...Şiir Tadında Söyleşi...Esin Döndüoğlu

Su Gibi Şiir Grubu Şairleri
227

ŞİİR


8

TAKİPÇİ

...Şiir Tadında Söyleşi...Esin Döndüoğlu


Su Gibi_Sizi tanıyoruz ama yinede bizlere kısaca yaşam hikayenizi anlatır mısınız?
Esin Döndüoğlu_
Balıkesir’in Bigadiç ilçesinde 1959 yılında mayıs ayının tam 7 sinde ikinci kız çocuk olarak doğuvermişim… Pancar bölge şefliğinde şoförlük yapan bir babanın ve ev hanımı bir annenin kıymetlisi olarak…. 4 yaşına kadar pek bir şey hatırlamıyorum.. Evde erkek çocuk olmaması nedeniyle sokakla tanışmam o yıllara dayanıyor.. Evin bütün dış işleri o yaşlardan itibaren bana görev olarak verilmiş… Sürekli kızarak gittiğimi hatırlıyorum bakkala annemin arkadaşlarına konuya komşuya.. Söylene söylene…
İlkokulda tam 3 okul değiştirdim.. 2 si küçücük bir ilçe olan Bigadiç de diğeri 3.sınıf sonunda babamın tayininin en sonunda Balıkesir e çıkması sonucu Balıkesir de… (Yandık 1 sayfa bitti hala ilkokuldayız dediğinizi duyar gibi oldum ;))))
Ama benim çocukluğum gerçekten çok keyifli dolu doluydu… Sokaklar da erkek çocuklarından daha iyi bilye gazoz kapağı 7 kiremit gibi oyunlar oynayarak ağaç tepelerin de geçti… Uzun yıllar bahçemizdeki erik ağacına benden başka çıkan olmadığı için her türlü isteğimi bakın erik toplamam diyerek yaptırdım… (erikte papaz eriği hani)
O zamanlar köylerde pancar ekilirdi AB ye girmek ister istemez gibi yeni başvurduğumuz AB nin bizi takmadığı ve o zamanlar dünyanın global olmadığı rekabetin bu denli acımasız olmadığı yıllardı ki izin vermişler ve oldukça yaygın ekilirdi..Babam sürekli köylere gider uygun olduğunda muhakkak beni de yanına alırdı…. İlkokul 3 te ilk bisikletimi aldı ve lise sona kadar bisiklet yaşamımın bir parçası oldu.. Liseyi bitirdiğimde motosiklet aldı ama elden düşme ve arızalı olduğu üniversiteye gittiğim içinde biraz binebildim ve motosiklet tutkum çok uzun sürmedi..
İlk ticarete ilkokul birinci sınıfa ilk başladığımda sınıf öğretmenimizin bir gün boyunca kantine sen bakacaksın diye görevlendirmesi ile başladım. (ablam sayesinde okuma yazmayı okula başlamadan öğrenmiştim. Beni çok bakkala gönderdikleri için para ile oynarken matematiğim de gelişmiş.) Ben kantin de satış yaparken diğer öğretmenlerin neden çok alışveriş yaptıklarını daha sonra anlayabildim.. (ya bu kadar uzatacağıma çocukken zekiymişim deseydim keşke)))
Ortaokulda Balıkesir de hatırladığım arkadaşlarım erkeklerle özel görüşürken benim onlarla takım halinde futbol maçı yaptığım.. Deniz Gezmiş’in asılmasını radyodan duyup ağladığım... Edebiyat dersinde sınıfta yapılan cümle kurma yarışmaları sonunda hep birinci olduğum ve birkaç roman ve kalem hediye kazandığım..Voleybol ile tanışmam da o yıllarda oldu.. Tam bir kitap kurdu olan babamla başlayan kitap okuma sevgimin alışkanlık haline dönmesi okumayı daha da çok sevmem Kel Atıf hocanın(fen bilgisi hocası) Şevket Süreyya Aydemir’in Toprak uyanırsa adlı kitabını okuduğumu sınıfta söyleyerek onore etmesiyle oldu..
Ve ortaokul sonda (ergenlikmiş sonradan fark ettim) annemle sürekli kavga etmem nedeniyle sınav alışkanlığı olsun diye girdiğim Öğretmen okulları sınavlarını kazanınca Yatılı okumaya karar verdim. Günlerce süren mücadele sonunda ailem engel olmaktan vazgeçince (pes ettiler demeyeyim ayıp olur) Denizli Öğretmen okuluna gittim. Ve yaşamımın en güzel ve verimli yıllarını orada yaşadım.. İlk boykotu toplu mücadeleyi Öğretmen okullarını Öğretmen lisesine çeviren Ecevit’in başbakanlığındaki MC hükümetine karşı protestoyla öğrendim.. İstiklal marşı söyleyen (3 kez üst üste yapınca yutmadılar.) bizleri coplarıyla dağıtan polis sevgisini de orada öğrendim.. Öğrenci Başkanlığı seçimleri ile (öyle bir seçim ki genel milletvekili seçimleri çok sönük geçiyor o seçimlerin yanında) örgütleme ve insan ilişkileri ajitasyon demogojiyi ve okul idaresi ile kavgayı diğer öğrenci arkadaşların haklarını aramayı öğrendim.Halk oyunları müzik resim ve sporun her dalı (atletizm basketbol masa tenisi ve voleybol) uğraşlarım oldu.. Tabiî ki futbol hayatım bitti çünkü Kız yatılı okulu idi ve numunelik her sınıfta en fazla 3 erkek arkadaş vardı… Sporda En başarılı olduğum dal Voleyboldu.. (Fiziğimin ve uzun boyumun bunda katkısı çok büyük) .. Takım olarak liseler arası Türkiye şampiyonasında bir İkincilik ve bir dördüncülük başarımız var.. (Yaşamımda ki tek keşke/m Voleybolu daha sonra devam ettirememektir) ..
Yine en iyi edebiyat öğretmenlerimle karşılaşmam ve ilk hikaye yazmam bu okulda oldu.. Lise yaşamımda her şeyi yaptım sadece okuldan kaçmayı yapamadım birde karneme zayıf getirmeyi.. Hiç sınıf ikincisi de olamadım… (Bu arada ablam ailenin güzel kızıydı hep. sanırım bilinçaltım beni derslerde başarılı olmaya teşvik etti) ..
Ve tabiî ki herkes benden öncelikle Doktor olmazsa Mühendis olmamı bekliyordu.. Ben kan görmeye dayanamadığım ve başka birisinin acısını kendi acımdan daha çok hissettiğim için doktor olmayı hiç düşünmedim.. Makine mühendisi olmalıydım.. (Nedeni galiba ilk erkek arkadaşımın makine mühendisi olmak istemesiydi) Ve kazandım.. O zamanlar İstanbul Devlet Mühendislik Mimarlık Akademisi Vatan Mühendislik Yüksek okulu adı olan (şimdiki adı Yıldız Üniversitesi) okula kayıt olmak için babamla ilk kez gittim İstanbul’a.. Ve ilk aşkı İstanbul’u görünce tattım.. (Aşkın zor olana ait olduğunu da orada öğrendim. Hala deli gibi İstanbul’a aşığım laf aramızda.)
Okulumuzun giriş betonun da kocaman Komünistler giremez yazıyordu biz kayıta gittiğimizde.. Gençlik buya babama bak nasıl giriyoruz demiştim ilk… Ve ülkücü işgal altındaki bir okula başlamak ve onu 1976 yılında okumaya çalışmanın zorluğunu sanırım yaşı uygun olanlar tahmin eder bilir… 1.sınıfın ilk yarısına kadar Sev-Genç numaramızı yuttular.. Sonra bir gün okul kimliğimizi (pasomuzu) alıp (bayan olmanın ilk avantajını o an hissettim.. Erkek arkadaşları dövmeden ve ceplerini boşaltmadan okuldan atmıyorlardı) okuldan attılar.. İlk devrimci mücadelemiz okula girmek adına başladı… (Buraları uzatmayayım seksen öncesini bir romanda anlatmayı hedefliyorum sonra satın almazsınız)))
Zar-zor kavgalarla ölümden dönmeler dayaklar işkenceler ile geçen bir üniversite yaşamı 1983 yılında bitti ve Makine mühendisliği diploması ile yıldız yokuşundan aşağıya sallandım.. Tek bir isteğim vardı bu kadar zorlu bir mücadele sonunda bir tek formül hatırlamak.. Sanki bir şey öğrenmediğimi hissediyordum o an…….. Hatırlamadım.. :)))
Buraya kadar her şey güzeldi.. Sonra şartlar hiç istemememe rağmen Balıkesir e dönmemi gerektirdi.. Ve kavgalar ekmek kavgasına dönüştü.. İş arıyor ve bulamıyorduk.. O zaman anladım ki benim seçtiğim meslek meğer erkek mesleği imiş.. Okulda okuyabilir ama mesleğimi bayan olduğum için yapamazmışım… Deli gibi kitap okuyor örgü örüyor iğne oyası yapıyordum.. İstanbul’dan kız kardeşim alman gümüşü yolluyor ben buradan yemeni alıyor onları elden pazarlıyordum.. Ama kendi mesleğimi yapmak istiyordum.. O ara tüm çevrem dağıldığı için kimseyle arkadaşlık edemiyor okuduklarımı en azından paylaşamıyordum.. Ve nasıl olduğunu hala anlayamadığım (belki de anlamak istemiyorum) bir şekilde çok bilmiş ben görücü usulü ile göbekli inşaat mühendisi ve Balıkesirli ile evlenmem hele anlaşmadan hiç evlenmem derken bütün özellikleri üzerinde taşıyan oğlumun babası ile 1985 yılında evleniverdim.. Can sıkıntısından evlenmiştim ama hala canım sıkılıyordu ;) ..Basketbol hakemliğine başladım. İş aramaya devam ediyordum hala ama nafile..
1987 yılında bir gün cam silerken büro açmaya karar verdim. Kimse inanmadı neyle açacaksın dediler. Kolumdaki iki bilezikle dedim yapanlar benden daha mı akıllıydı çıkış noktam.. Onlar 8 saat çalışıyorsa ben 16 saat çalışacağım diyerek büro açmak için adım attığım ilk gün öğleye kadar büromu tutmuş eşyalarımı almış hatta ilk işimi (büro sahibimden) almıştım.. (çok isteyip kararlı yürüyünce işlerin rast gittiğini ilk kez büro açarken fark ettim) ..
Gene çok bilmiş ben anlaşmadan çocuk yapılmaz derken 1988 de oğluma yaşamımın en büyük mutluluğuna kavuşuverdim.. Hamileliğim sırasında düşünmeye başladığım ayrılmayı doğum sonrası iki insan bu olayı bile paylaşamıyorsa uzatmanın anlamı yok deyip gerçekleştirmeye karar verdim.. Ve boşandım…
Kendimi oğluma ve iş yaşamına verdim.. Sivil toplum örgütlerinde aktif olarak çalıştım çalışmaktayım.. Bir dönem Balıkesir Makine mühendisleri odası başkanlık görevi yaptım.. En keyif alarak ve tatmin olarak yaptığım görev TEMA vakfı çalışmalarıdır.. 2000 yılında bürodan Alarko-Carrier Bayiliğine geçip dükkan açtım.. Halen proje-Taahhüt ve satış olarak iş yaşamımı sürdürmekteyim.. Can’ım şuan 19 yaşında İstanbul da üniversite de okumaktadır..

Su Gibi_Şiir yolculuğunuz nasıl başladı?
Esin Döndüoğlu_
Oğlumu büyütmek iş yaşamı (1986 da babamı kaybettikten sonra annemin sorumluluğunu da almıştım) derken kendi ilgi alanlarımın hiçbiri ile uğraşamaz olmuştum.. Gece yatmadan en büyük tutkularımdan biri olan okumayı sürdürebiliyordum sadece.. Okul yıllarımdan beri yazmayı (düz yazıyı) çok seviyordum bir ara yerel gazetelere köşe yazısı yazdım.. Zamansızlıktan bıraktım.. İlkokul ve ortaokulda birkaç karalamanın dışında şiire ilgim olduğunu hiç fark etmemiştim.. Tabi ki geçen yıla kadar.. Dükkanda otururken 3 kişi ile birlikte ‘’Davet’’adlı şiirim (hala şiirler mi pek emin değilim ya.. Allahtan antoloji var) dökülüverdi.. Ve arkasından ‘’Grimtrak’’ sonra ‘’Canım’a’’ antoloji üyeliği derken şimdi en büyük uğraşım antoloji ve şiir oldu…

Su Gibi_Etkilendiğiniz şair ve yazarlar oldu mu? varsa kimlerdir?
Esin Döndüoğlu_
Etkilenmek yazın dili olarak ise bilmiyorum ama etkilenmemeyi tercih ederdim.. Ama çok severek okuduğum şairler ise soru Nazım Hikmet, Orhan Veli, Can Yücel, Özdemir Asaf.. Yazar olarak ta Yaşar Kemal, Çetin ve Ahmet Altan (yazın dilleri müthiş etkiler beni) Buket Uzuner ve tabi ki Aziz Nesin.. Yabancı yazarlardan ise Knut Hamsun ve Gabriel Gracia Marquez vazgeçilmezlerim..

Su Gibi_Şiir akımları, şiirde biçim, öz konusunda neler söylemek istersiniz?
Esin Döndüoğlu_
Şiir konusun da konuşacak kadar kendimi bilgili ve dolu hissetmiyorum açıkçası.. Sadece beğenilerimi sunabilirim size.. Beğenerek okuduğum şiirler duygusu bana yansıyan şiirler.. Serbest biçim de yazılan şiirler de bu duyguyu sanki daha rahat alıyorum içime.. Yalın bir dil ve imgeleme ile ulaşanlarda da aynı beğeniye sahip oluyorum nedense.. Aşırı imgeleme soyuta yakın ve karmaşık şiirler bana tat vermiyor.. Şiir de anlık duygu ne kadar yalın bir dille aktarılırsa o denli okuyucuyla kucaklaştığını düşünüyorum naçizane...
Bu arada sanat halk için mi sanat sanat için mi tartışmaları geliverdi aklıma.. Sanat Halk için diyenlerdenim birde.. Şiir okuyanla duygu ortaklığı yakalamalı hissettirmeli ve düşündürmeli. Şiir tüm diğer sanatlar gibi şairinin/sanatçısının duygu ve düşüncesi ile halka önderlik etmeli.. Ufuk açmalı ruhu dinginleştirerek düşünmeyi özgürleştirmeli.. Biçim ne olursa olsun tarz ne olursa olsun.. Akımlar sınırlar mı sanatı acaba diye de düşünüverdim şimdi...

Su Gibi_Niçin şiir yazıyorsunuz?
Esin Döndüoğlu_
Yazdıklarım şiirse eğer öncelikle kendim için yazıyorum.. İçimde oluşan duygu ve düşüncenin boşalımı için.. Eğer gerçekten düşüncem ve duygularımla gelişmiş bir kişiliksem doğru ve şiir diliyle aktarabiliyorsam, ortak duyguları yakalayarak düşündürebilirsem amacına ulaşacaktır yazılarım...

Su Gibi_Türk Şiiri ve edebiyatının geleceğine ilişkin düşünceleriniz nelerdir?
Esin Döndüoğlu_
Antolojideki heyecan ve yoğunluğa bakarsak müthiş gelişmeler kaçınılmaz Şiirimiz ve edebiyatımız için.. :)))
Tabi ki zamanla ayıklanacak edebiyat ve şiir halkla bütünleştiği oranda tarihte ki yerini alacaktır.. Ama görünen o ki her şey gibi şiir ve edebiyatta tüketim toplumu argümanlarının esiri olmuş demek abartı olmaz.. Antoloji deki çelişkili al gülüm ver gülüm tarzı şiir okuma ve yorumlamalarımızdan da bu açıkça görünmekte.. Gün geçtikçe daha az kitap okunmakta okunanlar da fast-food tarzı oku /tüket/ at tarza dönüşmekte.. Ve reklamı iyi yapılan yönlendirilen kitaplar sadece satılmakta.. Kapitalizmin geldiği nokta her şey gibi sanatı ve dolayısı ile edebiyat/şiir ide etkilemiş ve etkilemeye devam edecektir..

Su Gibi_Şiirin yaşam felsefenize kattığı anlamlar nedir
Esin Döndüoğlu_
Şiir yaşamım da sağladığı duygu boşalımı ile rahat düşünebilmemi sağlıyor.. Ve daha rahat görebilmemi.. Ve çok sevdiğim paylaşma duygusunu yaşatıyor. Şiir yaşam felsefeme katkı koyuyor mu bilemem ama yaşam felsefem zaten yazdıklarım/ yazabildiklerimdir..
Sevgi öncelikli, içten yalın kendim olarak ve insanla insanca düşünerek özgürce yaşamak......

Su Gibi_Şiirde gerçeklik ve soyutluk hakkında düşünceleriniz nedir?
Esin Döndüoğlu_
İnsanın yaşam serüveninde ki en büyük amacı gerçeğe/gerçekliğe ulaşabilmektir.. Şiirde gerçeklik diye sorulan sanırım somut olan... Somut mu daha gerçek yani gördüklerimiz yoksa soyut mu? ? ? Bilmiyorum henüz.. Ama şiir içten dışa vurumsa eğer anlık duyguların sözcüklerin melodisel olarak yazıya aktarılması ise şairin dışa vurumun da somut/soyut fark etmez en iyi ifade şekli ne ise onu kullanmalı özgür olmalıdır....

Su Gibi_İnternetin şiirsel gelişime etkisi var mıdır?
Esin Döndüoğlu_
Oldukça çok var gibi algılansa da ilk bakışta okuma açısından daha kolay yazılmışlara ulaşma yazılanları ulaştırma açısından bakıldığında ama doğa ile bağı ve insan ilişkilerini zayıflattığından dolayı da gerçeğe ulaşmayı zorlaştırmakta daha yapaya yönlendirmesi ile de tam tersi gerçek şiirin gelişmemesi yönünde etkisi var diye düşünüyorum...

Su Gibi_Şiirde kelimelerin gücü hakkında düşünceleriniz?
Esin Döndüoğlu_
Şiir duygu ve düşüncenin kelimelerin melodisel sesini kullanarak bestelenmesi değil mi? ? ? Kelimeler deki güç şiirin iskeleti hatta ta kendisi...

Su Gibi_Şiirde duygu yoğunluğunu bütününe yansıtmayı nasıl başarabiliriz?
Esin Döndüoğlu_
En basit tanımı ile ben şiir yazacağım demeyerek.. Ismarlama ve zorlamalar dan kaçınarak bence.. İçinizden geldiği gibi... Sözcüklerin o anki duygularınızın baskısıyla özgürce dökülmesine izin vererek... İlhamı bekleyerek.. :))

Su Gibi_Şiir kitap satışları neden yazım edebiyatına göre daha düşüktür, sizin yorumunuz nedir?
Esin Döndüoğlu_
Sanırım şiiri anlamak yorumlamak daha zor.. Düz yazıda anlatım ve anlamak daha kolay.. Sayfalarca süren bir romanı 15-20 dizelik (bazen daha da az) bir şiir anlatabilir..Ama anlayabilmek gerekir.. Ayrıca düz yazı ile duygu ve düşünceleri yönlendirmek daha kolay olduğundan özellikle desteklenmekte diye düşünüyorum...

Su Gibi_Şiirlerde tematik çalışmaya önem veriyor musunuz? Yoksa konular kendiliğinden mi oluşuyor ve tematik baktığınızda çalışmalarınıza seçimlerinizdeki yoğunlaşma hangi konulara?
Esin Döndüoğlu_
Henüz şairim diyemediğim ve gerekli çalışmaları yapamadığım için tematik çalışamıyorum.. Bazen bir sözcük bazen bir temadan etkilendiğim de dökülenleri aktarıyorum.. Anneler günü için annem şiir yazmamı istemişti yazamamış düz yazıya dökmüştüm.. Ona duygularımı şiir ile ifade etmek çok zor ne yazarsam yazayım eksik kalacaktı örneğin...

Su Gibi_Zaman içinde değişime uğrayan dil yapımız için ne düşünüyor sunuz?
Esin Döndüoğlu_
Dilin de değişimden payını alması kaçınılmaz tabi ki.. Ama bu değişimin olumlu ve anlatımı kolaylaştırıcı artı daha güçlü ve melodisel yapması kaydıyla olumlu buluyorum..

Su Gibi_Şiirde gelmek istediğiniz yer nedir?
Esin Döndüoğlu_
Şimdilik böyle bir şey düşünemiyorum.. Ama ne kadar çok insanla duygu birliğine varabilirsem yani okunursam bu beni çok mutlu edecektir...
Geleceğim nokta gerçekten yazabiliyorsam sanatsal bir değeri varsa kendiliğinden oluşacaktır...

Su gibi şiir grubu kurucusu Sevgili Meral hanım şahsında bu fırsatı tanıdığınız için hepinize çok teşekkürler..
Sevgi ve saygılarımla........

Vasiyetimdir
Bir gün yola çıktığımda sonsuzluğa
Ardımdan ağlamayın
Bir zerre yaş eksilmesin gözlerinizden
Ve iç çekip ardımdan sakın
Sakın bakmayın

Hatırlamayın iyiliklerimi
Kendim içindi tüm özveriler
Sakın ha üzülmeyin
Ve ne kadar sevdiğinizi o an düşünmeyin
Kötülüklerimi anımsayın bugün ki gibi
Haykırışlarım delsin bu kez kulaklarınızı
Sevgi dilenen gözlerim demirlesin aklınızda

Ama sakın
Sevgilerimi özverilerimi o gün düşünmeyin
Sonsuzluğun gücünü takıp koluma gittiğimde
Sakın ağıt yakmayın ardımdan sakın
Halaylar çekin tüm sevdiklerim
Davullar haykırsın diyemediklerimi gün boyu
Bir sazın sol sesinde sevgilerim
Ve bir klarnet taksiminde kalsın ruhum

Sakın ağlamayın sakın
Bir mum yakıverin ara sıra
Alevin mavisinde dursun özlemlerim….

18.06.2007

Esin Döndüoğlu

Katlandığınız sabırla okuduğunuz için ayrıca teşekkürler..Bu arada ne kadar geveze olduğumda sanırım anlaşıldı… ;)

Su Gibi Şiir Grubu Şairleri
Kayıt Tarihi : 20.11.2007 11:00:00
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Burcu Yalkın
    Burcu Yalkın

    Esin hanım sizi ve şiirlerinizi bu söyleşi sayesinde daha yakından tanıma fırsatını bulduk...Gönül kapılarınızı bize açtığınız için teşekkürler...Tüm güzellikler sizinle ve sevdiklerinizle beraber olsun...Yaşam sularınızda şiirler hep var olsun...Selam ve sevgilerimle...

    Cevap Yaz
  • Merâl Özcan
    Merâl Özcan

    Merhaba Esin Hanım...merhaba yüreği açık arkadaş...
    söyleşinizdeki içten yazım tarzınızdan güçlü bir karakter ortaya çıkıyor ki şiirsel kimliğinizle, işlenen konular,sözcük karakterleriniz bütünleniyor...

    'Eğer gerçekten düşüncem ve duygularımla gelişmiş bir kişiliksem doğru ve şiir diliyle aktarabiliyorsam, ortak duyguları yakalayarak düşündürebilirsem amacına ulaşacaktır yazılarım... ' Esin Döndüoğlu

    söyleşi içinde yazmış olduğunuz bir cümle olarak görülen ifadeden, hem şiire hem hayata düşünceniz ortaya çıkıyor...

    sağolun Esin Hanım, projemizi desteklediniz...inanıyorum ki yapmış olduğunuz çalışmadan esinlenen, pay çıkaran vardır...

    sevgilerimle
    güzel günlere...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Su Gibi Şiir Grubu Şairleri