Su Gibi_Sizi tanıyoruz ama yinede bizlere kısaca yaşam hikayenizi anlatır mısınız?
Demir Mutlugil_
İstanbul doğumluyum, ilk okulu Moda ilkokulunda okuduktan sonra, askeri orta, askeri lise ve Kara Harb okulundan mezun olup, 1969 senesinde subay olarak hayata atıldım. 1984 senesinde hukuk fakültesini bitirdim.
Evli ve iki çocukluyum. Kızım mühendislik ve konservatuar mezunu, tiyatro ve senaristlik yapıyor, zaman zaman da dizilerde oynuyor. Yedi numara adlı dizide Ayten karekteri ile tanınmıştı. Oğlum gemi inşaat mühendisi özel bir tersanede çalışıyor. 1990 senesinde emekli olup İstanbul’a yerleştim. O tarihten beri serbest çalışmaktayım
Su Gibi_Şiir yolculuğunuz nasıl başladı?
Demir Mutlugil_
Çoğu şiir yazanın yolculuğu; o hatıra defteri dediğimiz sonraları günlüklere dönüşen kenar süslü, bol kalp çizimli ve okul arkadaşları imzalı defterlerle başlar. Benimki de öyle oldu...
Lise çağlarımda ise şiirle daha ciddi ve programlı bir tanışmamız oldu. İçinde rahmetli Behçet Aysan'ında olduğu bir şiir grubumuz vardı. Edebiyat öğretmenimizin yönlendirmesi ile okumayı ve yazmayı öğrendik şiirce. Bu birliktelik ferdiyete döndü sonraları. Şunu da söylemek isterim ki yaşantımın kırılma dönemlerinde ağırlık kazandı şiir. O nedenle uzun aralarım oldu zaman, zaman
Su Gibi_Etkilendiğiniz şair ve yazarlar oldu mu? varsa kimlerdir?
Demir Mutlugil_
Pablo Neruda’nın dediğince 'benim yazdığım şiirlerde okuduğum bütün şairlerin etkisi vardır.'ama ikinci yeninin son dönemlerinin etkisini yadsıyamam, gözlerimi kamaştırdı ikinci yeni. 90 sonrası yani son dönem şairlerinin toplumcu ve psikolojik şiirlerini de seviyorum ama toplumsal ve siyasi kargaşa şiirleri yazmak ile aram iyi değil.
Su Gibi_Şiir akımları, şiirde biçim, öz konusunda neler söylemek istersiniz?
Demir Mutlugil_
Tanzimat şiirleri, romantik şiir, ona karşı garip akımının düzey araması yalınlığı, bireysel ve toplumsallığı, ikinci yeninin ülke gerçeklerinden kaçan yer yer bunalımcı tavrı, ikinci yeniye ucube diyen son dönem toplumsal gerçekçiliğin biçimden öte hiç bir anlam ifade etmeyen duruşu.....
Kırsalla kenti; feodalle burjuvayı; tesettürle belden aşağısını; lahmacunla viskiyi; dindarla tanrıtanımazı; camiyle meyhaneyi karşı karşıya hiç getirmedim şiirlerimde. Getireni kınamak değil yaptığım, sadece ilgimi çekmiyor.
Bir de ölüm, intihar sözleri pek sevilmiyor benim şiirlerimde. Benim şiirlerimin kalıbı da yok. Aruzun müziğini duyumsuyorum ama hecenin kalıp ve disiplinine uyamıyorum pek. Ben duygularımı yazıyorum kendimce, adına şiir denince de seviniyorum. Şiirde düşünsellik ve derinlikten yanayım biraz. Bütün bunların yanı sıra her şairin kendine has bir üslûbu olmasından yanayım ve bir şiir okuduğumda 'işte bu şiir falanca şaire ait.' diyebilmeliyim diye düşünüyorum.
Su Gibi_Niçin şiir yazıyorsunuz?
Demir Mutlugil_
Şiir yazmayı seviyorum her şeyden önce. Şiir düşünsel, içsel seslerimin kaleme yansıması, Söyleyemediklerimin sesi, çoklu yorumları anlaşılmamamın. Şiir gizliliğimin, gizimin açığa vurulması başka bedenlerde. Şiir müzik, armoni..... Her şair kendi için yazar şiiri. Şiirde öteki vardır birde, bende şiirlerimde çokça bir şeyler söylüyorum ötekilere. Okuyanlar ne güzel söylemiş derlerse de hoşuma gidiyor. Şiir kendimi, kendime kanıtlama bir bakıma. Kendimle sohbet, zaman zamanda özeleştirisi dünümün. İç sesimin dış sese dönüşmesi. Şairlik adamakıllı bir iş benim için.
Su Gibi_Türk Şiiri ve edebiyatının geleceğine ilişkin
düşünceleriniz nelerdir?
Demir Mutlugil_
Gelişen ve kök salan bir ağacın yeni dallarla birlikte büyümesi, bu dalların yaprak ve meyve vermesi kaçınılmazdır. Türk şiirinin geldiği yola bakarsak muhteşem eserler ortaya konulmuştur ama biz biraz daha toleranslı olmalı ve yeni ve orijinal şeyler söyleyenlere de kapılarımızı ardına kadar açmalı, açabilmeliyiz.` Çağdaş çizgideyiz şiirde.Birde popüler şiir dedikleri bir tür oluştu. Magazinsel şairler...
Mankenler, şarkıcılar, biri bizi gözetliyorcular vs.ler bunlar. Şiir kitapları binlerce satıyor. Bir de davudi sesli, ağlak sesli şairlerimiz var ajite şiirlerle cd satıyorlar ve onlara da şair deniyor medyada. Bunların şiiri yozlaştırmasına karşı olmak lazım sanıyorum.
Bir edebiyatçı, yazdığı bir eseri kendi kendini gönendirebildiği gibi zamanı geldiğinde gözünün tutmadığı kısımlarını veya bir bütününü çöpe atmasını da bilmelidir. Aynı şekilde şairin bu görevini terk ettiği durumlarda şiir yayınlayan edebiyat dergileri ve şiir kitabı basan yayınevleri de kendi otokontrol mekanizmalarını şiirimizin geleceği adına cesurca işletmelidir.Türk edebiyatı ve Türk şiiri yeni çizgisiyle doğru yoldadır bence. Bugün yazılan eleştirel ve yalın söyleyişe dayalı şiirin, `80 şiirinden` bir kopuş yaşadığı da doğrudur, bir diğer doğruda şiirin dışa açılamaması. Romanda Orhan Pamuk kabuğu kırmıştır ama şiirde de böyle bir açılıma ihtiyaç var sanıyorum. Eğitim ve yaşam iç içedir şair için... birinden yoksunsa yazdıkları da yoksullaşır... demiş bir bilen.
Su Gibi_Şiirin yaşam felsefenize kattığı anlamlar nedir?
Demir Mutlugil_
Eğer şiir; onu okuyanlarda farklı, değişik, özdeş, karşıt algılama, izlenim ve duygu fırtınası yaratamıyorsa; mükemmelliği yakalayamamış, başarıya ulaşamamış demektir. İşte şiirin benim yaşam felsefeme kattıkları; duygu fırtınası, karşıt algılama ve mükemmelliği arama yolunda gayret...
Su Gibi_Şiirde gerçeklik ve soyutluk hakkında düşünceleriniz nedir?
Demir Mutlugil_
Sanatsal şiir yazma kaygısıyla yabancı kelimelerin kullanılması ters geliyor bana, kelimelerin yan yanalığının bir anlamı getirmesi gerekiyor birde, bir biriyle alakası yoksa cümlelerin ve kelimelerin, sanatla alakası ne oluyor bilmiyorum.
Anlaşılmaz şiir sanatsal şiirdir gibi tartışmalar var... böyle bir şey yok. Boş imgelem ile soyut anlam yüklemelerini karıştırmak bazı şairlere haksızlık olur. Bilinçli bir şekilde imgeler kullanan çok usta şairler var... bilinçli bir şekilde anlam yüklemek şiirin kalitesini yükseltir... Okuduğum bir yorum da şöyle deniyordu 'postmodernizm çağındayız, uyuşuk bir çağ bu, ilk mısrası 8, ikinci mısrası bir sözcükten oluşan şiirler yazabiliyoruz, beğenilerin sınırları yıkıldı artık buna bir sınır koymaya çalışmanın gereği de yok diye düşünüyorum...'
bende öyle düşünüyorum ama ben hayalciyim.
Su Gibi_İnternetin şiirsel gelişime etkisi var mıdır?
Demir Mutlugil_
İnternetin dışa açılımlarda ki inkar edilemez katkısı şiirde de görülmekte. Şairlerin şiirleri yanı başınızda.. Eğitici, öğretici forumları izleyebiliyorsunuz. Yazdıklarınızı geniş kitlelere ulaştırıp tenkit ve yorumlarını alabiliyor ve özeleştiri yapmak, düzelmek imkanını yakalayabiliyorsunuz. Mutlaka şiirin gelişimine katkısı büyük internetin ama şairin kitabının satılmasına katkısını tartışmak gerek.
Su Gibi_Şiirde kelimelerin gücü hakkında düşünceleriniz?
Demir Mutlugil_
Şiir güzelse, şairin üslubu etkiliyse, kullanılan sözcük ve dizeler itici değilse ve kendi içinde ses uyumunu yakalamışsa şiir şiirdir. Şiirde sözcükler yatay ve dikey olarak sıralanır. Tek başına her bir sözcük çok pırıltılı olabilir; asıl beceri hangi sözcüklerin yan yana dizilişi, nasıl harmanlandığı ve anlamlandırıldığı konusunda ortaya çıkar. Seçilen kelimeler anlatımı destekliyor mu, birbiri arasında anlamsal bir bağlantı kurulmuş mu, anlamı bozuyor mu, yoksa güçlendiriyor mu, bir araya gelişleriyle farklı ve özgün imgeler yakalanabilmiş mi,kelimelerin gücü böyle hissedilebiliyor sanırım. Akıcılığı kaybetmeden, çok sadeleşmeden çok da anlaşılmaz olmadan kısa bir hayat oluşturmalıyız galiba dizelerle...
Su Gibi_Şiirde duygu yoğunluğunu bütününe yansıtmayı nasıl başarabiliriz?
Demir Mutlugil_
Herkesin bildiği kelimelerle herkesin kuramayacağı cümleler kurmak, benim yaptığım biraz böyle... herkesin bir tarzı, bir duruşu vardır ki, olmalıdır da bence... Yoksa çok kolaydır orada beğendiğin bir kelimeyi al, burada beğendiğin bir imgeyi, koy yan yana... Ses uyumunu da yakaladın mı biraz, al işte güzel bir şiir sana. Şiirinde bir gizi vardır son mısralarda ele verir kendini. Bu yüzden okuyanı elinden tutup, bıktırmadan dolaştırılmalıdır şiirde ve başta kolundan tutup sarsacaksan okuyanı sonda da sallanmalıdır kendi kendine okur.
Su Gibi_Şiir kitap satışları neden yazım edebiyatına göre daha düşüktür, sizin yorumunuz nedir?
Demir Mutlugil_
Romana, öyküye gösterilen ilgi, yapılan yatırım galiba şiirden esirgeniyor ülkede Kuramsal olarak teknolojinin insanlara, sanata ayıracak zaman sağlaması lazım. Teknolojinin gelişmesi bütün sanatlar için bir nimettir, doğru kullanılırsa... Oysa bugün kişi başına günde dört saat televizyon izleniyor. Okumaya alıştırılmamış bir aydın kitlemiz var. Genç nesil okumayı biraz daha seviyor da paralı okumayı pek sevmiyor. İyi şiir kitapları yayımlanıyor; ama ne var ki, edebiyatın diğer türlerinin egemenliğindeki çok satanlar listesinde görünmez oluyor. Bir de benim gibi şiir yazdığını sananların çıkardığı kitap kirliliği var. Her şair narsisttir biraz. Hiçbir şiir okuyan için yazılmıyor ki.... Anlatmak istediğim okur kitap raflarında düzeyli şiir kitapları bulmalıdır. Şair, şiir ve ödüller sık yer almalıdır yazılı basında ve medyada.
Su Gibi_Şiirlerde tematik çalışmaya önem veriyor musunuz, yoksa konular kendiliğinden mi oluşuyor ve tematik baktığınızda çalışmalarınıza seçimlerinizdeki yoğunlaşma hangi konulara?
Demir Mutlugil_
Tematik çalışma diye bir şey yok benim şiirsel gidişimde konularım günlük, hatta anlık. Bazen içimde bir sözcük dolaşıp duruyor bir müddet... O sözcük bir şiir oluyor bazen kendimi anlatmak geliyor içimden,bazen ötekilerden birini. Bazen ne olacak bu yalnızlığın hali diyorum, bazen şiir iki kadeh içki oluyor yanında mezesi. Bazen canımın çok acıması. Bazen de bir kahkaha. Ne bileyim işte her şey sebep bana. Sosyal şiirlerim pek fazla değil benim. Şiirlerim de aşklarım var, ayrılıklarım, kavuşmalarım var ve hüzün var bol, bol. Geçenlerde bir şair dost hüzünlerin şairi demişti bana, hani ayrılıkların şairi var birde hüzünlerin olsun der gibi. Sonra acı var şiirimde,ironi var ama umutta var. Birde ben diyorum ki madem gülmede bile gözyaşı var, gözyaşsız olmaz şiir. Hayatın akılda en fazla kalan yanı hüzündür bence. Şiirlerimin bir kısmında 'ben' gerçek değilim. Abartıyım, kurmacayım, sokaktan geçen biriyim, yan komşumum ama hepsinde benden katılmış
Bir şeyler var. Şiir yalanı severmiş derler ya....
Su Gibi_Zaman içinde değişime uğrayan dil yapımız için ne düşünüyorsunuz?
Demir Mutlugil_
'Sözcüklerle yazılır şiir ama; sözcükler ve bunlarla oluşturulan dizeler arasındaki geçişlerde “ ses “, “tını “ olmalıdır. Sesi ihmal eden şiir; içine tuz katılmamış yemeğe, şekersiz içilen üstelik de fazla demlenmiş acı çaya benzer.' diyor bir yorum. Bence dili ağdalı olmamalı şiirin. İmgeler kopuk olmamalı ve dozu aşmamalı, kararınca olmalı.
Su Gibi_Şiirde gelmek istediğiniz yer nedir?
Demir Mutlugil_
Şiir yolculuğu; çırak, kalfa, usta, üstat gibi gidiyor hedefim kalfalığı aşmak, bazı şiirlerimde yakaladığım söylenen ustalığa sıkı, sıkıya sarılıp sarmaş dolaş olmak. Şiirler edebi denizlere bırakılan şişelermiş, ben de şişelerimi atıyorum denize ve bir yerden kıyıya çıkmaları umudundayım.
Su Gibi_Sevdiğiniz bir şiiri bizimle paylaşır mısınız? .
Demir Mutlugil_
Her biten şiirimi başlangıçta çok seviyorum, zaman geçtikçe sorgulamalarım başlıyor. Sonra yeni bir şiir geliyor ve ben biraz sonra yine sevmemeye başlıyorum.Onun için sevmediğim şiirlerimden birini paylaşayım.
Olsan da
olsan da sevsem yine
erken kalkıp sabahları,
şarkılar mırıldansam,
ıslık çalsam bir elim cebimde
zincir sallasam..
geceleri erkenden yatsam
sabahı sabah etsem
sigarayı,içkiyi bıraksam
sevdiğin şiirlerden yazsam üç öğün
açsa kırmızı açelyam,
yüzün suyu hürmetine
gülse üzülmüş pencerem,
iki perde arasında
sevinse kül tablamın kırık kenarı
sığdırsam gözlerime akşamları
ne kadar sığarsa
senler sığdırsam
varsa.. bir deniz kenarı
yağmurda yürünmüş sokak aralığı
karanfil yaprağı,roze şarap
sevişilmiş gece yarıları
çok şükür duaları,nazarları
sığdırsam dünümü alabildiğine
utansa yüzük parmağın
olsan da sevsem yine
Bana kendimden bahsetme fırsatı verdiğiniz için,teşekkür ederim.Ne zamandır
bu kadar konuşmamıştım.Sevgi ve saygılarımla
Kayıt Tarihi : 3.1.2008 20:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
çok güzel bir söyleşi hazırlamışsınız, okumaktan memnuniyet duyduğumu söylemek isterim...edebiyata, şiire, sanata bakışınızdaki saygınlığı alıyoruz çalışmalarınızdan...ki söyleşinizde şiir için belirttiğiniz gibi
'Şiir yazmayı seviyorum her şeyden önce. Şiir düşünsel, içsel seslerimin kaleme yansıması, söyleyemediklerimin sesi, çoklu yorumları anlaşılmamamın. Şiir gizliliğimin, gizimin açığa vurulması başka bedenlerde. Şiir müzik, armoni.....'
ne kadar içten çizmişsiniz şiir resminizi...kutlarım sevgili şair arkadaş..
dilerim daha nice çalışmalarınızı okuruz...
sevgiler, saygıyla...
TÜM YORUMLAR (1)