Bulunduğumuz yerden her şey nasıl görünüyor?
Dünya, insanlık tarihinin belki de en ağır bunalımının içinde…İnsan için tasarlanıp üç yüzyıl önce “uygulamaya konulan” düzenek eskimiş, iyice paslanmış ve çürümüş durumda.Birileri yedek parça bulmak için Yugoslavya, Afganistan, Irak…topraklarını didik didik arıyor ama, parçanın uyup uymayacağı; ya da uyarsa da ne denli ”ömürlü” olacağı bilinmiyor! ..
Derin bunalım her şeye; her köşeye, her bir şeye sinmiş durumda, salgın…Aslında egemen erk, kendi vazettikleri dışında başka bir şey yapılmasını; hatta düşünülmesini bile istemiyor.Onunkisi; yalnızca kendini yeniden üretmek ve ayakta kalmak:Korkunç bir varolma mücadelesi…
Tüm yeryüzünün kontrol edilmesi gerekiyor.Bu kaçınılmaz bir zorunluluktur.Farklı kanalların tıkanması, farklı çekim merkezlerinin dağıtılması gerekiyor.Bu; bir,” dünya imparatorluğu! ”…Küresel Yeni Ortaçağın “Yeni İmparatorluğu”.Bütün alanlar yaşamsal.Ekonomik,politik,askeri,kültürel,dinsel…bütün alanlar.Aklımıza gelebilecek her şey…
Bunalımın, çürümenin, geleceksizliğin insandan saklanması gerekiyor.Tek yaşam tarzının ve varolma dinamizminin, sunulan olarak dayatılması ve kabul ettirilmesi bir zorunluluk.Yoksa kralın çırılçıplak olduğu her yerde “görülür” ve film kopar.
Bu dizge içinde gelecek yoktur! Bu, tam bir çözümsüzlük ve umutsuzluk dizgesidir; hem de tüm insanlık için.Dünyanın “ağır gerçeği” budur.Her yere de götürülmelidir. Ancak böyle olmuyor.O zaman dizge kendi kendini tersinmiş ve çökertmiş olurdu ki bu; işin doğasına aykırıdır.Dizgenin antitezi dizge içinde vardır ve bir taraftır.Bunu herkes biliyor. Üretimin toplumsallaşmasıyla mülk edinmenin özel biçimi arasındaki çelişki dizgenin ve yeryüzünün temel ve küresel çelişkisi olmayı sürdürüyor.Zaten her türlü yabancılaşmanın kaynağı da burasıdır.
Bunalım sanatı ve yabancılaşma yeni teknik ve taktiklerle sürdürülüyor.Hem bireysel, hem de toplumsal dinamiklere en hızlı, en ustalıklı ve en profesyonel marifetlerle, bu yabancılaşma taşınıyor ve dayatılıp içselleştiriliyor.Umutsuzluk, nihilist ya da anarşizan eğilimler pompalanıyor.
Çünkü “çıkışsızlığın canlı tutulması” yaşamsaldır.Bütün sanatsal alanlarda post-modernist ve fragman enflasyonu yaşanıyor.Bu durumun modern-üstü/ ötesi olarak sunulması “yabancılaşma” dayatmasının öteki yüzünü oluşturuyor.Diyeceğim; hiç bir şey “kendiliğinden” ve “doğal” değil.Korkunç bir “müdahale” ürünü!
Bir de bu temelde “nesne”nin; “özne” nin önüne geçirilmesi uygulaması var: Örneğin tek başına “şiir” in gücü (duyumlar, çağrışımlar, gizem…kaynakları olarak) şairinin önüne geçirilip neredeyse “özne” kılınıyor.Beyin tarafından (madde) yaratılmış eser, fetiş haline getirilip idealistçe insanın üstüne çıkarılabiliyor.Şaire; yalnızlık, “şiirin gücüne teslimiyet”; neredeyse şiirsel vahiylerin örgütlediği “şiir dergâhında” dervişlik, ya da miskinlik öneriliyor.
Bir yazımda şiirin: “Küresel tekmelerle ayakları yerden kesilip toprağın soğukluğu (ölüm) tattırılan şâirinin kendine gelmesini beklediğini” söylemiştim.Bu, bütün sanat dalları için geçerli bence.Kontrol her yerde; hem de alabildiğine içeride.Yabancılaşmanın en işlevsel “aracı” nın oto- sansür ya da başka deyişle oto- kontrol olduğunu kabul etmeliyiz.Toplumda, sosyal temellerinin varolmasına karşın mülksüz-emekçi sınıfların sanatının neredeyse dibe vurmasını başka nasıl açıklayabiliriz? Bunda elbet entelektüel kıyımların payı da büyük.Bu da atlanmamalıdır.2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ın Madımak Oteli’nde insana verilen “mesaj” oldukça anlamlıdır.
Yine de şu kabul edilmelidir: Her ortaçağın bir sonu vardır, olacaktır.Avrupa ortaçağının sonunu gören insan, “küresel yeni ortaçağ”ın da mezarını kazacaktır.Bu, kaçınılmazdır.Çünkü insanın savunma mekanizmaları kendinin tür olarak yok olmasına asla izin vermeyecektir.Zira gündem korkunç, uzun ve kanlı bir boğazlaşmayı hazırlamaktadır. Ne yazık ki bunu önleyecek dinamikler bugün oldukça etkisiz görünmektedir.Ama bu, olacaktır.
Şiirin ne bildiğine gelince: Şiirin bildiklerinin, insanın bilip biriktirdiklerinden fazla olduğuna inanmıyorum.Çünkü tersi, saçma olurdu.Evet şiir öznesi olan insan / şair dönemin ağırlığının farkında ve çok şey biliyor:
1- Bugünkü korkunç kuşatmanın nedenlerini biliyor.
2- Oto-sansür / oto- kontrol kurumunun kaynağını biliyor.
3- Genel olarak insani olan sanatın dibe vurdurulmasının
nedenlerini biliyor.
4- Uzun zamandır büyük anlatı (başyapıt) çıkmayışının nedenlerini biliyor.
5- Yeni kanallar açmanın, yeni çıkışlar yapmanın bedellerinin ne olduğunu biliyor.Gittikçe ve çelişki derinleştikçe bu bedeli ödeyenlerin çoğalacağını da biliyor.
6- Genel olarak sanatta ve özel olarak da şiirde işin “ayrıntıya boğularak” esas sorunun gözden uzaklaştırılmaya çalışılmasının nedenlerini biliyor.İnsanın ve elbet insani sanatın varoluşunun da birileri tarafından tartışılıp doğru yatağına yerleştirileceğini de biliyor.
7- Şiirin “şeyleşmesinin” hem bunalımdaki dizge, hem de çıkış arayan insan için ne demek olduğunu biliyor.
8- Özel olarak şiir alanında kurulan hegemonyanın süreç içinde kırılacağını ve insani iyilik ve güzelliği, umudu, çıkış olasılığını öne alan şiirin yeniden tahtına oturacağını biliyor.
9- Daha birçok şey biliyor, şair. Ve şiir, şairinin bildiklerinin hepsini biliyor.Anlamın da, şiirin bütün yörüngelerinin de aslında insani estetik için dönmesi gerektiğini biliyor.İnsan içine bu denli yönelmenin aslında dış gerçekliğin, sosyal çelişkilerin üstünün küresel ve kirli bir şalla kapatılması olduğunu biliyor.
Bugün insan zor durumdadır.Çözüm her gün kendini daha da yakıcı bir biçimde dayatmaktadır.İnsanın ve sanatın gerçek ve ağır sorunu budur.
Bilinecekse bu gerçek bilinmeli, yürünecekse bu gerçekle yürünmelidir.Gerisi boşluğa gönderilmiş tayyaredir.
Ali Tekmil / Şiiri Özlüyorum Dergisi - Sayı 17.
Kayıt Tarihi : 10.8.2008 22:53:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ali Tekmil](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/08/10/siir-neyi-biliyor.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!