Hallaç olmuş kayalar Ferhat’ın sevdasından,
Pınarları çağlayıp gözden vermiş Amasya.
Yıkılmış ol saraylar Şirin’in sedasından,
Yıldızları ağlatan özden kormuş Amasya.
Lokman Hekim’i varmış hele kutsal yatırı.
Gönüllere taht kurmuş Sarı Çoban hatırı.
Mısralara sığmayan Mihri Hatun satırı,
Kalemlerden kâğıda sözden sermiş Amasya.
Antik Saat Kulesi sanki zaman cevheri!
Doyulmaz yalı boyu eski şirin evleri.
Bestekâr sokağında yürür sanat devleri,
Dökülen nağmeleri sazdan karmış Amasya.
Nice uygarlıkları yüreğinde yoğurmuş.
Ölümler ölmüş zaman efsaneler doğurmuş.
Yatırları şifaymış güzelliğe uğurmuş,
Gönülleri doyumsuz nazdan dermiş Amasya.
Tarih yüklü kalesi bir de yorgun köprüler,
Nasıl da narin akar şevk tasayı törpüler.
Irmağının üstüne dökülmüş ak örtüler,
Koynunda gerdanlığı izden germiş Amasya.
Köse Dağ dört bir yana salıvermiş şanını.
Sallıyormuş övgüsü yurdun dört bir yanını.
Sevdirirmiş insana yaşamın her anını,
Yüreklerde coşkuyu hazdan görmüş Amasya.
Ötüşürmüş bülbüller şiir gözlü bağında.
Şahin’ler uçuşurmuş yaylasında dağında.
Bereketmiş balıklar ırmağında, ağında,
Nimetleri sofraya yazdan sarmış Amasya.
Kayıt Tarihi : 23.2.2022 01:06:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
10 / 03 / 2013
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!