Şiir, sadece yaşam… Onda gerçekler öyle yoğunluk kazanır ki, Bazen bulutların dile gelişi bile hayal olmaktan çıkar. Sadece ve sadece gerçeklerle örülür duvarları şiirin. Ki bu duvarın, gerek harcı, gerek tuğlası ve de bu duvarı yapan usta, öylesine önemlidir ki, çünkü şiir imal edilirken hiçbir eksikliği kabullenmez. Bunda da haklıdır. Eğer böyle olmasa idi evrenselliğini çağlar boyu koruyabilir miydi? Şiir, asırlarca insanların en yakın iletişim aracı olmuş ve hala bu madde çağında bile şiir dendi mi hemen, hemen ilgilenmeyen (maddeleşmiş ruhlar hariç) yok gibidir. İşte şiirin evrenselliği buradan kaynaklanmaktadır. Şiir sayesinde insanlar duygularını daha net ve korkusuzca açığa vururlar. İlk defa bir şiir kitabı okurken, mısraların nasıl benliğimi kendilerine çektiğini fark ettim. Ki bu duygu hala kendini korumaktadır. Şiir dendi mi, piyasası belli şeylerin ötesini görmek gerekir. Çünkü gerçekte şiir kendisini öyle gizler ki o tıpkı denizler altındaki batık gemilerde saklı hazineler gibidir. İşte şiirin en ilginç ve en yüce yanı bu olsa gerek. O, kendisini hiçbir zaman piyasaya kabule zorlamaz. O kıymeti bilinmeyen bir mücevher gibi kendini kendisiyle özdeşleştirmiş, kendini yeni bir yüceliş için hazırlamaya uğraşan kuyumcuyu bekler ve bu bekleyişte hiç sabırsız davranmaz. Zaten sabırdır şiirin yüceliğini tayin eden faktör. Öyle ki tüm şairler, hiç bir zaman şiirlerinin hepsini yazamamışlardır. Onlar rüzgara, yağmura daha doğrusu en güzel şiirlerini havaya söylemişlerdir. Ki o sesler gök kubbede çınlar, çınlar, çınlar…
Sebahattin KömürlüKayıt Tarihi : 2.1.2012 18:17:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)