...Şiir Tadında Söyleşi...Suat Seymen

Su Gibi_Sizi tanıyoruz ama yinede bizlere kısaca yaşam hikâyenizi anlatır mısınız?
Suat Seymen_
25/01/1962 yılında Samsunda dünyaya gelmişim, babam Trabzon annem Samsunludur. Eğitimimin ilk bölümünü Trabzon’da tamamlayıp Ankara Hacettepe Ünv. Tıp fakültesinden 1987 yılında mezun oldum o gün bu gündür 657 ye bağlı bir devlet memuru olarak hayatıma devam ediyorum. Evli ve iki çocuk babasıyım.

Su Gibi_Şiir yolculuğunuz nasıl başladı?
Suat Seymen_
-annee oğlanı almaya geldim
-hoş geldun gelin, gel iki Dakka haburaya sana bişe okutacağum, sora gidersun
-geldim anne, hayrola
-hayırdur hayır bak, habu gastede bi yazı var; bidene sakar hizmetçi ortalığı kırıp dökeyi
-hepsine iki kere baktım öyle bir yazı yok burada anne
-nası olur kızım üç defa okuttum onu ben, hem gözlerimden yaşlar geldi cülmekten
-kim okudu ki anne?
-kim olacak kızım Suat başka kimseyi göriymisun haburda
-ama anne o daha 4,5 yaşında okuma yazma bilmiyorki
-doğru diyosuun; bak eşeğe daa, vay eniğun uşağı, vay körolmayasu gaybanaa..

Canım babaannem kınalı ellerinden öperim mekânın cennet olsun. İşte böyle başladı yani ilk yalanımı söylemeye başladığımda başladı diye düşünüyorum…

Su Gibi_Etkilendiğiniz şair ve yazarlar oldu mu? Varsa kimlerdir?
Suat Seymen_
Mutlaka olmuştur Ünv. Yıllarında Nazım Hikmet, Ataol Behramoğlu ve Attila İlhan son zamanlarda da Edip Cansever sevdiğim şairler ama etkilenme olmaması gayretindeyim açıkçası.

Su Gibi_Şiir akımları, şiirde biçim, öz konusunda neler söylemek istersiniz?
Suat Seymen_

Bu konuda bir denemem var aslında, o denememden birkaç alıntı yapayım isterseniz; Ölçüleblen bir şey mi arıyoruz? Öyle ise aradığımız şiir değildir. Bu yüzden manifestoları ve ekolleri sevmiyorum, çünkü geleceği içerseler bile birer tespit niteliğindedirler. Bu sonuç anlamına gelir –bitiş yani bu nedenle Arthur Rimbaud ve İsiador Duchasse (leaturomont kontu) aynı kuşakta yaşamış o iki büyük yeni yetmenin Sembolizmin yapı taşları değil; başlayan şiirin öncüleri olduğunu düşünüyorum. Çünkü Sembolizm de tüm ekoller ve manifestolar gibi sınırlandırılmış, çerçevelenmiş oluşumlardır- oysa şiir tüm eski yapıyı kırıp yeniden kurmayı hedeflemeli benim usumda.
Yine usumda; her şiirin bir müziği vardır, şiirimi biçeme götüren o müziktir. “değişik gerçeklere değişik anlatı biçimleri denk düşer” der Michael Butor; şiir sesini kendi getiri zaten, bir şey anlatmasa bile bir şeydir her zaman, kendi başına var olur.
Burada yanlış anlaşılmaktan kokuyorum aslında; yönelimleri, ekolleri yok saymak değil söylemek istediğim; biri ya da birkaçı içinde kendimizi sınırlamaya ve şiiri belli kalıplar içinde havuzlaştırmaya karşıyım. Bu nedenle de şiirlerimde bir kalıp, ekol ya da yönelim göremezsiniz. Bırakalım kendi yolunu bulsun biz onunla karşılaşalım ve onu doğru görelim ki güzelliğe başka yoldan bakalım. _bu kavramı Asfalt şiirimde “su akar yolcu yolunu bulur” olarak anlatmaya çalıştım aslında-
Böylelikle Nietzche’nin sözü doğrulanmış olur. Onun bakış açısından da, “yorumlarımızın ötesin de gerçek dünya yoktur:…doğru, doğruların yanılsama olduğunu unutanların yanılsamasıdır” böyledir.

Su Gibi_Niçin şiir yazıyorsunuz?
Suat Seymen_
Cemal Süreyya ustanın bir sözünü çok severim “şiir şairler için yazılır” demiştir. Çok ukalalık olur mu bilmiyorum, niyetim asla bu değil ama doğrusu şu ki kendim için yazıyorum.

Su Gibi_Türk Şiiri ve edebiyatının geleceğine ilişkin düşünceleriniz nelerdir?
Suat Seymen_
İnsan var oldukça edebiyat var olacaktır, dolayısı ile Türk Şiiri de, postmodern tüketim toplumunda, hâkim gücün baskısı ve arzusu nedeni ile okuma azalsa bile. Zaman birçok şeyi değiştirmiştir ama sanat varlığını hep sürdürmüştür. Ayrıca zıt kutupların birbirini geliştirmeleri bilinen bir gerçektir. Şiir başkaldırının bir biçimi değimlidir aynı zamanda… Durdurulabileceğini sanmıyorum açıkçası.

Su Gibi_Şiirin yaşam felsefenize kattığı anlamlar nedir
Suat Seymen_
Sıkıcı olmamak adına kısa bir cevap vermek istiyorum bu soruya şiir benim için bir ifade biçimi. Yaşam biçimi diyemeyeceğim çünkü şiirinizi yaşamaya kalkmanız tehlikelidir, insanın kendiyle savaşması gibi bir şey; hep yenilgi ile sonlanan bir şey bence.

Su Gibi_Şiirde gerçeklik ve soyutluk hakkında düşünceleriniz nedir?
Suat Seymen_
Asıl olan göstereni göstermektir, gösterileni göstermeye çalışmamak yani, ki bu ayrımı önemsiyorum. Ts Eliot ve Yahya Kemal’in heyecan ya da duygu ve deyiş kavramıyla ilintili. Bunu biraz daha açmak istiyorum; karşılaşmalarımız olarak durur göstergeler ve bizim başarmamız gereken edim; karşılaşmalarımızı gösterilenin (burada okur) karşılaşması yapabilmek, böylece ötekinin de karşılaşması sağlanabilmiş olur ve metin sonsuz uzam kazanır. Düşünce anlamında, gösterilen metinleşirse ki bu bizim diş ağrımızdır öteki metne giremez zaten uzamlamışızdır -bitirilmiş olan- ve artık sunuşa indirgemişizdir. Okur milyonlarca Çinlinin ölümüyle bile ilgilenmez bırakın diş ağrısını; İşte niye var varlık nedenimiz burada keskinleşiyor okurun diş ağrısı haline gelebilmek. Kabul edilmesi gereken yorumsuzluğun son derecede zor bir sorunsal olduğudur. Gösterge de dilin oluşturduğu bir yapıdır ve her zaman önce dil vardır. Şöyle de yaklaşabilirim; siz zaten cogitonuzu gerçeklikle oluşturursunuz, yani oluşturduğunuz gösteren(bilinç ve bilinçdışının aynı anda hareket edebildiği) sizin bakış açınızla oluşacağı için öznel olmak zorunda dır da aynı zamanda. Kırılma noktası budur asla hakikate gerçek anlamıyla ulaşamayız, hakikat görüntüleyebildiklerimiz ve görüntüleyemediklerimizin oluşturduğu bir sunumdur. Görüntüleyemediklerimizde dilin içinde olmak zorundadır bu Haikulardaki boşluk mantığıyla örtüşen bir olum; bu boşluktan anlamlandırarak kurtuluruz aslına bakarsanız, o zaman ne olur; öteki tüketir geçer metne girmez ve çağrışmaz çünkü siz zaten çağrışmışsınızdır. Ezmemek lazım zaten çağrıştığımızın izinde göster geliyoruz yorumlamamak lazım. Kısaca önemli olan gösteren den gösterene kayabilmek yeteneği.

Su Gibi_İnternetin şiirsel gelişime etkisi var mıdır?
Suat Seymen_
Doğru kullanımla elbette. Kaç dergi kaç kitap okunuyor, günümüz insanının ömrü nerdeyse makine başında geçmeye başladı. Burada konforlu bir takip söz konusu galiba kabul etmek gerekir…

Su Gibi_Şiirde kelimelerin gücü hakkında düşünceleriniz?
Suat Seymen_
Kelimeler yaşayan birer bireydir bence; ana dilin hissettirdikleri ve çeviri şiirlerin asla aynı tadı koruyamamalarının altında da bu gerçeklik yatıyor. Öğrenmenin anadilde çok daha kolay oluşunun altında yatan olduğu gibi. Siz kendi dilinizde bir şiiri okuduğunuzda çağrışımınız kelimelerin bir araya gelişindeki çağrışım kalitesinden etkilenirsiniz. Ve her bir kelime bizde bebekliğimizden itibaren kişiden kişiye farklılıklar gösterseler bile; olaylar öğrenilen yer öğrenim biçimi gibi azımsanamayacak nedenlerin gölgesinde değişik çağrışımları beraberlerinde getirirler. Kelimelerin nefes alma gücü ardır bence.

Su Gibi_Şiirde duygu yoğunluğunu bütününe yansıtmayı nasıl başarabiliriz?
Suat Seymen_
Bu her öznenin kendisinden başlayabilecek bir sorunsal bence. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır; bazen birikip akmak bazen emek yoğun bir çaba bazen de her ikisini içeren; özneyle başlayıp özneyle biten bir durum. Duygu yoğunluğu boyutu ve onu yansıtılmasındaki yöntem hep değişecektir. Her biri ayrı ayrı değişebileceği gibi. Sonuçta farkındalık öncelenip yansıtmayı kendi optimumuzu kullanarak yapabilmek belki…

Su Gibi_Şiir kitap satışları neden yazım edebiyatına göre daha düşüktür, sizin yorumunuz nedir?
Suat Seymen_
Söyleyeceklerimiz çok ama dinlemek niyetimiz yok. Hep anlatsak ne kadar güzel olur değil mi? Ama dinlenmek istiyorsak dinlemeliyiz de…

Su Gibi_Şiirlerde tematik çalışmaya önem veriyor musunuz?
Yoksa konular kendiliğinden mi oluşuyor ve
tematik baktığınızda çalışmalarınıza seçimlerinizdeki yoğunlaşma hangi konulara?
Suat Seymen_
Tek bir çalışma biçimim yok; her iki yöne gittiğim de oluyor doğrusunu isterseniz…

Su Gibi_Zaman içinde değişime uğrayan dil yapımız için ne düşünüyorsunuz?
Suat Seymen_
Değişim kaçınılmaz ve hep oluyor, önemli olan bu değişimin öncülerinin bu işi gerçekten bilenlerin olması; bu bilenlerin biri de şairlerdir bence o yüzden kalıplara bağlı kalmak değil dili öncülük etmek bir görevdir şairler için; benim tanımımla zaten şiir; ŞİMDİ BAŞLAYAN VE GELECEĞE ULAŞMASI ÖNGÖRÜLEN DİLİN METNİDİR..
Siz geçmişte kalır şiirde ilerlemeyi değil eskiyi tekrarlıyorsanız dil sizi pas geçer ve değişir tehlikede burada doğru olmayan bir değişimdir bu. Burada en büyük görev şair ve edebiyatçılara düşüyor..

Su Gibi_Şiirde gelmek istediğiniz yer nedir?
Suat Seymen_
Kendim için yazdığım düşünüldüğünde gelmek istediğim yerdeyim. Türkiye’de maddi beklenti olmamalı bence şiirden okunursanız yeter…

Su Gibi_Sevdiğiniz bir şiiri bizimle paylaşır mısınız?
Suat Seymen_
Bana ait bir şiir paylaşmak istiyorum. Ustaları zaten çok okumuşsunuzdur;

Köşk

ve bana dedi ki
nerden bileceksin
hiç bir sabahtan çıkıp gelmedin ki
sabahtan diyorum sabahtan bile

neden sonra saçındaki pamuklar

senin o mavi dediğin şey
bu deniz
buralardan geçti mi ki dedim
belki de gece
çok uyumamakla birlikte
kısa dalgınlıklarım izlenmiştir gökyüzünde

ve dedi ki
ölünmüş bir tabut olamadıysan bile
bir çivi olmak lığın
anlıyor musun bir çivi
bir sabahtan çıkmak gibi

ya deniz ne söyledi ki kimselere
yüzyıllardır siler izlerini kıyıların

bir annem ağlasaydı keşke dedim

üzgün şapkasını aldı yürüdü sonra

Suat Seymen

Buraya kadar sabırla okuyan tüm arkadaşlarıma teşekkürlerimi ve saygılarımı sunuyorum. İyi ki varsınız...