Su Gibi_Sizi tanıyoruz ama yinede bizlere kısaca yaşam hikayenizi anlatır mısınız?
Mehmet Gıyasi Aydemir_
Ekim 1955’te Isparta’ya bağlı Keçiborlu-Kılıç köyünde Köy Enstitüsü mezunu bir baba ve öğrencisi bir annenin dördüncü çocukları olarak doğmuşum,ilk ve orta okulu köyüm ve ilçemde bitirdim. Lise yıllarım Adana’da yatılı geçti. 1977’de Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesini bitirdim. 8 yıl kadar devlet memurluğu yaptıktan sonra 1986’da dayanamadım, istifa edip özel tohumculuk firmalarında üretim uzmanı ve yönetici olarak çalıştım. 2005’te sağlık nedenleriyle iki yıllık bir kovalamacanın sonunda emekli oldum. Halen Adana’da yaşıyorum. Evliyim ve biri artık yaşamayan üç çocuk babasıyım. İhtilaller, halen tanık olduğumuz ve dindiremediğimiz acılar, kardeş eliyle ölümler, yitip giden gepegenç yaşamlar, mahpuslarda tüketilmiş ömürler gördüm pek çoğumuz gibi.
Su Gibi_Şiir yolculuğunuz nasıl başladı?
Mehmet Gıyasi Aydemir_
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
sayın Aydemir i yakından tanımak ve hassas düşüncelerine vakıf olmaktan kıvanç duydum.
katılımıyla desteğine ve emeğiyle bize sunuma hazırlayan dosta teşekkürlerimi sunarım. dein hürmetlerimle.
Mehmet Gıyasi Bey merhabalar...
algılamak...
duymak...görmek değil...anlamak...
zihinden silmek buğuları ve öyle bakmak...kabullenmek her yönüyle...
söyleşiden bana yansıyan yada benim hissettim en önemli anlam...
ki şiir sayfanızda çalışmalarınızı okurken bu düşüncemi net gördüm...
samimi uslûbunuz ile söyleşinizi okumaktan memnuniyet duyduğumu belirtmek isterim...
projemize verdiğiniz destek için teşekkür ederim
dilerim daha nice değer çalışmlarınızı hepbirlikte okuruz...
derin selamlarımla...
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta