Su Gibi_Sizi tanıyoruz ama yinede bizlere kısaca yaşam hikâyenizi anlatır mısınız?
Burhanettin Akdağ_
Elbette, öncelikle böyle bir çalışmayı benimle yapmanızdan dolayı onur ve gurur duyduğumu belirterek başlamak istiyorum. Zonguldak doğumluyum, aslımız Erzurum. Liseyi bitirdikten sonra üniversite okumak ve hayata kendi ayaklarım üzerinde tutunmak amacıyla İstanbul’a geldim. Ticaretle uğraşıyorum, fırsat buldukça etkinliklerde dostlarla bir arada olmaya çabalıyorum. İki oğlum var, ud ve saz çalmak gibi hobilerim var amatörce, fırsat buldukça da fasıl veya dost meclislerinde Türk Sanat Müziği icra etmekten hoşlanıyorum.
Su Gibi_Şiir yolculuğunuz nasıl başladı?
Burhanettin Akdağ_
Ticaret ve okul uğraşımın arasında tam 30 yıl ara verdim şiire. 2000 yılından beri tekrar yazmaya çabalıyorum şiir yazmaya. Esasen fen bölümünde okumama rağmen özellikle edebiyat öğretmenim Mehtap hanımın sevdirmesiyle şiire gönül verdim. O yıllarda daha duygusal manada yazdığım 50 kadar şiirim ne yazık ki kayıt altına alamadığımdan kaybolup gittiler. Özellikle Antoloji ailesine katıldıktan sonra şiirle daha çok ilgilendiğimi söyleyebilirim.
Su Gibi_Etkilendiğiniz şair ve yazarlar oldu mu? Varsa kimlerdir?
Burhanettin Akdağ_
Öncelikle Halk Edebiyatında tartışmasız yeri olan Yunus Emre’nin tarzını seviyorum, akıcı ve anlaşılır duru bir Türkçe. Ama lisede özellikle Divan Edebiyatı şairlerinden de etkilenmem nedeniyle hece şiirlerimde Osmanlıca, Farsça dilimizde de yer alan kelimeleri kullanmayı seviyorum. Bunun dışında herhangi bir şairden etkilenmeyi düşünmedim, yazdığım şiirde üslup olarak “ben” olmak adına.
Su Gibi_Şiir akımları, şiirde biçim, öz konusunda neler söylemek istersiniz?
Burhanettin Akdağ_
Türk şiirini ele alırsak, dönem dönem bazı akımların etkisinde kaldığını görüyoruz. Elbette ki her düşüncede asıl felsefe şiir hizmet, şiiri yaşatmaktır. Şiirde biçim ve öz konusunda söylemem gereken kısaca şudur. Şiiri daha güzel yapabilme uğruna ne fazlaca imge kullanımı, ne de (özellikle hece şiirinde) kelimede kafiye uydurmak adına anlamı düşürmekten kaçınılmalıdır. Serbest şiirin ruhunu yansıtan imgelerin bazen şiiri boğduğunu ve anlam kargaşasına yol açtığını biliyoruz. Öte yandan hece şiirinde de kelimelerin bazen kendi anlamlarını da aşan vurgularını yerli yerince kullandığımızda daha güzel olduğunu görürüz. Serbest şiirde yazılan bir dize ile hece şiirinde yazılan dize arasında epeyce farklar bulunur. Bazı şiirler vardır hece kalıbına sığdırıp anlamı boğamazsınız, bazı şiirler vardır ki ben zaman zaman yaptığım için biliyorum, serbest tarzda yazmaya başlayıp hece kalıbına oturuvermiştir birdenbire.
Sonuç olarak, şiirde içerik her şeyden önemlidir, yazım tarzı bu içeriği anlatırken ne kadar etkili olacağı noktasında değerlendirilmelidir. Bir kıstasa özellikle vurgu yapmak isterim, şiiri hemen yazıp akşamdan sabaha kâğıda veya sayfaya döküp tamam oldu demek şiire verilen en büyük eziyet ve vurulan en ağır darbedir bence. Bir bebek gibi düşünmeli, beslemeli, sevmeli ve olgunlaştırmalı. Yani dinlendirilip demlendirilmeli ki tadı damağında kalsın okuyanın.
Su Gibi_Niçin şiir yazıyorsunuz?
Burhanettin Akdağ_
Şiir öncelikle günün zorluklarının arasında aldığımız bir nefestir. Özellikle gecelerin berrak, sessiz ve verimli saatlerinde duygularım bana hep eşlik etmiştir. İşte böyle anlarda aklıma gelen bir kelime veya olay benim şiir yazmam için çoğu zaman yeterli olur. Ama asıl olarak ben hüzünlerle çok fazla tanışan birisi olduğum için hüzün şiiri yazmayı daha çok seviyorum. Bugün en güzel şiirler, en güzel türkü ve şarkılar ağırlıkla hüzün nağmeleri içermektedir. Yani kısacası şiir hayatımızda bir nefes, ekmek, su, gülmek, ağlamakla eşdeğerdir.
Su Gibi_Türk Şiiri ve edebiyatının geleceğine ilişkin düşünceleriniz nelerdir?
Burhanettin Akdağ_
Türk şiiri son dönemlerde bilinen kalıpları zorlamaktadır, özellikle serbest şiirde birçok şey baştan aşağıya değişmeye başlıyor diyebilirim. Ama şunu da kabul etmek gerekir ki, şiir adına yapılan her çaba ve çalışma ileriye götürmeyebiliyor. Bir yozlaşma ve kirlilikten de söz edilebilir.
Yine de düşünce ufkumuz gelişen teknolojilerden de faydalanarak şiir ve edebiyat adına artık sınırları aşmış ve sürekli kendini yenilemeye de yönelmiştir.
Son olarak, şiir ve edebiyat adına yapılan çalışmalar iki bölümdür bana göre. Birincisi gerçek manada hizmet etmek amacıyla emek verilen çalışmalar, diğeri de, özellikle arabesk kültüre hizmet eden daha amiyane ve değerleri zedeleyen çalışmalar. Buradaki farkı kesin olarak anladığımız an zaten hangi yönde olduğumuzu bileceğiz.
Su Gibi_Şiirin yaşam felsefenize kattığı anlamlar nedir
Burhanettin Akdağ_
Bir kere duygularımı ifade etmemde her zaman en büyük partnerim ve yardımcım dizelerim oldu. Buradan bir müzik aleti çalabilme tutkusuna geçişimi sağladı. Hem dizeler hem nağmelerin insanın yüreğinde, ruhunda meydana getirdiği bütünlüğü ancak yaşamak gerekir, burada söz biter. Ayrıca dostluklar kurmakta geniş açılımlar sağladığını gördüm, yurt içinde ve dışından birçok güzel dost tanıdım. Ayrıca daha düşünerek ve sükûnetle hareket etmeye yöneltmiştir beni.
Su Gibi_Şiirde gerçeklik ve soyutluk hakkında düşünceleriniz nedir?
Burhanettin Akdağ_
Şiir öncelikle insan ruhunun yansıması, yani duygunun dizelerdeki dansıdır. Elbette ki her duygunun yoğrulduğu harman, yaşamın acımasız, sarsılmaz gerçekleridir. Bir sevgiyi anlatırken sevgilinin sürmeli gözlerinden alınan ilham duyguyu besleyecektir.
Aslına bakılırsa bu iki kavram birbiriyle içi içe ayrılmaz ve tamamlayıcı bir bütündür. Olmazsa olmazlar da diyebiliriz. Burada en ince ve hassas nokta, anlatılmak istenen duyguyu, insanı düşünmeye sevk eden imgeler veya devrik cümlelerle destekleyerek bir parça gönül jimnastiği yaptırmasıdır. Günlük konuşmayı anımsatan bir şiiri okurken ne kadar keyif alınacağını düşünmek gerekir. Ama yine de anlamı çok fazla ve aşırı imgelere yüklemek, şiir okurken konsantrasyonu yani algılamayı olumsuz yönde etkileyecektir.
Su Gibi_İnternetin şiirsel gelişime etkisi var mıdır?
Burhanettin Akdağ_
İnternetin şiirin gelişmesinde özellikle son on yılda çok katkısı olduğuna inanıyorum. Eskiden bir şiiri okuyabilmek için kesinlikle kitap almamız veya okul yıllarındaki kitaplardan faydalanmamız gerekiyordu. Şimdi arama motorları sayesinde istenilen tarzda şiire ulaşma imkânı var.
Ayrıca, şiir sitelerinin varlığı şairlerin bir arada paylaşım ve düşünce alışverişine girmelerine direkt yardımcı olmaktadır. Bugün birkaç tuşla istediğimiz kadar şairimizin şiirine ulaşabiliyoruz. Olumsuz bazı etkilerini burada saymama gerek yok, olumlu yönüyle bakıldığında gerçekten de çok büyük bir şans olduğunu düşünüyorum internetin.
Su Gibi_Şiirde kelimelerin gücü hakkında düşünceleriniz?
Burhanettin Akdağ_
Şiirde kelimeler adeta bir virtüözün sihirli parmakları gibidir. Şiirdeki manayı bir kelimenin taban tabana tersine çevirebildiği de bir olgudur. Zaten öyle olmasaydı kelimeleri yan yana dizen herkesin şair olması gerekirdi. Kelimenin gücünü bilen ve yerli yerinde kullanan da elbette ki şairin yüreğidir.
Benim koskoca bir şiiri, bir kelimesini tam oturtamadığım için bir sene beklettiğim oluyor, halen bir buçuk sene evvel yazdığım bir şiirim için incelemelerim devam ediyor. Hani tam tabiriyle söylemem gerekirse, kelime dizenin içinde ne gözü ne de okuyan hassas yüreği ısırmayacak, yumuşak geçişi sağlayacak. Bütün bunlar da çok çalışmak, çok sabır göstermek ve çok dikkat etmekle gerçekleşebilir.
Su Gibi_Şiirde duygu yoğunluğunu bütününe yansıtmayı nasıl başarabiliriz?
Burhanettin Akdağ_
Şiirde giriş, gelişme ve sonuç bölümleri olduğunu düşünürsek, ilk dizeyle anlatılmak istenen olguyu son dize/veya dizelerde doruğa çıkarmalıyız. Yukarıda bazı bölümlerde yazdıklarım burada da geçerli, yani manayı şiirin geneline yayacak kelimelerin seçimi, bu kelimelerin dizelere yayılması ve akıcılığı sağlaması şarttır. Bir inşaatın temelini çürük yaparsanız çatısının yani en son noktasının ne kadar anlamı olur. Bir üst açıklamamda değindiğim gibi, sabırlı ve özenli çalışmak çok önemli. Yani şiiri çok önemsememiz gerekiyor, hemen iç beş dize karalayıp bunu yayınlamak bence okura yapılacak en büyük haksızlıktır.
Her şiir, şairin duygu ırmağından dizelere süzülüp okuyucunun gözlerine servis yapılana kadar şaire aittir. Ama yayınladıktan sonra artık topluma mal olmalı, yani her okur şiirin içine girip onu elbise gibi giyip hissedebilmelidir. Benim şiire bakış açısındaki en büyük felsefem budur. Okur, okuduğu şiiri yaşamalıdır dizelerde.
Su Gibi_Şiir kitap satışları neden yazım edebiyatına göre daha düşüktür, sizin yorumunuz nedir?
Burhanettin Akdağ_
Şimdi nesir olan bir eseri okumak için hiçbir çabaya gerek yoktur ilk olarak. İkincisi de ülkemizi ele alırsak çok okumayan değil neredeyse hiç okumayan bir toplumuz. Nüfusumuza göre gazete okuma oranı bile gerçekten içler acısıdır. Böyle olunca, okuması da en az yazılması kadar zahmet ve zaman gerektiren şiire nedense gereken ilgi gösterilmemektedir. Bu manada son yıllarda artan tv kanallarındaki canlı şiir (müzik eşliğinde) sunumlarının çok faydalı olduğuna inanıyorum.
Su Gibi_Şiirlerde tematik çalışmaya önem veriyor musunuz?
Yoksa konular kendiliğinden mi oluşuyor ve
tematik baktığınızda çalışmalarınıza seçimlerinizdeki yoğunlaşma hangi konulara?
Burhanettin Akdağ_
Tematik çalışma zaman zaman olmaktadır, bazen içinde bulunduğumuz ortam (kahramanlık şiirleri örnektir) ister istemez size konu olmaktadır. Bu konu aslında ilham dediğimiz şiirin doğum anı, yüreğe düşen ilk cenindir haliyle. Çoğu zaman duyguların içinden gelmekteyse de, bazen bir radyoda duyduğumuz bir kelime, bir öykü veya araçta dinlediğimiz bir türkünün içindeki ilham veya kelime de yeterli olmaktadır. Yani, ağırlık olarak şairin duyguları şiirde ana nokta olmakla beraber, genelleme yapmak zordur.
Benim çalışmalarımda ağırlık olarak kendi duygularım ön plandadır. Sesiz bir ortamda otururken mutlaka bir çağrışım duygularımı yönlendirmeye yetmektedir.
Su Gibi_Zaman içinde değişime uğrayan dil yapımız için ne düşünüyorsunuz?
Burhanettin Akdağ_
Son yıllarda özellikle yabancı kelime istilasına uğrayan dilimiz, bir darbeyi de öz Türkçe denilen ama maalesef yozlaştırılan kavramdan yemektedir. Caddelerde neredeyse Türkçe mağaza tabelası ve ürün markası kalmadı gibi. Aslında dilimiz bin yıldır yapısını korumuş ve korumaktadır. Ama özellikle Osmanlı döneminde Arapça/Farsça kelimelerle iç içe geçen Türkçemiz yine de cumhuriyetimizin kurulmasından sonra hızla özüne dönmeye başlamıştır. Artık öyle kelimeler var ki, kökünün Türkçe olmaması hiçbir şey fark etmemektedir.
Bana göre, arı dilimizi kullanarak, bizim dilimizde yazıldığı gibi okunmanın muhteşem avantajından faydalanmalıyız. Çünkü özellikle şiirde bu nokta en büyük artıdır. İmgeyi bile yazarken Türkçe yazıyoruz, farklı anlam yükleme noktası sadece ve sadece şairin becerisidir.
Su Gibi_Şiirde gelmek istediğiniz yer nedir?
Burhanettin Akdağ_
Şiirde belli bir hedefim yok, şimdilik sadece yazıyorum ve kendi kendimi aşma yönünde öncelikle şiir dilimi ve tarzımı geliştirip belirlemeye çalışıyorum. Özellikle son yıllarda birçok şairin çıkardıkları kitapları incelediğimde gerçekten de çok bariz ve fahiş hataların olduğunu görüyorum. Düşünmeliyiz ki bu kitaplar genç nesillerin eline geçecek ve okuyacaklar. O zaman şiire mi hizmet ediyoruz yoksa adımıza bir kitap bastırmaya mı? Sorgulanması gerekir.
Toparlamam gerekirse, şiirde hedeflediğim yer en iyi şiiri yazdığıma inanana kadar şiir yazmaya devam etmek. Ama bu bende bir hedef değil, zaten şiirsiz yaşamam söz konusu değil, öncelikle kendi duygularıma tercüman oluyorum.
Okunulası dizeleri yazan şu an için kaç şair var, bence epeyce az sayıdalar. Ama Şair dediğimiz ise binlerce var. İşte bu binlerin arasından yüzlerin arasına geçebilmek o kadar kolay olmasa gerek.
Su Gibi_Sevdiğiniz bir şiiri bizimle paylaşır mısınız? ....
*-* Dönüp Bakmazlar *-*
Aldanma dost diye nazın çekmezler
İnlesen derdinden bil ki takmazlar
Dümensiz yelkensiz çıktıysan yola
Boğulsan ummanda dönüp bakmazlar.
Namerdi merdinden ayıramazsın
Tekmil rızkın versen doyuramazsın
Daralıp bunalsan zordan kederden
Seslenme boş yere duyuramazsın.
Ağlasan ne yazar bu dünya böyle
Usta ol kendine hem çal hem söyle
Güvendiğin dağa karlar yağarsa
Gördüğün zilletten şaşırma öyle.
Burhan’ım bu güne üzülmen boştur
Dünden sana miras hüzündür yaştır
Duyarsız kullardan gayri yok çâren
Ömründe son demin borandır kıştır.
(13.08.2007)
Burhanettin Akdağ
Bu güzel, Türk şiirine hizmet edeceğine inandığım anlamlı çalışmanızda bana yer verdiğiniz için bir kez daha teşekkür ediyorum
Şiir ve dostluk adına nice güzellikler paylaşmak dileğimle.
Burhanettin Akdağ
Su Gibi Şiir Grubu ŞairleriKayıt Tarihi : 12.12.2007 21:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Değerli dostların nezih ve zarif sözlerine teşekkür etmeliyim. Aslında bizlerle böylesine bir söyleşiyi yapan değerli kurucumuz Meral hanıma teşekkür etmeliyim binlerce.
Türk şiirine hizmet yarışında önemli bir misyonu özveriyle üstlenen ve ilerideki yıllara çok faydası olacak çalışmalara imza atan 'su gibi' grubunun bir üyesi ve yöneticisi olarak ben de çok gururluyum.
Teşekkürler, sevgiyle.
öncelikle projemize verdiğiniz destekler için teşekkür ederim...söyleşiniz vesilesiyle aktarımlarınızla faydalanacağımız ne çok nokta okudum...samimi ifadelerle gerçekleştirdiğiniz ve dostça yaklaşımınızla söyleşiniz keyifle okunuyor...insana ulaşmasını bilen bir bakış görülüyor...
sağolınız, dilerim daha nice şiirsel adımları paylaşmaya
selamlar dost...
Saygılar Burhanettin beye...Nurdan Ünsal
TÜM YORUMLAR (4)