Şiir İçinde Şiir Şiiri - Hülya Ekmekçi

Hülya Ekmekçi
36

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Şiir İçinde Şiir

Hülya Ekmekçi’nin “Uçurum Düşleri” adını taşıyan şiir kitabı bir ilk kitap olmanın ötesinde. Çünkü geçmişi var. Umutla sabırla döşenmiş bir geçmiş. Geçmişle gelecek arasında şiirlerini gün ışığına çıkarıyor ve sıcak bir merhaba diyor.
Şairin zengin bir iç dünyası var. Şiirle iyi bir ilişki kurmuş. Beyin ve yürek parıltılarını şiirleri ile gösteriyor. Düş içinde düş gibi şiir içinde şiir oylumlarını, katmanlarını sunuyor. Bunu yaparken engin gönüllü bir bakış ve yaklaşım çizgisindedir. Elbette şiire yakışan budur.
Ekmekçi, ekmeğin, toprağın, çiçeğin kokusu gibi şiirin kokusunu da duyuyor, duyuruyor. O’na göre “ana sütü kokuyor şiir”. Öylesine doğal, yerli ve gerçekçi üstelik. Onun için alır götürür bizi. Yeni iklimler, taze duygular içinde buluruz kendimizi: “ay buluta yaslanır/ uzar yıldızı puslu geceler/ yorgun toprak uslanır/ taze bahar heceler/ kurak anlar göz pınarımda ıslanır”. İnce bir güzellik sarar içimizi. Ağlamak bile “zarif” tir. Bu, olayın sanata, en ince sanata şiire dönüşümüdür çünkü.
Şairin iç dünyasında kımıldayan doğa, yeni bir devinimdir. Süzülmüş dilimize gelmiş: “nasıl coşar çıtlıklar/ yaprakları sararmış cevizin gölgesinde/ son tebessümüyle papatya/ başını yaslar kasımpatının omzuna/ kavak ağacına vurgun/ ebruli sarmaşığın gözyaşını/ püskülü ile siler mısır/ neden göçmen kuşlar havalanır/ göz bebeklerimden”. O söylemiyor, sezdiriyor, duyumsatıyor. Neden, sevgiden. İçin için yürüyen duygulardan. Şiirlerinde bunu görmek, duymak insanın içini ısıtıyor: “çakıl taşlarına vuran güneşi sevdim/ uçurum çiçeklerine dokundum/ bulutlara sardım/ kuru yaprak tortulu/ toprak kokulu düşlerimi/ çoğalasın diye göğümde”.
Bulutlar, dağlar, çiçekler sevgiye, sevdaya yağar. Yürekle beyinle buluşur, ardından şiir süzülür. Bir yürek sevinci başlar acılar kesse de yolunu, o amacını bilmektedir. Kendi başına da bir varlıktır. Çünkü doğayla yaşamla barışıktır. “ Çukurova’da Bir Serçe” de dostudur, “Filistin’de Bir Çocuk” da. Çünkü acıya da ortaktır, sevince de. Yaşamak sevmektir. Sevmek bütün kötülükleri, çirkinlikleri aşacaktır. En hüzünlü dizelerde bile bu güç vardır. “Sevginin Meşalesi” dikilecektir yaşamın burçlarına.
Şair en yakın çevresinden çıkıyor şiir yolculuğuna. Yanına, anasını, babasını, evini, sokağını da alıyor. Doğaya gidiyor, doğadan dönüyor. Dağarcığında şiir vardır. Şiir umut oluyor, yaşama direnci. Direncini de usul usul, ince ince söylüyor. Hiçbir şey olmasa da “Avuntu” su vardır: “ gökyüzüne daldım yine bu gece/ yıldızlara bakar dururum/ uzaklardan bir gülümseme ile/ avunurum”.
Şairin bakışı, yaklaşımı gibi dili, söyleyişi de doğal, yalın, içten ve duyarlı. Şiirini de yolunu da iyi bilir, der ki: “Öyle bir yol ki gittiğim/ sol yanda açmaya yeltenen güller/ sağ yanda canımı acıtan dikenli teller”. Bu denli duyarlı ve kararlı olan şair, duygusal durumlarını da yalın bir resim gibi çizer: “ biliyor musun/ aynamdan sen yansıyorsun/ ben saçlarımı tarıyorum/ sen gülüyorsun/ ağlıyorum/ gözlerimi siliyorsun/ gidiyorum/ yüzünü asıyorsun”. Şair, uyaklarını da doğal bir söyleyişle veriyor, eğilmezseniz göremiyorsunuz. Şiir ne denli yalın bir biçimde duyumsatıyor kendini. Onun yüreğini dinlemek gerekiyor. Yüreğin gücü en büyük gücümüz değil mi?
Ekmekçi, geçmiş şiirleri kucaklamış, yüreğinden süzdüğü şiir değerleri ile geleceğe yürüyor. Bu kitap bir kanıttır.

Araştırmacı Şair-Yazar Mustafa EMRE

Hülya Ekmekçi
Kayıt Tarihi : 20.6.2009 11:01:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Değerli ustam Sayın Mustafa Emre'ye yürekten teşekkürler. İletişim: [email protected]

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hülya Ekmekçi