Şiirde altın orana kadar geldikten sonra 'tartımlama' sözcüğünü de yazıma eklemek durumundayım.
Tartımlama, hecelerin uzunluk ve kısalıklarını ölçme işidir.
Şiirine özen gösteren her şair, hecesine, hatta harfine kadar kullandığı dile hakim olmalı; uzun- kısa, açık- kapalı ses dizilimlerini ayırt edebilmeli ve ünlü uyumu dışında ünsüz dengesini de şiirinde tam bir titizlikle uygulayabilmelidir.
Bu uygulamada en büyük görev de serbest şiir yazan şaire düşmektedir.
Sözcüğün /hecenin/cümlenin uzununu ya da kısasını şiire rasgele serpiştirilerek serbest şiir yazdığını zanneden varsa bilsin ki sadece duyarsızlığını kendisi bilmiyor, okuru da bunu hemen anlıyor ve burun büküp geçiyordur..
Bu bölümde özellikle söylemek istediğim söz; serbest şiir demek pervasız, düzensiz, baştan savma, alt lata sıralanmış, metrelerce ya da milimetrelerce söz dizisi demek değildir.
Tabi ki şiirden bahsediyorum.
'Ben yazdım oldu' anlayışıyla yapılan denemeler gün geecek ya eriyecek ya da olgunlaşıp elbette hak ettiği yeri yakalayacaktır.
Tartma veya ölçme eyleminin konusu ağırlıksa elimizdeki ölçü aleti kilo, oka vs olacaktır.
Uzunluk ise metre, ya da endaze bekli karış, ya da kulaç...
Bizim eylemimiz ses ve fonetik olduğuna ve serbest şiir ile sanata dokunmaya çalıştığımıza göre ölçümüz elbette duygu, titizlik, kültür ve dil estetiği olacaktır.
dildeki iç ritim ve sesteki gizli akışkanlığı kağıt üzerine aktarma ve orada matematiksel güzellikler yaratma sanatını yaralamaya hakkımızın asla olmadığını düşünüyorum.
SÜRECEK
Kayıt Tarihi : 12.10.2009 22:03:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bence bazen bir satır parağraf uzunluğuna da gidebilir.
Hiç denemedim ama bunu mümkün görmekteyim. Kimi konular bunu destekler. Tabi sevi şiirlerini kast etmediğim açık ama niye olmasın ki...
Bence şiirin yazılması kadar da bir okur sorunu var. Okur günden ve düşünceden mada ve müstesna olmaktadır.
Okur kendi yatkınlığını aramaktadır. Bu bir haklılık gibi isede tamamen akıl izan ve gerçek dışıdır. Şiirde ve diyalektikte gelişme sizin yatkınlığınızla uyuşma olamaz. Okur onu anlamaya ve o düzlemle etkinlik koymaya da kendisini hazır hissetmelidir. Yani bir anlam daralmasıyla da, ihtiyacı olan deve ota uzanmalıdır.
Böyle bakınca dil çalışmanın ve yazarının özgünlüğü olmaktadır. çalışma dil ile kendisini ortaya koyar. Tüm mesele şairin o okur düzeyine inmesi mi? Yoksa, okurun düzlemler seçkileyip anlamlar giriştirmesi mi? Daha açığı ota uzanmamak mı? Ota uzanmak mı?
Değerli Tamay Hanım'ın belirtmeleri olan dil fonetik vs. elbetteki kendi özel konumuzun amaç ve iletişme konumlaması olarak bir duygu düşünce vs girişmesi ticareti olacaktır. Ticaret sözcüğü tırnak içi sözcüktür.
Çok değerli bir konu geliştirmesi ve emek sarfiyatı olmuş Kutlarım.
Bu uygulamada en büyük görev de serbest şiir yazan şaire düşmektedir.
Sözcüğün /hecenin/cümlenin uzununu ya da kısasını şiire rasgele serpiştirilerek serbest şiir yazdığını zanneden varsa bilsin ki sadece duyarsızlığını kendisi bilmiyor, okuru da bunu hemen anlıyor ve burun büküp geçiyordur..”
Yazdıklarınız doğru. Ama eksik. Anlam ve ses dengesini kurarken kimi zaman birinden, kimi zaman ötekinden ödün vermek gerekebiliyor. Açık ve kapalı seslerle biten sözcüklerin dizilimlerinde sık sık sorun yaşanıyor. Bu anlamda iş, biraz da okuyucuya düşüyor. Şiiri herkes doğru okuyamaz. Okuyamadığı için de tat alamaz. Burun kıvırmaların bir nedeni de budur aslında.
Ben şiirlerimde düşünceyi öne çıkarırım çok zaman. Okuyucunun düşüncede yoğunlaşmasını sağlamaya çalışırım. Duygunun, düşünce oluşumunda, belirleyici olduğunu unutmadan… Geriye kalan elemanlar; çekiciliği, çarpıcılığı, tat almayı artıran dolgulardır benim için. Ama bu dolgular, duvarda taşları tutan çimento gibidir. Olmazsa olmazıdır şiirin.
Bireye ve topluma çok yönlü katkı sağlamayan şiirler, gelip geçicidir. Ben öyle düşünüyorum en azından. Bu nedenle; imgelere boğulmuş, çekildiği kadar uzanan, anlaşılmaz, yorucu şiirlerden tat almıyorum. Hepsinin bir ölçüsü olmalı ve ölçü kaçırılmamalı.
***
Yazdıklarımla, eleştiri amacı gütmüyorum. Amacım katkı sağlamaktır, elimden geldiğince.
Bu tür yazılarınızı okuyup ders çıkarması gereken çok insan var bu sitede. Umarım yararlanılır.
lütfen bu yazınıza devam edin can :)
TÜM YORUMLAR (5)