Sonra bütünsüz uykuları kaşla göz arasında
Yanaklarında çıban izi taşıyan kadınlar
Gül kurusu
Bir gün sizin de yolunuz düşer memlekete
Siz de görürsünüz bunları kadınlarda
Ödevleri yenilmek olan hep
Bıçakla kemik arasında
Susmakla ağlamak arasında
Yenilmek
Kadınlar





cemal emmi, bunu hisseder kadınlar..'
Cemal Süreya…
Şiir dünyamızda başlıbaşına bir ekol sayılacak şairlerimizden.
Ustaca bir anlatım.
Gerçekçi bir bakışla kadını tasvir.
Gerçekçi bir bakışla kadının nasıl görüldüğü ve -affınıza sığınarak- nasıl kullanıldığının dile getirilişi...
“…
Ödevleri yenilmek olan hep
Bıçakla kemik arasında
Susmakla ağlamak arasında
Yenilmek
Kadınlar”
“Ödevleri yenilmek…”
“Bıçakla kemik arasında
Susmakla ağlamak arasında
Yenilmek”
“Kadınlar”
Yukarıdaki dizeleri tekrar tekrar vurgulamak için aldım.
Kulağıma tuhaf, tuhaf olduğu kadar da hırçın, hayvani bir ses yapıştı.
“Yerim anam!..”
“Git ananı ye!” dese yeridir.
Diyorlar da zaten.
Sanki bunu söyleyenler anasızlar, bacısızlar.
İnanıyorum ki, duysa anaları, bacıları içten sızlar…
“Bıçakla kemik arasında…”
Servis tabağında “haşlama” kadınlar…
Bıçakla kemik arasında lop et, kes kes ye!..
Batır, batır ye!..
Dudaklarının zevkten kıvrılan uçlarından salyalarını akıta akıta ye!..
Kadın işte…
Ne farkı var, bir çıban kurusunun gül kurusuna dönmüş kızıllığıyla kızıla bulanmış dudaklarda ve yanaklardaki allığın?
Biri köy kadını.
Saflığının kurbanı, mecburiyetlerinin mahkûmu.
Çaresizliklerinin çilekeşi…
Diğeri bakılmaktan hoşlanan, laf atılmaktan zevk alan, etrafında pervaneler oluşturmak için ışıklar saçan, gözlerinde güneşler yakan ve… ve…
Peşinden koşulmasından acayip haz duyan, iştiyak duyan, ağzı sulanan ve ağız sulandıran…
“Hin” olmuş, “feleğin çemberinden geçmiş” kadınlar değil mevzu.
Şairin dediği gibi Anadolu kadınları…
Köy kadınları.
Masumiyetin timsali kadınlar.
Mahkûm…
Mecbur…
“Yenilmeye” her ana hazır
KADINLAR…
Hikmet Çiftçi
29 Ocak 2015
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
TÜM YORUMLAR (10)