Bugün şiiri nasıl düşünmeliyiz? Nerede ve ne biçimde? Şiir nerede olmalı, nasıl yazılmalı, kime ve neye yazılmalı? Zor bir soru, ama yanıtsız değil!
Şiir yazanlar bir, dünyaya bakış açısı edinmeli mi? Bu bakış açısı nasıl olmalı, ne tarafta olmalı? Ha, yoksa taraflar mı var? Bu da güzel bir soru.
Şimdi ben düşünüyorum da: Seksenli yıllardan geliyorum. Ülkem o günden buyana bir alt-üst oluş yaşıyor. Dünya da elbet.Yaşadığım yıllarla ilgili bir muhasebe yaptığımda: Bugün sanatın şiddetli bir müdahaleyle buraya; ayaklar altına getirildiğinin canlı tanığıyım.
Geçmişi değerlendirme ve oradan çıkarsamalar yapma yararlıdır elbet. Ancak değerlendirmelerden çıkan sonuç daha da önemlidir.Örneğin, seksenli yıllarla ilgili bir 'Yenibütüncü Şiir Manifestosu' üzerine çok az şey yazıldı. Bu manifestoya imza atanlar özellikle, bugün bu konuda ne düşünürler? Bence bu, bugünkü düğümü çözmek için yaşamsal önemde bir sorudur.
Bir başka konu: Yine seksenli yıllarda Emirhan Oğuz diye bir arkadaşımız şiir yazardı. Hani, Ahmed Arif şiiri aşılmalı, artık şiir kentleşmeli vesaire deniliyor ya... ha işte bence Ahmed Arif şiiri, belki O ''nu da içeren ama O ''nu ilerleten böyle bir şiirle aşılabilirdi. Ya da iddia sahipleri gerçekten içten iseler... N ''oldu? Emirhan Oğuz şiiri mi bıraktı? Neden? Ya da başka neler oldu da bu denli yüksek bir şiir 'çekildi? ' Nevzat Çelik neden daha sonra 'farklı' şiirler yazdı? Ya da o ilk iki kitabındaki duyarlılıkları yakalayamadı? Bu konular araştırılmalıdır; eğer seksenli şiirler üzerine bir yargımız olacaksa.
Sonra bugüne gelelim: Bugün şiir hangi kanaldan akmalıdır? Bizim bir ütopyamız var mı? Yoksa ütopyalar öldü mü? Toplumun sınıflı bir toplum olduğuna dair 'kabaca' bir görüşümüz var mı? Sanat ürünlerinin de aslında son çözümlemede sınıfsal olacağına dair bir görüşümüz var mı?
Bugün geçmişi 'deşeleyerek' vakit öldürmekten çok geleceğe ilişkin hangi çıkarsamaları yaptığımız ya da yapacağımız önemlidir. Ha, geçmişi doğru değerlendirmeyi hafife almıyorum, ancak, daha da önemli olan; gelecek hakkında ne düşündüğümüzdür.
Ben kişisel olarak bugünkü dizgenin insanla, sanatla, şiirle bir alıp-vereceğinin olmadığı kanısındayım.Varsa da onu bozma, özünden ve hedefinden saptırma anlamında olduğunu düşünüyorum.' Sanat, ne kadar insani olmazsa o kadar iyi' prensibiyle 'iş yaptığı' ve sanatsal / kültürel ortamı da böyle kurduğu inancındayım.
Bir insani sanat ve şiir yaratılacaksa bugünün söyleminin toptan reddedilmesi zorunluluğu vardır.Bunun kuramsal olarak bir ete- kemiğe bürünmesi bugünden yarına olacak gibi görünmese de, şimdiden doğru menzili seçebiliriz, diye düşünüyorum.
Kişisel olarak yarının sanatının toplumsal-gerçekçi bir sanat kavramı içinde düşünülmesi gerektiğine inanıyorum. Çünkü bu dizge çürümüştür ve kendi ideologları bile bunu dile getirmektedirler. Öyleyse çöken ve çürüyen bir dizgenin sanatını niçin yapalım ki?
Ali Tekmil / 2006 (Forumedebiyat Dergisi Sayı 1)
Ali TekmilKayıt Tarihi : 27.1.2008 19:02:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ali Tekmil](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/01/27/siir-uzerine-3-2.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!