Çetrefil bir konu; şiir ve şarkı sözü, şiir bilindiği gibi bir söz sanatıdır, şarkı sözü de bundan farklı değil, şiirin tek tanımı mevcut değil, şarkı sözünün tek tanımı var mı? O da aynı minval üzere;
Farkı, şu ince nüanslarda görebiliriz ancak; söze yukarıdan aşağı hiyerarşik bir format atacak olursak; Kelam (Tanrı Sözü) Hadis (Peygamber Sözü) Şiir (Şair sözü) , söz, laf, hakaret, küfür, lakap olarak aşağıya doğru söz evrilir gider.
Yukarıdan aşağı şiir üçüncü kısımda yer almakta, yani şiir, sözün üstünde olmalıdır, sözün bir üstü şiir, şiirin bir altı söz, onun bir altı da laftır.
Sözü sıfır olarak telakki edelim, üç üst kademe var; şiir, hadis, kelam; sözün alt kademesi laf, hakaret vs.
Adı üzerinde ‘Şarkı Sözü’ demek ki bir sözdür. Şiir, dedik ya; sözün bir üstü olacak, olmalı. Yani söze özgünce desen vereceksin, oysa şarkı sözünün desenini genelde müzik verir.
Diğer değimle; şarkı sözü müzik olmadan mecalsiz kalır, şiir bu noktada ayrılır, tek başına sanat olarak yoluna devam eder.
İşte şiirle şarkı sözünün farkını burada bulabiliriz.
Hülasa söz skalasında şiir üçüncü mevkii otururken, şarkı sözü dördünce sırada kendine yer bulur. En kısa ve açık ifade bu olsa gerek.
Şarkı sözü bestelendiği takdirde; müziğin metin kısmı olur, peki; şiir bestelenirse ne olur, o da aynı şey olur. Ama ayrıca şiir olarak kalır.
Yani şiir ve şarkı sözü müziğe büründükten sonra aynı libası giyerler.
Şiir bestelense de, bestelenmese de; şiirdir. Bestelenirse ayrıca güfte olur, şarkı sözü bestelenirse güfte olur, bestelenmezse; ne olur, takdir size ait olsun.
Y:Kemal’in ‘Sessiz Gemi’ si bir şiirdir ayrıca bestelenmiştir, müzik giydirildiği için güfte olmuştur. Ayrıca şiir olarak da geleceğin yolunu tutmuştur.
Müzik; söze bir nevi kanat görevi yapar erken yol alır ve çabuk yayar.
Bu yayılmaya orantılı olarak söz yazarı ve şairi de tanınır.
‘Minareden at beni, in aşağı tut beni’ bestelenir mi, bestelenebilir; öyleyse müzik söze değer katmaz, ritim vererek yüreğe tesir icrasını artırır, beste söze ilave değer katamaz.
Beste bir şair ve şiir için ölçü müdür? Değildir, öğle olsa M.Akif Ersoy’un veya Yahya Kemal’in veyahut ta Nazım Hikmet’in bütün şiirlerinin bestelenmesi gerekirdi.
Peki; bir kişi hem şair hem şarkı sözü yazarı olabilir mi? Olur. Bir kişi sadece şair olur mu? Olur, yine bir kişi sadece şarkı sözü yazarı olamaz mı? Olur. Bir kişi hem güftekâr hem bestekâr hem okuyucu olamaz mı? Olur.
Bir şairin bestelenen şiir sayısı o şairin kalitesi için bir ölçü olamaz, tanınmayı sağlar şöhretini artırabilir, kalitesi için baz alınamaz. Bir şarkı sözü yazarının hiçbir sözü bestelenmemişse ona şarkı sözü yazarı denir mi? Denemez. İşte fark bu.
Yani ille de bir fark mı olsun? Ayrım değil ama fark olmalı. Niye?
Bazı platformlarda görüyoruz çok güçlü şairlerimiz yok değil, hiçbir şiiri bestelenmeyebilir, beste kalıbına uymayabilir, bir söz yazarının onlarca çalışması bestelenebilir, güzeldir, normaldir. Bu kabil şairlerimizin psikozunun tahribini önlemek için ben bu makaleyi kaleme alma gereği duydum.
Değerlendirmeler tamamen bana ait varsayımlardır, katiliğinde ısrar asla söz konusu değil, tam tersine tartışmaya ardına kadar açıktır.
Hepsi sanatımızın güzide dallarıdır, hepsi makbul ve değerledir. Gerek şiir, gerek şarkı sözü, gerek bestekar, gerek okuyucu olarak topluma hizmet takdim edenlere şahsi hürmet ve selamlarımı sunuyorum...
Bütün bunların üstünde olan bir husus var ki; alıcı, yani şiir okuyucusu, şarkı dinleyicisi, yani halk, toplum neyi benimserse, sanat boyutunda tartışsan da asıl olan tüketicidir. Son sözü o söyler.
Yeri gelir söğüdün dalında mandaya yuva yapar. Bu böyle bir şey işte..Teşekkürlerimle...
Kayıt Tarihi : 8.10.2019 21:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!