Şiir Rabarba Şiiri - Erdinç Özdemir

Erdinç Özdemir
57

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Şiir Rabarba

Akşamlara dağılır çocuklar
Bir saklambaç oyununun, hangi çıkmaz sokaklarında
Başlayan kar gibi gecede, sessizlik özgürlüğü ararken
Çiçekler sabaha boyanır

Sabahın ilk saatleri
Güneş gözlerini açmış çiçekleniyor başlayan güne
İşe gidiyor güneşi unutan akşamlaşmış insanlar
Giysileri solmuş yürekleri yağmur dolu

Duvar saati
Sabahın ilk ışıklarıyla
Duvardan atlayıp
Kaçtı

Suskun kentin
Ütüsüz caddelerinde
Gözleri görmekten körleşen bir kadın
Yaşı, bir ağacın yapraklarından çok,
Gölgesi paçasına yapışmış
Loş şarkılar söylüyor

Beyaz şemsiyesini açıp
Gözlerinde taşıdığı keman solosuyla
Bir Turgut Uyar ezgisi sundu
''İsterse otuzbeşbin keman olsun
Artık nasıl anlatabilir bu yalnızlığı''

Acelesiz bir hayat
Kullanılmamış yalnızlık
Kader sözünün r harfi vardı şiirde
Ve sen
Bir romanın 137. sayfasında kalınca
Tamamlandı şiir

Çok sokaklı
Ceketinin iç cebinde
Uyuyan bir adam
Ağzında keman efekti
Aşk anlaşamamaktır
Anlaşamamak aşktır şarkısını söylüyor

Kırmızı bir mendil
Kırmızı bir yara bandı
Kırmızı bir akşam yemeği

İzmir'de
Konak alanındayım
Gökyüzünde pırıl pırıl güvercinler
Kol saatimde telaşsız bir keyif

Kafeteryalarda aranıyor seviler
Kendi kendine dövünen şarkıların ezgilerinde
Oysa çok yakınlarda pençeler fidanları koparıyor

Yalnızlığın çıt sesi adlı gardasın
Elinde taşınmaktan usanmış bavulun
Gidiyorsun
Başka bir aşka naklini yaptırdın çünkü

Yaşlılığın ağlarına sarınmış
Kaldırımda
Kaderiyle satranç oynuyordu
Geçerken
Elini açtı
''Evlat!
Bir dize! ''

Göğsünde
Kartona yazılmış
''Berduşum
Umut yok
Elli Kuruş''

Yerde para bulursan
Bana
Elmasız kalmış bir balerinin telaşını
Marketlerde satışı az yoğurtların sessizliğini
Avladığı kuşun yasını tutan bir kartalın arşivini
Getir

Yitirilmiş sinemaların
Eski sokalarında saklıdır çocukluğumuz
Selda Hanım çıkmıyor artık sokağa

Dadaizmin şiir penceresinde
Duru bir çocuk
Eksik şarkılı çocukların
Hüznünü bilen
Bir martı gibi
Süzüldü şiir masaya

Gözlerinin penceresinde Reyhan
Ekranda Rocky filmi
Elinde bir kadeh rakı
Tabağında Jaws filminin müziği

Saklambaç aşklarda yaşlandı umutlarımız
Düşlerimiz sinemalarda bırakıldı
Ne kovboylardık,bisikletsiz
Yakası açık bir yalnızlıktı oyunlarımız
Hepimiz ağaçlarda birer çeteydik

Perdeden çıkıp hayatımıza karışmış bütün kahramanlar
Kuş bakışlı makinist
Okumadığı kitaplardan etkilenen gazozcu
Oradaydı

Yönetmen Semih Çelenk Abi
Sahneye çıkardı bizi
Dekor yoktu
Metrelerce yoktu
Ağaç vardı yalnızca
Dallarından "ah" lar dökülen

Madam Bovary çaresizce gülümsedi
- Çok ülkede çok şiirde yaşadım
Her yeni şiirde kurtulduğumu sandım
Ama
Her kurtuluşum yeni bir kurtuluşu aradı

Biten şeylerin gölgesini atıyor poşetine
Mazisini atıp kuş çıkarıyor;
Hayat ve iş arkadaşı

Bir orman
Dallarında bir piyano
Tuşlarında sözcükler
Kuş bekliyor

Yan dalda
Cesare Pavese
Kuş bekliyor

Köşede Kafka
Aynanın sırında yarattığı karaizm
''Hiçbir şey, yalnız görüntü, başka hiçbir şey,
tam bir unutuş.'' dizesini yudumluyor

Ömrünün son gençlik günlerinde
Şiir dinleyen avare bir kediyle
Ayakkabısını değiştirip
Gökyüzüne koşuyordu
Badanalı duvarlarda

Onlar
Hiç seyahat etmeyen kulaklarıyla
Sanki hayatın nöbetçi eczanesiydiler
Ölseler yalnızlıkları bile duymazdı

Kırışmış mazimizi ütülemek
Boşunadır
Geçmişin çizgisi ütü tutmaz
Sevgilinin yüzünde başka aşklar özlenmiştir

Uykusu gelmiş dünyanın saatlerinde
Gelmeyecek sevgiliyi beklemek
Harika bir buluşmadır

-Gelmediler, gelmeyecekler
-Haklısın,dedi ayna
Tüm zamanlar ve yaşananlar buharlaştı
Hüzünler, sevinçler, yüzler silindi
Ama hepsi bende, içimde
Senin gerçeğini biliyorum
-Fotoğraf olmayan halim yaşıyor mudur acaba?
-Çok yaşlandı ve seni unuttu
Yüzyıllardır hep böyle oluyor, gördüm
Birileri hayatımıza giriyor ve gidiyor

Dilek tahtasında patron
Yaşam tahtasında tavşan
Patron ağzıyla niyet çekiyor
''Neler geldi başıma neler''
Tavşan havuç yiyor.

Acısı beyniyle tokalaştığında
Yere çöktü
Rüzgarın havaya uçurduğu
Son saman çöpünü gördü.

Savaş sonrasında...
Kuş avlamayı bıraktı
Günlük tuttu
Kuşların kanatlarında getirdiği pastayı yedi
Fareyle şakalaşıp
Kelebeklerin dansına katıldı

Ve
Çaya karıştığında
Şekerin sevinç çığlıkları

Ve giderken gölgem
Elli altı lira borç verdi bana
Çok sevindim

Tarihler puslanıp geçti
İnsanlar, aşklar, aşksızlıklar
Çığlıklar geçti
Yalnızlıkla

Pıhtılaşan beyninin koridorlarında
Şatonun dışında dolaşan karıncaların sesleri.
Başkasız bir hayattı hiç günleri
Karanlık yağarken hiç hayatına

İlk kez hiç düşünmediği
Düşündüğü şeylere
Acılaşıp gülümsedi

Ey çekirge
Artık trenlerin de kaçtığı
Tuzaklarla dolu bu dünyada
Kafada kafasızlık yapma

'' Gitmemiz gerekiyor '' dedi abi şair
'' Anlıyorum '' dedi Beyaz Balina
Hesabı birlikte ödeyip
Çocukların hüzünlü bakışlarıyla
Mantolu vapura binmek üzere yola çıktılar

Uzaklarda
Bir tekerlekli sandalye, abisiz
Artık
Ne taşımak üstünde kimseyi
Ne su içmek istiyor

Çorapları hiç eskimeyen
ey sonsuzluğa tünemiş Hayat!
Nasılsın?

Hiç
Çay molası vermeyen
Flüt sesli hayat
Sonsuzluğa akıyor

Ve
Neydi hiç bilinmeyen
Neydi hiç bilinen
Rabarba rabarba rabarba

Erdinç Özdemir
Kayıt Tarihi : 9.11.2016 08:28:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Erdinç Özdemir