Su Gibi_Sizi tanıyoruz ama yinede bizlere kısaca yaşam hikayenizi anlatır mısınız?
Ali Rıza Atasoy_
Tabi memnuniyetle; 1958 yılında Ankara'nın Çamlıdere İlçesinde doğdum. İlkokulu Çamlıdere'de, ortaokul ve lise öğrenimimi Ankara'da tamamladıktan sonra, 1985 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümünden mezun oldum. Üniversite öğrenimimden sonra Milli Eğitim Bakanlığı merkez teşkilatında çeşitli idari görevlerde çalıştım. Ankara'nın Mamak ve Altındağ İlçelerinde öğretmenlik yaptım ve okul yöneticiliği görevlerinde bulundum. Van'ın Muradiye İlçesinde ve Konya'nın Kulu İlçesinde İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü olarak görev yaptım. 21 Temmuz 2004 tarihinde Taşova İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne atandım ve halen bu görevimi sürdürmekteyim.
Su Gibi_Şiir yolculuğunuz nasıl başladı?
Ali Rıza Atasoy_
İlkokul öğrenciliğimden bu yana sürekli kitap okuma alışkanlığı olan birisiyim.Bilhassa şiire karşı ilgim ortaokul öğrenciliği yıllarımda başladı ve lise öğrenciliğim yıllarında da tabi öncelikle bir okuyucu olarak şiirle yakından ilgilendim. 1980-1984 yıllarında üniversite öğrencisi olarak bulunduğum Erzurum’da ilk kez şiir yazmaya başladım. O yıllarda yazdığım bazı şiirlerim, Ahmet Kabaklı hocanın yönettiği Türk Edebiyatı Dergisi başta olmak üzere bazı ulusal ve yerel yayın organlarında yayımlandı.Üniversiteyi bitirdikten sonraki yıllarda yaklaşık yirmi yıl süreyle yine iyi bir şiir okuyucusu olma özelliğimi devam ettirmekle birlikte, bu gecen yirmi yıllık süre içinde yazdığım şiirlerin sayısı bir elin parmakları sayısını geçmez, ta ki Amasya’nın Taşova İlçesine kamu görevlisi olarak atanıp göreve başlayıncaya kadar. Başka bir ifadeyle Taşova’da göreve başladıktan bir müddet sonra uzun yılların ardından ilk kez Yeşilırmak Türküsü ve arkasından da Boraboy Şiiri, Yalıboyu Evleri, Şahin Yaylası gibi bu yöreyle ilgili şiirlerim başta olmak üzere birçok şiir yazdım. Son yıllarda yazdığım bu şiirleri, üniversite öğrenciliği dönemimde yazdığım şiirlerimle birlikte antoloji.com adlı sanat sitesinde yayımladım. Hatta bu sanat portalı bünyesinde Yeşilırmak Şiir Vadisi Grubu adında bir grup kurdum.Yani yaklaşık çeyrek asrı aşkın bir süredir şiirle yakından ilgilendiğimi söyleyebilirim. İşte edebiyatla ve şiirle ilgili maceramız yukarıda kısaca sözünü ettiğim şekilde başlamış oldu ve halen bu şekilde devam etmektedir
Su Gibi_Etkilendiğiniz şair ve yazarlar oldu mu? varsa kimlerdir?
Ali Rıza Atasoy_
Genel olarak şu tür şiirleri veya edebiyat ürünlerini severim gibi net bir ayırım yapmam, vaktim elverdiği ölçüde her tür şiiri ve her şairi, her çeşit edebiyat ürününü okumaya çalışırım. Tabi ki benim de şiire ve edebiyata ilgi duymama etken olan bazı şairler, olmuştur elbette. Öncelikle ilkokul ve ortaokul öğrenciliği yıllarımda Orhan Veli Kanık, Cahit Sıtkı Tarancı, Arif Nihat Asya gibi şairlerin şiirlerinden etkilendiğimi hatırlıyorum. Lise ve üniversite öğrenciliğim yıllarında ise bu şairlere ilaveten Necip Fazıl Kısakürek, Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Haşim, Sezai Karakoç, Faruk Nafiz Çamlıbel, Ahmet Muhip Dıranas, Orhan Seyfi Orhon, Abdurrahim Karakoç, Cahit Külebi, Yavuz Bülent Bakiler gibi şairleri okudum, halen bu şairlerin şiirlerini tekrar tekrar okurum ve her okuyuşumda büyük bir keyif aldığımı söyleyebilirim. Günümüzün ünlü şairlerinden Nurullah Genç, fakülteden sınıf arkadaşımdır onun şiirlerini de büyük bir beğeniyle okuyorum. Bir okuyucu olarak genellikle şairler ve yazarlar arasında ayırım yapmam.Vaktim elverdiği ölçüde başta şiir olmak üzere her türlü sanat ürünlerini etkinliklerini takip etmeye çalışıyorum.Ayrıca, yine vaktim elverdiği ölçüde ve yeri geldiğinde yazmaya da devam ediyorum. Ancak, belki bir iki istisna olsa da bir eğitimci olduğum halde doğrudan eğitimi ilgilendiren konularda veya belirli gün ve haftalar gibi özel günlerle ilgili olarak şiir yazamadığımı belirtmeliyim. Şiirlerimde daha çok tabiat, sevgi, arkadaşlık, dostluk, gece, yolculuk, yalnızlık, toplum, insan, hayat, ölüm gibi konuları işledim.
Su Gibi_Şiir akımları, şiirde biçim, öz konusunda neler söylemek istersiniz?
Ali Rıza Atasoy_
Bilindiği gibi şiirin bir şekil, bir de içerik yönü vardır. Bu adeta etle tırnak gibidir. Nasıl ki tek başına et veya tırnak bir uzuv olma fonksiyonunu yerine getiremezse, şiir gibi ulvi bir sanatta da şekil veya içerik özeliklerinden birini diğerine tercih yada ihmal etmek olmaz, bana göre bu özellikler şiiri bütünleyen unsurlardır. Bu ifadelerle sadece ölçülü şiiri savunduğum anlamı çıkarılmamalı, serbest tarz şiirlerin de bir şekil yönü olduğuna ve olması gerektiğine inanıyorum.Şiir adıyla yayımlanan bazı serbest tarz çalışmaları görünce, bu kadar da değil diye düşündüğüm oluyor.
Su Gibi_Niçin şiir yazıyorsunuz?
Ali Rıza Atasoy_
Böyle bir soruyu kendime hiç sormamıştım bilmem, sanıyorum öncelikle kendim için yazıyorum galiba.Şiir yazmak ve okumak bende bir tutkudur adeta. Hemen hemen her gün şiir okuduğumu söyleyebilirim. Evimde çalışma odamda, yatak odamda, işyerimde masamda ve arabamda devamlı kitap vardır, fırsat buldukça okurum. Sabah yerimden katlığımda elimi yüzümü yıkarken, kahvaltı yaparken, yürürken veya bir yerden bir yere seyahat ederken arabamda genellikle yüksek sesle şiir okurum. Ankaralı olmam nedeniyle görev yerimden eşim ve çocuklarımla birlikte sık sık Ankara’ya giderim, yolculuğumuz esnasında ezberimdeki şiirleri neredeyse tekrar ederim diyebilirim. Hatta mola verdiğimizde dahi bir taraftan dinlenirken bir taraftan şiir okurum.
Su Gibi_Türk Şiiri ve edebiyatının geleceğine ilişkin düşünceleriniz nelerdir?
Ali Rıza Atasoy_
Olaylara ve hayata hep olumlu ve pembe yönleriyle bakma alışkanlığı olan birisi olarak, Türk şiirinin geleceği konusunda da iyimser olduğumu söylemek isterim. Her ne kadar “şairin bol, şiirin de kıt olduğu” bir çağda yaşıyorsak da günümüz şairlerinin çok güzel eserler ortaya çıkardıklarını görüyorum. Önümüzdeki günlerde ve yıllarda daha da kaliteli çalışmalarla karşılaşacağımızı ümit ediyorum.
Su Gibi_Şiirin yaşam felsefenize kattığı anlamlar nedir?
Ali Rıza Atasoy_
Her şairin veya sanatçının eserlerinde az veya çok kendi yaşam tarzından izler sezilir, bu doğaldır. Benim de şiirlerim az veya çok yaşam tarzım başta olmak üzere saygı duyduğum değerler, toplumsal ilişkilerim, gezip gördüğüm yerler gibi özelliklerden izler taşır. Vaktim elverdikçe günlük toplumsal olayları takip eden, okuyan, araştıran birisiyim. Ayrıca mesleğim gereği her gün birçok yerde pek çok insanla karşılaşıyorum, öğretmenlerle, öğrencilerle sohbet etme ve konuşma fırsatım oluyor, yine icap ettiğinde veya görevim gereği zaman zaman seyahat ediyorum. İşte böyle durumlarda insanları ve olayları gözlemlerim, gerektiğinde dikkatimi çeken özgün ayrıntıları not ederim, bu gözlemlerimi ve bunlara bağlı duygularımı şiirlerime bir şekilde yansıtırım. Örneğin geçtiğimiz yıl, yani 29 Mart 2006 tarihinde ülkemizin birçok yöresinden de izlendiği bir doğa olayı, güneş tutulması oldu. Güneş tutulması olayının gerçekleştiği vakitte insanlar alışılmışın ötesinde bir psikoloji içinde güneşin o anki yapısını veya görüntüsünü izlerken, ben güneşin bu farklı yapısının yanında insanların o anki tutum ve davranışlarını, kaygılarını, telaşlarını izledim ve hemen o akşam Güneş Tutulması adlı şiirimi yazdım. Yani her sançtı gibi şair de insan davranışlarına, olaylara ve tabiata sanatçı gözüyle bakar, önem atfeder, değer verir.
Su Gibi_Şiirde gerçeklik ve soyutluk hakkında düşünceleriniz nedir?
Ali Rıza Atasoy_
Şiirde gerçeklik belki de en dikkat edilmesi gereken hususların başında gelir diye düşünüyorum. Soyut kavramlar ve düşler dahi gerçeklikten uzak olamaz. Yani şair ben böyle düşünüyorum böyle yazıyorum diyemez, her bir dizenin her bir sözcüğün keyfiyetini ölçüp tartması gerekir. Geçtiğimiz yıl antoloji şairlerinden bir arkadaşla bu konuda kısa bir polemik yaşadık. Şu anda ismini vermem uygun olmaz tabi, bu arkadaş bir şiirinde Ferhat’ı aşkı için çöllere düşmüş olarak gösteriyordu. Ben buna itiraz ettim “Bu bir yerleşik efsanedir, inanılan efsaneye Ferhat’ın hangi yörede yaşadığı ve aşkı için dağları deldiği herkesin böyle bildiği inandığı” gibi açıklamalarda bulundum. Hatta ben halen Amasya’da yaşayan birisi olarak, her gün Ferhat Su Kanalı olarak bilinen tarihi kalıntıları görüp, o büyük efsane kahramanını bu şekilde hayal edip yad ederken, onun başka bir yörede aşkı için çöllere düşmüş bir mecnun olarak düşünülmesine gönlüm razı olmaz edim. O arkadaş ise ben şairim istediğim gibi düşünürüm diyerek beni ve benim gibi düşünenleri sanatta tutuculuk ve bağnazlıkla itham etti. Bunun üzerinde kendisine “ben de Dadaloğlu’nu Beyoğlu’nda gösteren bir şiir yazsam olur mu? ” diye sormuştum. Kısacası hangi tür ve tarz şiir veya edebiyat eseri olursa olsun bir sanat eserinin gerçeklikten uzak olamayacağını düşünüyorum.
Su Gibi_İnternetin şiirsel gelişime etkisi var mıdır?
Ali Rıza Atasoy_
Bu etki ne oranda olmuştur bilemiyorum ama şüphesiz birçok arkadaş gibi benim de şiirsel gelişimime etkisi olduğunu söylemeliyim. Her şeyden önce uzun yıllar şiir yazmamış, bir bakıma yada yazmaya ara vermiş bir şiirsever olarak iki yıl önce üye olduğum antoloji.com sanat ve kültür portalı aracılığı ile pek çok güzel çalışmalara imza attığımızı inkar edemeyiz. Geçtiğimiz yıl kurucusu olduğum Yeşilırmak Şiir Vadisi Grubunun birinci kuruluş yıldönümü olan 11-12 Mayıs 2007 tarihlerinde Boraboy Şiir Etkinliği adıyla bir program düzenledik. Yaklaşık 60 civarında antoloji üyesi şair dostumuzu yurdumuzun çeşitli yörelerinden davet ederek Amasya’ya ve Taşova’ya getirdik. Davetlilere hiçbir mali külfet yüklemeden bu şair dostlarımıza bir tarih ve kültür şehri olan Amasya’nın tarihi güzelliklerini gösterip gezdirdik, iki gün süreyle onları güzel bir şekilde ağırladık. Bu program dahilinde çok güzel ve hafızalarda iz bırakan paylaşımlar yaşadık, inşallah bu sene de ikincisini düzenleyeceğiz ve sizleri de davet edeceğiz.
Su Gibi_Şiirde kelimelerin gücü hakkında düşünceleriniz?
Ali Rıza Atasoy_
Şiir sanatında kelimelerin gücüne inanırım, kullandığım her sözcüğü tartarım, alternatifini düşünürüm, yani ince eler sık dokurum. Şiirin gücü kullanılan sözcüklerin büyüsü ve gücüyle doğru orantılıdır diye düşünüyorum. Bununla birlikte şu veya bu nedene bağlı olarak şiirimi özel kavramlara yada kaygılara hapsetme alışkanlığım yoktur. Hatta öyle ki, bir eğitimci olduğum halde belirli gün ve haftalarla ilgili olarak kaleme alınmış hiç şiirim yok desem yalan olmaz. Öğreti amacıyla da olsa başkalarına nasihat çeken, başkalarının yaşam tarzını ve dünya görüşünü alkışlayan yada eleştiren şiirler yazmadım, yazamam. Tabi bu yönde iyi niyetle yapılmış çalışmalara ve sanat etkinliklerine saygı duyuyorum, o ayrıdır. Dolayısıyla benim şiirimin konusu ve içeriği önceden belli olmaz, şiir, herhangi bir nedene bağlı olmaksızın bir anda herhangi bir mekanda herhangi bir zamanda içime doğuverir, ben onu kaleme alır son şeklini veririm.
Su Gibi_Şiirde duygu yoğunluğunu bütününe yansıtmayı nasıl başarabiliriz?
Ali Rıza Atasoy_
Benim için şiirin ne zaman nerede hangi duygular içinde, ne biçim ve tarzda geleceği önceden belli olmaz. Şiir bir anda gelir ve ben onu önce geldiği şekliyle dizelere dökerim, sonra da sanatsal olarak son şeklini veririm. Şiirlerimi dizelere dökerken çevremle ve gerçek dünya ile olan ilişkimi o an için keser ve kendimi şiirin büyüsüne kaptırırım. Farzımuhal yolda giderken içime şiirden bir duygu doğmuşsa şoförümün veya yanımdakilerin söylediklerini duymam, hemen o duyguları kabataslak bir kâğıda geçirmekle meşgul olurum. Bazen bir toplantıya yetişmek üzere yolda giderken beni bu halde görenler toplantıyla ilgili not aldığımı zannederler.hatta bununla ilgili bir küçük anımı da zikretmek isterim. Bir gün bir toplantıya yetişmek için görev yaptığım ilçeden Amasya’ya gidiyordum, giderken yol boyunca gördüğüm o günkü tabiat manzarası beni etkiledi ve bir şeyler karalamaya başladım. Bir ara başımı kaldırıp baktığımda şoförümün şehir merkezinde kırmızı ışıkta durmuş olduğunu fark ettim. Yine, gözlerimi meşgul olduğum sözcüklere çevirdim, öyle dalmışım ki şoförümün ikazıyla kafamı kaldırdığımda toplantı yerine çoktan geldiğimizi, uzun süre arabadan inmeden burada beklemiş olduğumuzu ve neredeyse toplantının başlama saatinin geçmek üzere olduğunu anladım. Şayet evimde isem eşimin, çocuklarımın söylediklerini o an duymam, defalarca tekrar edip konuştuklarını duymadığımı görünce onlar da anlar ki bir şiir doğmaktadır. Kısaca benim için bir şiirin doğması anı, doğum yapması beklenen bir kadının doğum sancıları çektiği an gibidir. Şiir yazma yeri ve zamanı olarak bir sınırlama yapmamakla birlikte çoğunlukla gece yarısı herkes uyuduktan sonra yazdığım çok olmuştur. Benim için bir şiirin doğuşu adeta dünyamıza yeni gözlerini açan bir çocuğun doğuşu anı gibidir. İçime doğan duygular şiir olarak son şeklini alıp doğunca ve ilgili yerlere kaydedildikten sonra gerçek hayata döner hayata kaldığım yerden devam ederim.
Su Gibi_Şiir kitap satışları neden yazım edebiyatına göre daha düşüktür, sizin yorumunuz nedir?
Ali Rıza Atasoy_
Şüphesiz bilişim teknolojisindeki gelişmeler ve kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması bu konuda en önemli etkenlerin başında gelmektedir diye düşünüyorum. Başta internetin yaygınlaşması olmak üzere bilgiye ve kaynaklara ulaşma yolları günümüzde kolaylaşmıştır. Zaten yoğun günlük tempo içerisinde olan günümüz insanının merhum Cemil Meriç’in ifadesiyle “Kültürün yegane taşıyıcısı” kitapla arası giderek açılmıştır. Bir eğitim yöneticisi olarak bu durumu eğitim kurumlarımızda da gözlemleyebiliyorum. Bana koliler dolusu kitaplar geliyor, onları okullara dağıtıyoruz ve daha sonra okul kütüphanelerini dolaştığımda o kitapların sayfalarının bile açılmadığını görüp üzülüyorum. Tabii olarak bu genel durumdan şiir kitapları da nasibini alıyor, filanca şairin filanca şiirini okumak istiyorsanız onun kitabını aramanıza gerek kalmıyor googleden girip o şaire ve şiire ulaşabiliyorsunuz, kitabın sıcaklığını vermese de bu durum böyle devam edip gidiyor.
Su Gibi_Şiirlerde tematik çalışmaya önem veriyor musunuz, yoksa konular kendiliğinden mi oluşuyor ve tematik baktığınızda çalışmalarınıza seçimlerinizdeki yoğunlaşma hangi konulara?
Ali Rıza Atasoy_
Yukarıda da bir yerde ifade etmeye çalıştığım gibi ben hiçbir zaman konusu önceden belirlenmiş veya önceden kurgulanmış şiirler yazamam. Belki Amasya yöresinde görev yaptığım süre içinde kaleme aldığım Boraboy Şiiri, Yalıboyu Evleri, Yeşilırmak Türküsü, Şahin Yaylası gibi özellikle bu yöreyi anlatan veya tasvir eden şiirlerim ile Dünya Kadınlar Gününde kaleme almış olduğum Kadınlar Bilirim gibi şiirlerim önceden tasarlanmış şiirler gibi anlaşılabilir. Bu tür şiirlerime konu olan objeleri önceden gözlemlediğim doğrudur, ancak bu konulardaki duygularım dahi bir anda içime doğmuş ve öylece kaleme alınmıştır. Dolayısıyla şiirlerimde yada çalışmalarımda tematik bir bakış açısını ön plana almam, şiirin konusu bir bakıma bana kendiliğinden doğar.Ben sadece bir kuyumcu titizliği ile o konu yada temayı işler son şeklini veririm.
Su Gibi_Zaman içinde değişime uğrayan dil yapımız için ne düşünüyorsunuz?
Ali Rıza Atasoy_
Dil konusunda aşırı tutucu olmadığımı söylemekle birlikte, günümüzde veya halk arasında “uyudurukça” tabir edilen literatürden de uzak dururum. Şiirlerimde ne tamamen eski bir dil, ne de tamamen yenilik olsun diye yeni ve özenti bir dil kullanırım. Şiirlerimin dili ortalama toplumun geniş katmanlarının anlayabileceği seviyede bir dildir. Mümkün olduğu kadar yaşayan Türkçe ile yazmaya çalışırım, yeri geldiğinde ve icap ettiğinde dilimize önceden yerleşmiş Arapça, Farsça ve Osmanlıca kökenli sözcükleri de kullanırım. Dolayısıyla milletleri millet yapan unsurlardan birisi de dil olduğuna göre yaşayan Türkçe’yi korumak, geliştirmek ve yaşatmak her şeyden önce sanat erbabının başta gelen sorumluluklarındandır diye düşünüyorum. Başta dil olmak üzere her türlü kültür erozyonuna karşı şairlerin ve kalem erbabının uyanık olmaları ve gereken hassasiyeti göstermeleri gerektiğine inanıyorum.
Su Gibi_Şiirde gelmek istediğiniz yer nedir?
Ali Rıza Atasoy_
Açık söylemek gerekirse ülkemiz genelinde ünlü bir şair olmak gibi falan bir hedefimiz olmadı hiçbir zaman ama yaklaşık otuz yıldan buyana okul arkadaşlarım başta olmak üzere, milli eğitim teşkilatında geniş bir kitle tarafından, yine sanal edebiyat ve şiir platformlarında belirli bir kitle tarafından şair olarak anılan birisiyim. Bu bana büyük mutluluk veriyor, en büyük arzum şair olarak anılmak ve şair olarak ölmektir. Tabi başkaları tarafından okunmak, izlenmek, değer verilmek ve iltifat görmek hiçbir maddi kıymetle ölçülemeyecek kadar güzel duygulardır. Dolayısıyla günlük yaşam içindeki davranışlarımıza, insanlarla ilişkilerimizde daha da ölçülü ve tutarlı olmamızı sağlıyor bu saygınlık. İzleyenleri veya okuyucuları hayal kırklığına uğratacak davranışlardan uzak durmaya özen gösteriyorum. “Şu gök kubbe altında karınca kadarınca hoş bir seda bırakabilirsek ne mutlu bize” diyorum.
Su Gibi_Sevdiğiniz bir şiiri bizimle paylaşır mısınız? .
Ali Rıza Atasoy_
Tabi neden olmasın, çok sevdiğim şiirlerimden birisi olan “Aynalardaki Akis” başlıklı şiirimi paylaşmak isterim.
***Aynalardaki Akis****
Günle birlikte hoyrat yüzüme gülen,
Aynalardaki akis nerede şimdi.
Bir kuş kanadı gibi mahur süzülen,
Bakışları çehremden uçuran kimdi.
Anlamam anlatamam ben bu esrarı,
Yüreğim lal dilim lal ve lal düşlerim.
Her şey niçin bulanık ve de sapsarı,
Bunca günahı acep neden işlerim.
Niçindir ki artık su vermez kurnalar,
Nicedir söyleşirler böyle çok sesli.
Söyleyin bu çizgiler nedir aynalar,
Uzak denizler kadar meçhul ve sisli.
(Taşova, 24.02.2007)
Ali Rıza Atasoy
yeşilırmak şairi / ali rıza atasoy
***Yeşilırmak Şiir Vadisi Grubu***
www.antoloji.com/ali_riza_atasoy
www.tasova-meb.gov.tr
www.tasova.net
Kayıt Tarihi : 5.12.2007 10:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Su Gibi Şiir Grubu Şairleri](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/12/05/siir-tadinda-soylesi-ali-riza-atasoy.jpg)
Su Gibi Şiir Grubu'na böyle bir projede emeği geçen şiir dostlarına başta sayın Meral Özcan hanımefendi olmak üzere teşekkür ediyor ve tebrik ediyorum, saygılar.
ve söyleşi içinde eğitimci kimliğinizin katkılarını bilgisel aktarımlarınızla da gördük...ki her br bölümü okumaktan memnun oldum...sizin tarafınızdan hazırlanırken değer verilmişti bilin ki bizler de sizin verdiğiniz çalışmaya sizin verdiğiniz değere okuyarak katılmaya çalıştık...
saygıyla...
TÜM YORUMLAR (3)