Su Gibi_Sizi tanıyoruz ama yinede bizlere kısaca yaşam hikâyenizi anlatır mısınız?
Ali Osman Yılmaz
Adım: Ali Osman YILMAZ
Göçmen bir ailenin 3 erkek çocuğundan ortanca olanıyım. Kocaeli Yuvacık köyünde, 1952 yılının şubat ayının 23 ünde, camlarına (o zamanlar henüz naylon örtü olmadığından) tütün çuvallarının gerildiği evde, soğuk mu soğuk bir ayda dünyaya gelmişim. Ailemin, ben daha birkaç aylıkken iş umuduyla göç etmeleriyle, Bursa iline yerleşmişiz. İlkokuldan sonra Erkek Sanat Enstitüsüne, bir meslek ve sanat sahibi olayım, elim iş tutsun ve aileye destek olayım diyerek kaydedilmişim. Her fakir ailede olduğu gibi, sofrada yemek kalması günah sayıldığı ve bir sonraki sofra zamanına kadar yemek olmayacağı için, kardeşlerimin nazlı olması nedeniyle, tabaklardaki yemekleri benim yemem sağlandığı için, biraz iri yapılı oldum. Okulda güreş, atletizm de disk, çekiç, gülle atma, basketbol oynama gibi spor etkinliklerine katıldım. Güreş ve atletizmde yıllarca şampiyon bile oldum. Hatta Üniversiteler arası serbest sıklette, 100.Kg da şampiyonluğum bile var.
Aile içinde şiir, edebiyat, müzikle uğraşmak boşa zaman harcamak olarak kabul edildiğinden, hoş karşılanmazdı. Ancak ben yazmayı ve müzikle uğraşmayı çok seviyordum. Ailemin yoksulluğundan bir saz alamamışlardı ama ben harçlıklarımla kaşık almış ve profesyonel olacak kadar başarılı olmuştum. Çok da iyi davul çalardım. Hala da kaşık ve davulu başarıyla çalarım.
Bursa’da, okullar arasında düzenlenen edebiyat yarışmalarında, yazdığım yazılarla birkaç birinciliğim vardır. Şiirle acemice uğraşırdım, ama okuduğum şairlerin şiirlerini okudukça, şiirlerimi beğenmez ve düz yazı yazmaya çabalardım. Halk müziği ve folklora olan ilgim nedeniyle binlerce türkü öğrenmiş, bu nedenle istemesem de şiir kültürümde gelişme olmuştu.
Çoğunlukla aile yaşamına destek olmam gerekliliğinden, hiç boş durmaz, her an bir işte çalışırdım. Ne işlerde çalışmadım ki? . Meslek lisesinde geliştikçe fabrikalarda usta olarak çalışmaya başladım.
Asi, isyankâr, ele avuca sığmaz bir çocuktum. Haksızlıklara asla dayanamaz, yalandan nefret ederdim. Daha ortaokul ve lise yıllarında boykot, okul işgali gibi çeşitli eylemlere katılır, elebaşı olur, hatta komşu illere gidip, oradaki öğrencileri örgütlerdim. Yani üniversiteye tam bir eylemci olarak gitmeye hazırdım.
Elazığ Devlet mimarlık ve Mühendislik Akademisi İnşaat mühendisliği bölümünü kazandım. İşte hayatımın en acı dolu günleri o zaman başladı. Öğrenci olaylarının içine bodoslama dalmıştım. O dönemlerde çok sayıda şiir, öykü ve yaşanmış olayları kaleme almıştım. Ancak 12 Mart gücü, elimdeki tüm yazıları ve notları aldı, bir daha da geri vermedi. Belki bir gün tekrar yazmaya zaman bulurum. O sıralar, Elazığ Nurhak gazetesinde yazmaya ve muhabirlik yapmaya başladım.
Üniversite son sınıfta atılacağımı anlayınca, tekrar sınava girerek Ankara, İ,T,İ, Akademisi Muğla İşletmecilik Yüksek okuluna, can güvenliği nedeniyle bir nevi kaçtım. Muğla’da hem 3 gazetede köşe yazarlığı, hem İstanbul basınına muhabirlik yaptım. O dönemde gazeteler, fotoğraflarımın altına, Foto Soba Borusu rumuzuyla çektiğim resimleri yayınlardı.
Yazmak bir tutku olmuştu. Her gün, hem gazetelere, hem kendi dağarcığıma biriktirdiğim onlarca yazılarım oldu. Çok sayıda şiirimde oluştu. Ama bir gün, evimizi polis basıp, tekrar yazılara ve notlara suç unsuru olarak el koyunca, gitti onlarca anılarım, öykülerim ve notlarım. Bir daha da geri verilmedi.
Muğla’da okulumdan mezun olduktan sonra, asistan olarak göreve başlayacaktım. Ama bu seferde, 12 Eylül ve Kenan Evren beyefendi geldi ve okulda asistan olmama izin vermedi.
O günden sonra bende, sivil hayatta, tabiri caizse limon, maydanoz V.S sattım.
Yazmaya devam edersem çok uzun sürecek.
İşte, yaşamımın kısaca bir bölümünün öyküsü diyelim.
Halen Gayrı menkul Değerleme Uzmanı (eksper) olarak, Bankalara, finans kurumlarına ve sermaye şirketlerine krediye esas olacak gayrı menkul değerleme raporu hazırlamaktayım. Hani şu Mortgage var ya, işte onun eksperi.
Su Gibi_Şiir yolculuğunuz nasıl başladı?
Ali Osman Yılmaz_
Şiir, bir isyandır, bir başkaldırıdır. Asi ruha sahip her insan mutlaka şairdir. Şiir gem vurulamayan duyguların resmedilmesidir. İnsanın iç dünyasında oluşan fırtınaların dışa vurumudur. Şiire, elime kalemi alır almaz başladım desem yeridir. Asi yanım beni şair yaptı.
Su Gibi_Etkilendiğiniz şair ve yazarlar oldu mu? Varsa kimlerdir?
Ali Osman Yılmaz_
İlkokul zamanlarında kahramanlık şiirleri, halk türkülerindeki ezgiler etkilerdi beni. O zamanlar halk ozanlarını, Kazak abdal, Pir Sultan, Karacaoğlan, Aşık Veysel’den çok etkilenmişimdir. Daha sonraları, Orhan Veli, Nazım Hikmet, Ömer Hayyam, Neyzen Teyfik, Şirazlı Sadi, Bedri Rahmi, Can Yücel, A.Kadir, Bertolth Breht, Halil Cibran gibi çok sayıda şairden, felsefeci ve yazardan etkilendiğimi söyleyebilirim.
Su Gibi_Şiir akımları, şiirde biçim, öz konusunda neler söylemek istersiniz?
Ali Osman Yılmaz_
Kendine gem vurulmasını istemeyen hiçbir kimse, şiirde bir kalıba girmez. Zaman zaman dönemin ve okunan şairlerin etkisiyle bir biçim ve tarz içine girebiliriz. Ancak şiir, duygu ve düşüncelerin özgürlüğe kavuştuğu andaki halin ve ruhun isyanının, resmedilmesidir.
Su Gibi_Niçin şiir yazıyorsunuz?
Ali Osman Yılmaz_
Düz yazıda duygularımı dilediğim kadar özgür bırakamadığım için. Duygularımdaki isyanımı, dileklerimi en iyi dile getirebildiğim, psikolojik ve psikiyatrik olarak, kendimi en iyi tedavi edebildiğim için şiir yazarım. Çeşmeden kana kana su içmek gibi, kanat açıp göklerde çılgınlar gibi, özgürce, özgürlüğe kanat açabilmek için, sevgilime, aşkıma, hiçbir koşul olmadan ulaşabilmek için, şiir yazarım. Gönlümdeki aşka, sevgiye ulaşmak, sevgiliye kavuşmak, sanalda olsa yüreğimdeki sevgilinin elinden tutabilmek için şiir yazıyorum.
Su Gibi_Türk Şiiri ve edebiyatının geleceğine ilişkin düşünceleriniz nelerdir?
Ali Osman Yılmaz_
İnsanlık tarihinin, çeşitli dönemlerindeki etkiler ve tarihsel gelişim içinde, kültürleriyle ulus olarak var olabilen ve ayakta kalabilen toplumlar, ne olursa olsun, kimi zaman muhteşem, kimi zaman daha etkisizde olsa, edebiyat olarak, halk kültürü olarak var olacak ve ürünlerini ortaya koyacaktır. Türk şiiri de kendini, çevresel ve emperyal kültürün etkisinden kurtaramaz. Etkilenir, ama ulusal benliğini kaybetmedikçe, halk olarak folklorik değerleriyle ayakta kaldıkça daima gelişecektir.
Su Gibi_Şiirin yaşam felsefenize kattığı anlamlar nedir
Ali Osman Yılmaz_
Yukarıda değindiğim gibi, asi ruhumu dizginleyen en etkili ilaçtır şiir benim için. Dünyanın en iyi felsefi düşünceleri, aslında şiirle anlatılır. Yani, şairler yaşamın en iyi filozofları ve felsefecisidirler. Ben şiirde, zaman zaman Hayyamlaşır, Neyzenleşir, Karcaoğlana öykünür, Kazak abdaldan etkilenir ve eşeği saldım çayıra deyiveririm. Ben duygularımın en güzel resimlerini şiirle yazdığımı düşünürüm.
Su Gibi_Şiirde gerçeklik ve soyutluk hakkında düşünceleriniz nedir?
Ali Osman Yılmaz_
Şiir, somut yaşamın soyut olarak anlatımıdır. Şiir gerçektir, şair o gerçeği biraz boyar, renklendirir ve kendi duygularının resmini yapar. O soyuttur, ama duyguların bir gerçeğidir. Şiirde anlatılanlar soyuttur, ama resmedilen somuttur. Kısaca şiirde gerçek, eşittir soyut, olarak tanımlanabilir.
Su Gibi_İnternetin şiirsel gelişime etkisi var mıdır?
Ali Osman Yılmaz_
Elbette var. Tembeller ve hazıra konmacılar yarattı internet. Kopyacılık, iki satır yazınca kendini şair, yazar sanmaya başladı insanlar. Gerçi ben ayıplamıyorum onları. Yazmaya bir yerden başlamalıdırlar. Kitap alma ve kitap okuma alışkanlığı internet sayesinde ortana kalkınca, ortaya tembeller sürüsü çıktı. Ben bile kitap basıp şiirlerimi dağıtmaktansa, antoloji sayesinde tüm dünyadan okuyucuyla buluşmayı seçtim. Böylece okuyucumla konuşabiliyor, şiir ve yazı üzerine düşüncelerimi paylaşabiliyorum. Yani, şairle okuyucuyu yüz yüze getirmesi gibi bir yararı da oldu.
Su Gibi_Şiirde kelimelerin gücü hakkında düşünceleriniz?
Ali Osman Yılmaz_
Kelimeler, ressamın fırçası gibidir şairin elinde, bu kelimelerle yarattığı şiir, bir Mozart, bir Beethoven’ın müziği, bir Lautrec’in resimleri, Rodin’in heykeli gibidir. Kelimeler bir araya gelir, bir sarrafın elinde yaratılan gerdanlık gibi cümlelerle kendini bulur.
Su Gibi_Şiirde duygu yoğunluğunu bütününe yansıtmayı nasıl başarabiliriz?
Ali Osman Yılmaz_
Her insanın kendine göre bir anlatımı vardır. Güzel anlatım için, önce çok okumalı ve kendi tarzını yaratmalıdır. Kim ne der diye düşünmeden, kendine has anlatımıyla şiirini yazmalıdır. Kim beğenir, kim beğenmez diye düşünerek yazarsa, ilk önce şair, kendini sansürlemiş, kalemine pranga vurmuş olur. Kendini, kendine karşı özgür bırakamayan, ne olur yazmasın hiçbir şey.
Su Gibi_Şiir kitap satışları neden yazım edebiyatına göre daha düşüktür, sizin yorumunuz nedir?
Ali Osman Yılmaz_
İnsanlar günlük hayatta, aralarında en çok şiirle konuşur, şiirle anlaşır. Düz yazıyla fazla ilişki kurmaz. İnsan kendi başına kalınca düz yazı eserlerinde, başka yaşamların hikâyelerini okur. Her insan okuduğu öyküde, kendi düş dünyasının senaryosunu yazar, düz yazıda felsefe azdır, şiir, en kısa şekilde yaşamın, duyguların anlatımıdır. Günlük yaşamda farkına varmadan her insan şairleşir ve şiir diliyle konuşur. Birde popülist yaşamda köşe başlarını her zaman öykücüler tutmuştur ve şairlere yer açmak istemezler. Şairinde umurunda olmaz zaten. O nedenle şiir kitaplarının tüketimi azdır. Şiir yazanlar sorsunlar kendilerine, ya da evlerindeki kitaplara baksınlar. En çok hangi tür kitap var diye. Sorunun yanıtı kendi içinde. Bizim ülkede herkes biraz şair, Ama herkes öykü yazarı değildir.
Su Gibi_ Şiirlerde tematik çalışmaya önem veriyor musunuz?
Yoksa konular kendiliğinden mi oluşuyor ve tematik baktığınızda çalışmalarınıza seçimlerinizdeki yoğunlaşma hangi konulara?
Ali Osman Yılmaz_
Tema seçmem hiçbir zaman. Öfkeliysem öfkemi yazarım, sevgiye açsam, sevgiyi yazarım. Güzel bir şey gördüğümde, etkisini yazarım. Bulunduğum hal ve durum neyse, ona göre yazarım. Bir an için insan, neye gereksinim duyuyorsa, iç dünyasındaki yel veya fırtına hangi şiddette esiyorsa, iç dünyası baharda veya yaz sıcaklığında, yoksulluktaysa veya mekân ve zaman neyi gerektiriyorsa onu yazar. En azından ben öyle yazıyorum. Kendimi tema veya mekânla sınırlamıyorum. Yoksa konular kendiliğinden mi oluşuyor ve tematik baktığınızda çalışmalarınıza seçimlerinizdeki yoğunlaşma hangi konulara?
Su Gibi_Zaman içinde değişime uğrayan dil yapımız için ne düşünüyorsunuz?
Ali Osman Yılmaz_
Dil, bir insanın kendini ifade edebilmesinin en güzel yoludur. Buda anasından duyduğu ninnilerin, ağıtların, türkülerin ve bozlakların, bağ bozumu şenliklerindeki coşkunun en iyi anlatılabildiği ana dilidir. Ne yazık ki, dünyaya hâkim olan parasal güç sahipleri, insanların tek düze düşünmelerini, yalnızca kendi ürettiklerini tüketmelerini isterler ve robotlaştırmaya çalışırlar insanları. Tabi bu robotlaşmaya insanın kültüründen ve dilinden başlarlar. Her ne olursa olsun, insanların konuşma yetenekleri ellerinden alınamadıkça, bozuk da olsa, belli kalıplara sıkıştırılmış da olsa, kendilerine özgü bir dilleri olacaktır. Teknolojik gelişmeler ve kendi atasına yabancılaşma, başkalarına hayranlık ve başkalarına benzemeye çalışırken başkalaşanların, elbette dilerlide, dinleri de, vicdanları da bozulacaktır.
Su Gibi_Şiirde gelmek istediğiniz yer nedir?
Ali Osman Yılmaz_
Özel olarak varmak istediğim bir mevki yok. Ama olabilseydim Hayyam gibi olmak, Cibran gibi olmak, olabilmek isterdim. Ama mümkün değil. Onlar 100 yıl önce 500 yıl öncenin koşullarında yaşamışlar, ben bu günü yaşıyorum. Acaba onlar bu gün yaşasalardı, bir Hayyam, Bir Cibran v.d olabilirler miydi? ? ?
Su Gibi_Sevdiğiniz bir şiiri bizimle paylaşır mısınız? ....
Haberin Var mı? Ha! ! !
Kim bilir ki?
Yapayalnız,
Bir söğüt ağacının altında,
Yalnızlığa yatanların sırrını?
Söğüt yaprakları,
Dere kenarlarında,
Söylerken,
Yalnızların türküsünü,
Kim duyar? Kim dinler?
Su şırıltısının arasında,
Kimin haberi olur ki?
Mesela senin dostum?
Arkadaşım?
Haberin var mı? ...Ha! ! ! !
Haberin Var mı?
Dalda öten kuş,
Derede akan su,
Gecenin parlayan yıldızları,
Ve ay dede,
Ve güneş,
Yeniden âşık oldum,
Yeniden sevdalandım,
Bir güzele vuruldum,
Haberiniz var mı?
Şimdi söyledim işte,
Sevdamı, aşkımı,
Duysunlar diye,
O na ve herkese,
Söylemelisiniz, sizde,
Ellerim terliyor,
Yüreğim titriyor,
Bir başka oluyorum,
Velhasıl ey dünya,
Yaşamaya,
Yeniden başlıyorum,
Haberiniz var mı?
İşte söylüyorum size,
Ben âşık oldum,
Seviyorum,
Hem de delicesine.
Ali Osman Yılmaz
Su Gibi Şiir Grubu ŞairleriKayıt Tarihi : 30.11.2007 11:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

nedir hayat deseler yaşamayana sadece günler kısaca zaman diyebilir... hayat nerdi...//nefes alırken özlerimizi dağıtmak/birleştirmek/çelişkilendirmek/ duymak/ ağlamak/ ben içindeki her dokuyu hissetmek...
söyleşiyi okurken bu dokuları yaşayan, nefes alan bir hayat insanı gördüm... şiirsel kimliğiyle ifade gücünü kuvvetlendirmiş...hayata bağını duruşuna yansıtmış...memnun oldum hem özgeçmiş bölümünü okumaktan hem bilgisel aktarım bölümlerini...
projemize destek verdiğiniz için memnunum dost,arkadaş...
sevgiler, saygıyla...
TÜM YORUMLAR (2)