İnsanın canı
ne zaman yanar?
Özleyince mi?
Bekleyince mi?
Kırılınca mı?
Gecenin bir vakti,
ansızın yolda yürürken
duyduğun bir türkü
beni sana hatırlatacak.
Ve içinden geçireceksin:
*“Keşke... keşke olsaydı.”*
Şimdi
ben kalkıp şiir yazmak için
kelimeleri heba etsem,
gecenin bir yarısını
Gece indi usulca,
Sessizlik bir örtü gibi serildi üzerime.
Saatler, içimde yankılanan bir ses gibi
Seni bekliyor…
*Gizli Öznem*
Yazmak için
geceyi mi beklemek gerek?
Yoksa kelimeler,
karanlığın koynunda mı doğar en gerçek hâliyle?
Artık yazdıklarımda kendini arayacağını
hiç düşünmezdim.
Bir zamanlar sana ait olan her harf,
şimdi yokluğuna eşlik ediyor.
“Sen” diye başlayan cümlelerden hep kaçtım.
Yüreğime dolandığın gibi
dilime de dolanmanı istemedim.
Çünkü her kelime,
bir yara gibi açılıyordu içimde.
Ansızın çalan bir şarkı,
seni alır götürür geçmişin tam ortasına.
Çırpınırsın,
ama kurtulamazsın.
Bir ezgiyle başlar,
*Sende Dinlenmek*
Miladı dolmuş bir ömrün
son kıyısından sesleniyorum.
Anlaşılmadığım her yer
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!