...Şiir Tadında Söyleşi...Şahin Yılmaz

Su Gibi_Sizi tanıyoruz ama yinede bizlere kısaca yaşam hikayenizi anlatır mısınız?
Şahin Yılmaz_
Her ne kadar nüfus cüzdanında doğum tarihim 1971 yazsa da 1969 yılının Ocak ayında Sivas’ın Şarkışla ilçesine bağlı Tahyurt köyünde doğmuşum. İlkokulu köyümde okudum. İlkokuldan sonra girmiş olduğum devlet parasız yatılı okulu sınavını kazandım ve Yıldızeli Pamukpınar Öğretmen Lisesinde ortaokul ve lise öğrenimimi tamamladım (1980-1986) . Daha sonra üniversite sınavında Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümünü kazandım ve 1990 yılında mezun oldum. 1991 yılında bir kamu kurumunun açmış olduğu sınavı kazanarak iş hayatına başladım. Halen aynı kurumda çalışmaya devam etmekteyim.

Su Gibi_Şiir yolculuğunuz nasıl başladı?
Şahin Yılmaz_
Şiir yolculuğum lise yıllarında başladı ama galiba şiir yazmamın alt yapısı küçük yaşlara dayanıyor. Ben halk ozanlarının plaklarını, kasetlerini dinleyerek büyüdüm. Ayrıca rahmetli dayım da aşıktı. Onun yazdığı şiirleri okur, türkülerini dinlerdim. Ortaokul yıllarında çok şiir okudum. Ben de ozanlar gibi saz çalmayı, türkü söylemeyi, şiir yazmayı çok arzu ederdim. Lise yıllarında şiir yazmaya ve bağlama çalmaya başladım.

Su Gibi_Etkilendiğiniz şair ve yazarlar oldu mu? varsa kimlerdir?
Şahin Yılmaz_
Evet oldu. Günümüzün şairlerinden en çok etkilendiğim şair Abdurrahim Karakoç’tur. Özellikle halk ozanlarının etkisi çok olmuştur şiirlerimde. Bunlar Ruhsati, Karacoğlan, Reyhani, Ozan Arif ve Ali Kızıltuğ’dur.

Su Gibi_Şiir akımları, şiirde biçim, öz konusunda neler söylemek istersiniz?
Şahin Yılmaz_
Akımlarla fazla ilgilenmiyorum. Batıda çıkmış bu akımlarla ilgilenme yerine Karacoğan’ı, Dadaloğlu’nu, Pir Sultan Abdal’ı, Aşık Veysel’i, Ruhsati’yi, Yunus Emre’yi ve bunların şiirlerini okuyup anlamaya çalışıyorum.
Benim yazmaya çalıştığım şiirlerin tamamı hece ölçüsüyle yazılmış şiirlerdir. Bu nedenle, hece şiirlerini beğenen ve savunan ve bizim şiirimizin hece şiiri olduğunu kabul eden biriyim. Diğer türlü yazanlara da saygım var ama modern veya serbest diye adlandırılan şiir yazanların bazıları, kafiyeden vazgeçtim ses benzerliği bile olmadan şiir yazıyor. Dolayısıyla nesirden pek farkı olmuyor yazılanların.

Su Gibi_Niçin şiir yazıyorsunuz?
Şahin Yılmaz_
İçinde bulunduğumuz siyasal, sosyal ve ekonomik durum hakkında bir vatandaş olarak bende bir şeyler söylemek istiyorum. Ayrıca sıkıntılarımı, duygularımı, sevdamı dile getirmek istiyorum. Bunun için yazıyorum. Duygu ve düşüncelerimi şiirle daha rahat anlatabiliyorum. Bazen sayfalarca yazıp da anlatacağınız bir konuyu bir dörtlükle anlatma imkanınız var.

Su Gibi_Türk Şiiri ve edebiyatının geleceğine ilişkin düşünceleriniz nelerdir?
Şahin Yılmaz_
Gelecekten ümitliyim. Şiir olsun, edebiyatın diğer dallarında olsun çok başarılı insanlar olduğunu düşünüyorum. Eğer toplum olarak okuma alışkanlığı kazanabilir ve bu gençlerin elinden tutan insanlar bulabilirsek, edebiyatımızda etki bırakacak değerler çıkacaktır.
Kendi alanım olduğu için söylüyorum, hece şiirinde çok orijinal şiirleri olan, eskilerin tekrarını yapmayan, daha önce kullanılmayan ayak ve kafiyelerle şiir yazan çok sayıda şair var.

Su Gibi_Şiirin yaşam felsefenize kattığı anlamlar nedir?
Şahin Yılmaz_
Okuduğum şair ve şiirlerin benim dünyaya bakışımda ve siyasi düşüncemde çok büyük payının olduğunu söyleyebilirim. Ortaokul yıllarında okuduğum şiirler, düşüncelerimin temelini oluşturmuştur. Sonrakiler bu düşünceleri zenginleştirmiştir. Mesela, Karakoç’un “Ellinci Yıl Hesabı” adlı şiiri benim yaşam felsefem olmuştur.

Su Gibi_Şiirde gerçeklik ve soyutluk hakkında düşünceleriniz nedir?
Şahin Yılmaz_
Aslında her ikisi de bulunmalıdır şiirde. Soyutu şiirde kullanmak, belirli bir anlam bütünlüğü içinde kullanmak daha zor. Serbest şiir yazanlar bunu daha güzel yapıyorlar tabii ölçüyü kaçırmazlarsa. Şiir hem anlaşılır olmalı, hem de düşündürmeli okuyanı.

Su Gibi_İnternetin şiirsel gelişime etkisi var mıdır?
Şahin Yılmaz_
Eğer bir şair, edebiyat sitelerinde yazılan şiirleri okuyup kendi şiirlerini geliştiriyorsa, hatalarının, eksikliklerinin farkına varıyorsa internetin şiirin gelişmesine olumlu etkisi vardır derim. Ancak, gördüğü siteye yazıp yazıp gönderiyorsa ve gönderdiklerinin şiir olup olmadığı konusunda endişesi yoksa faydası o kişi için fazla bir faydası yoktur. Ben internette yayınlanan şiirleri okuyup daha güzel yazmaya çalışanların olduğunu biliyorum (en azından ben o gözle okuyorum şiirleri) . Bu nedenle faydalı olduğunu düşünüyorum.

Su Gibi_Şiirde kelimelerin gücü hakkında düşünceleriniz?
Şahin Yılmaz_
Ben şiirin yüzde yetmişinin etkili, çarpıcı kelimelerden ve bu kelimelere değişik anlam yüklemekten, yüzde otuzunun ise bu kelimeleri yerli yerince ve belirli bir ritm, ahenk içinde kullanmaktan ibaret olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle kelime seçimi çok önemlidir. Necip Fazıl'ın şiirlerinde bu özellik mevcuttur.

Su Gibi_Şiirde duygu yoğunluğunu bütününe yansıtmayı nasıl başarabiliriz?
Şahin Yılmaz_
Şair çok güzel konu bulur, güzel kelimeler seçer ama şiirin bütününe bunu yansıtamaz. Bölümler arasında kopukluk olur, okuması sıkıcı olabilir. Bu yansıtma işi galiba biraz da Allah vergisi ama çok şiir okuyarak, inceleyerek ve yazarak bu iş halledilebilir diye düşünüyorum.

Su Gibi_Şiir kitap satışları neden yazım edebiyatına göre daha düşüktür, sizin yorumunuz nedir?
Şahin Yılmaz_
Türkiye’de herkes şairdir ama herkes şiiri bilmez. Her şiir yazan da kitap çıkarır. Dolayısıyla ortalık şiir adı verilen nesirlerle doludur. Halka güzel eserler sunulursa şiir kitapları da daha çok satabilir.
Ayrıca bizim halkımız okumayı pek sevmediği için de kitaplar satılmıyor olabilir.

Su Gibi_Şiirlerde tematik çalışmaya önem veriyor musunuz?
Yoksa konular kendiliğinden mi oluşuyor ve
tematik baktığınızda çalışmalarınıza seçimlerinizdeki yoğunlaşma hangi konulara?
Şahin Yılmaz_
Benim şiirlerimde genellikle toplumsal konular ve aşk vardır. Toplumsal konuları taşlama olarak yazarım. Özellikle konu seçmiyorum, tv’de izlediğim, gazetede okuduğum bir haber, sokağa çıktığımda gözüme çarpan olaylar sonucu yazıyorum. Bir de aşk şiirlerim var. Onlar da özellikle aşk şiiri olsun diye seçilip yazılmadı. Yaşananların dörtlüklere dökülmüş halidir.

Su Gibi_Zaman içinde değişime uğrayan dil yapımız için ne düşünüyorsunuz?
Şahin Yılmaz_
Osmanlı zamanında yazılan eserlerde Farsça ve Arapça ile bu iki dilin ve Türkçe’nin karıştırılmasıyla meydana gelmiş Osmanlıca kullanılmıştır. Farsça ve Arapça ile yazılan eserler de mevcuttur. Divan edebiyatını çok sevmeme rağmen sözlükle okumak zorunda kalıyorum şiirleri. Cumhuriyet döneminde Türkçe kullanılmakla birlikte daha sonraki yıllarda uyduruk kelimeler girmeye başladı yazım hayatımıza. Bu da yanlıştı elbette. Artık Türkçeleşmiş ve halkın tamamının bildiği bir kelimeyi atıp uyduruk bir kelime kullanmak dilimizi zenginleştirmemiştir. Ben, dil konusunda maalesef ümitli değilim. Her geçen gün durum daha kötüye gitmekte, herkesin bilmesi gereken Türkçe kelimeleri bile gençlerin bilemediklerine şahit olmaktayız. Dünya dili olması gereken dilimize maalesef sahip çıkmıyoruz. Edebiyatla ilgilenen ve eser veren her Türkün dil konusunda çok hassas davranması gerekir. Türkçe kelimeler kullanmanın yanında dilbilgisi kurallarına da dikkat etmelidir. Türkçe düşünmeliyiz, Türkçe konuşmalıyız, Türkçe yazmalıyız.

Su Gibi_Şiirde gelmek istediğiniz yer nedir?
Şahin Yılmaz_
Belirli bir hedefim ve beklentim yok. Hece şiirine ne kadar faydamız olursa o kadar mutlu olurum.

Su Gibi_Sevdiğiniz bir şiiri bizimle paylaşır mısınız? ....
Şahin Yılmaz_

Aşk Kahvesi

Bana bir kahve yap türkü tadında,
Kırk yıl değil, yüz yıl hatırı olur.
Meşhur olsun “aşk kahvesi” adında,
Kırk yıl değil, yüz yıl hatırı olur.

Sevdamızın ateşinde pişirsen,
Üzerine cemâlini düşürsen,
Gözlerime dalıp biraz taşırsan,
Kırk yıl değil, yüz yıl hatırı olur.

Cezvesini kinden uzakta tutsan,
Şekerin yerine tatlı dil atsan,
İçine birazda muhabbet katsan,
Kırk yıl değil, yüz yıl hatırı olur.

Fincan yoksa avucunda içerim.
Bir sigara yakar, zevkten uçarım,
Sana niyet tutar fal da açarım, a
Kırk yıl değil, yüz yıl hatırı olur.

Göğsüne yaslansam seni yormadan,
Gönül bardağınla su ver, kırmadan,
Bir küçük öpücük kimse görmeden,
Kırk yıl değil, yüz yıl hatırı olur.

Şahin YILMAZ.

Teşekkür ediyor en içten saygı ve selamlarımı gönderiyorum.