Şiir En Çok Sabah Olmaktır Aşka

Volkan Aksal
110

ŞİİR


38

TAKİPÇİ

Şiir En Çok Sabah Olmaktır Aşka

şiir mi..? bir toplu taşıma aracı gibidir şiir.. duraklar, doldur boşaltlar (gerçi bu askerlik terimidir, idare lambasıyla aydınlandım bi ara, gecekondularda gündüzlere direnen inatçı bir yapılanma vardır) ve yeni yüzler arasında kaybolmaya meyilli alkol spazmları deyince aklıma gelen indi bindi tabiri gibi, tarifesi yer yer değişken ve ayakta kalmanız gerektiği yerde en baş köşeye oturtulduğunuz bir tezatlıkta ilerleyen o dönüşsüz yolculuğa denir..

*
kavgasını avuçlarının içinde taşıyan bir düşün merkezi gibidir şiir.. üzerimize yığılan yüzlerce kendimizin aynasında ışığın kırıldığı ve geç kalmışlığın o sınanmış sancısı gibi büyük ve kapsamlı bir hastalığı tedavi etmeye çalışan, bütün umutların toplandığı bir düşün merkezi.. ve hatta içinde teşhisi konulmuş bütün hastalıkların sağlığına kavuşabileceği, karanlık yürekler için seyyar bir klinik gibidir şiir...

*
kendi derinliğine boy vermiş bir düşüncenin hayata kıvrılan yüzüydü şiir.. damarların dar sokaklarından kalbe ulaşıp bir düşü arındırmak için intihara meyleden bir okyanustan geliyordu.. oldukça diplerde, sisli ve kimliği belirsiz bir hüzne boyanmıştı şiir, başı dumanlı ve füme ağırlıklı bir rengi vardı..

*
şiir, zamanın içinde kendini yenileyen ve kendini yeniledikçe zamanı yenebilen tek yanımızdır ve ruhumuzun her seferinde attığı yeni bir imzadır hayata..

*
belkide mucizelere inananların işidir şiir.. karanlık, perdeleri açmadan dağılır mı? içimize çektiğimiz bu hayat hangi sorguda bülbül olmuş ki böyle birden bire dökülsün ortaya çare.. elbette yüklenip yürümek ve ardınca gelenlere yol olmak gerek..şiir de bu yolun zifti gibidir bir nevi.. bir vakit dökülür içimizden, sonra izinden gidilerek bir yere varılır.. nereye mi..? -nereye istiyorsanız...

*
şiir tüm bu yolların ve bütün güzergahların sahibidir.. ne rüzgarının değmediği bir şehir kalmıştır ne de bir rüzgara değmeyen şiir.. tüm yağmurlarda parmak izi vardır ve tüm vedalarda yağmuru.. şiir boylu boyunca uzanmıştır hayata ve hayat aslında çok kısa bir şiirdir.

*
bizi bir çok kağıda gömen o yarım kalmışlık hissi değil mi şiir.. hani içimizde sürekli gıcırdayan bir kapı, yahut da durup durup kanayan bir arzuyla büyüyen ve ne istediğini tam olarak hiçbir zaman bilmeyen bir çocuk değil mi o?

*
şiir biraz da kendi boyunu dolanıp döküldüğü denize yepyeni anlamlar katan bir başka mavidir..

*
aşka yeni bir boyut verme işidir şiir biraz da.. geçmiş ya da gelecek kaygılarından, yahut da gündüzün geceye ağırlığından öte, aşkın içinde olabilmeyi ve bunun direncini bulabilmeyi hedefler.. belki de duygular çok daha öte bir denizde kendi hayat mücadelesini verirken ve dalgaların şiddetini daha büyük dalgalarla, yahut da bir girdabın içinde sınarken, şiir yine de vargücüyle aşkı savunur.. ve onun sonsuz derinliğinde kör olan bir geceye göz olmaya bile razıdır...

*
ne kadar da kalabalık aklım, bu istasyon bu treni almaz şimdi yalnızlık ortada kalır.. şiir biraz da boy verişidir yazanın, bir kaç adım ötede, boğulmak okuyana kalır..

*
şiirlerin boy attığını elbet bilirler.. yeni sabahlara yeni pencerelerden baktıktan sonra, bahçedeki eski çiçekleri sularken büyür şiirler..

*
Kendini bütünleyen bir şiirin parçasıdır hayat dediğin.. Ve sevmek, bir ömrün yetmeyişidir iki dize arasında unutulmuş bir yolculuğa...

*
şiir alıp gider, dönüp gelir, bir sürekli tutunma halidir şiir.. sayfaların kıvrılan köşelerinde yağmurdan korunabilirsiniz mesela, silinmiş bir kelimede bir hatayı görmezden gelebilirsiniz.. yahut yepyeni bir hayat kurabilirsiniz bu hatadan ders alıp.. yahut da ilk günkü gibi saklayabilirsiniz onu.. bir şiirin içinde boylu boyunca uzanıp, sonsuza dek dinlenebilirsiniz bir de.. çünkü dinlenmek sesteşliğini eştikçe, ölümsüzlüğe uzar şiir de......

*
yaşamın boy ölçüsüydü şiir, terzisi çıplak geceye kefen ördüren diktatörlerin elinden sıyrılmış bir mülteci...

*
bağlılık ve sevmenin çemberinde tutunduğumuz bir şiirle yıkabiliriz ölümü ancak.. çoktan yıkılmadı mı yoksa? bizi bekleyen her şey aslında çoktan resmi çizilmiş bir tablonun içinde kendimize uzaklaştığımız boya kaybı değil mi..soldukça yaklaşıyoruz kendimize, ve baharın kıymetini biliyoruz döküldükçe...

*
yalnız bir şiir girebilirdi koluna yalnızlığın.. kaygısını bir bulutla örtebilir ve acısını saklayabilirdi.. bir masalda bir dev yapabilirdi cüceliğini nefretin ve yüzüne vurabilirdi.. ve yine bir şiir söyleyebilirdi her şeyi utanmadan.. ertelenmeyi taşıdığımız saklı dolabımızda geçmişin kıyafetlerini çıkarabilirdi bir yağmurdan.. ve bütün şiddetiyle karşınıza geçip, çırılçıplak ağlayabilirdi yağmur utancından........ yalnız bir şiir girebilirdi koluna yalnızlığın....

*
durmuyor ki şiirin içinde yol almış hazımsızlık sancısı.. bir zamanın içinde bıçkınlanmış gün ışığı kırılıyor şehrin orta yerinde.. dilsiz yerin kulağı olsa ne olur.. kim anlatacak şimdi geçmişin silinen yüzünde şiirin kaldığını.. yahut ta zamanda yalnızca şiirin yol aldığını.... yine şiir elbette..

*
hayat kalbi delince, şiir genzi yakar..

*
burdan kalbine kadar bir set örüyorum acının ki bir daha bahçene çiçekten öte bir renk dadanmasın.. fedalar üstüne anonimleşen şiirler, umuttan başka düşe adanmasın..ve vefayı bir refakatçi bırakıyorum bu satırların yanına, bir ihtiyacı olmaz ama, yine de yalnız kalmasın..

*
şiir ki gelir bir bahar gibi düşer eteklerine dağların.. ağların arasından sıyrılmış yaşamaklı, bir türkü düşer aşınmasına yolların.. yılların kolları iki yana uzar ve hayat içindedir onların...

*
bu durmadan değişen dünyanın içinde kendi öz hesaplaşmasına yürüyen zaman, geçmişin ve geleceğin sırlı kapıları içinde misyonuna yeni bir anlam katmak için yeni şairler bulur akışına.. durmadan yeni anlamlarla yeni yollar çizer kendine ve düşsel sınırların hiçbir zaman aşamayacağı bir boyutun içinde hissetse de kendini, yenilmeyen tek savaşçının şiir olduğunu bilir.. çünkü hiçbir zamanla duvarlanamaz ve hiçbir mekanla çevrelenemez şiir...

*
biraz da yükünün sorumluluğunu alanların işidir şiir.. aşkı ve ayrılığı bir yerde taşıyanların ve heybesinde kuşlara da yer olanların.. sonra yollar kendiliğinden akar, yağmur ne vakit istersen tam o vakit yağar ve kaldırımlar ıslanmasın dersen, öylece kuru kalır kaldırımlar.. bulutunu bekleyen bir iç sağnağıdır şiir, göğsün mazgallarından kalbin sokaklarına akar...

*
belki de vefasızlığımızın sarmaladığı bir evreni yeniden sevgiyle kuşatmak için yazılıyordu şiirler.. içinden nehirler gibi akan hüznün akıntısına kapılıyorsak şimdi yine suçlusu biziz.. bizim duymak istemediğimiz hayat haklı çünkü, bizim görmek istemediğimiz açlık.. bizim yok saydığımız ölümler ve bizim inatla bir körlüğe bıraktığımız ama tüm gücüyle maviye adanmış şiirler...

*
bazen şiirler zamanın içinden geçer ve geçtikleri 'an'a gömülü kalmak suretiyle bencilliğinden ve yalnızca kendinden sorumludur.. ama bazen de bütün zamanlar bir şiirin içinden geçer ve kuşaklara bir destan gibi öncülük ederek sonsuzluktaki yerini alır ve geçtiği her yerde bir mavi iz bırakır..

*
sürekli bir dipte olma hali olunca yüzmeyi bilmese de korkacak bir şeyi olmuyor insanın.. ama nefessiz kalmanın öldürüceğini ne zaman düşünsem, bir şiirin kaldırma kuvvetine sığınıyorum..

*
kuşatılmış kaleler gibi içindeki son özgürlüğü bir umuda boğdurmaya hazır, direncinin son halkasında aşkı büyüten ve kül olmaya bir türlü razı gelmeyen bir durakta indirilmiş, o gizemli yolcuydu şiir.

*
bütün bahislerde yaşamın alacaklı kalması gibiydi ömrün yetmeyişi bir şiire.. bu yüzden neresinden bakarsak bakalım, hayatın bakiyesi olarak kalacak yazılan her şiir de..

*
merkezi hayat olan bir halkadır şiir.. kalbi aşk, aklı ışıkla dolu, o dirençli 'halk'adır şiir..

*
umudun gül açtığı mevsimlerin tam ortasıdır şiir.. üstünden bulutlar kuşlar ve düşler geçer, yanından aşka dökülen bir nehir..

*
şiir, bir cümleyi ömrüyle tanıştırmaktır, bir aşkı ölümsüzlüğüyle..

*
hüznün kıyısından, aşka ve sorgulara açılan bir gemiydi şiir.. daha kaç okyanus bekliyordu onu, kim bilebilir...

*
suyun akışından dağların bekleyişine, yağmurun yağışından çiçeğin tomurcuklanışına kadar toprakla örtüşen ve aşkın içinde şekillenen bir hayatın yansımasıdır şiir.. evreni kendi penceresine değil de, penceresini evrene açan şairlerin elinde, umut, aşk ve insanlık adına ne gerekiyorsa, kelimelerin arasında gözaltına alınmış olarak görebilir ve yeniden özgür bir yaşama sunulmuş olarak bulabilirsiniz...

*
aşk, bir ömre sığrdırabildiğimiz en büyük anlamdır.. nerfetin ve kötülüğün koyduğu kurallara karşı bir koruma kalkanı, belki de en büyük savunma mekanizması.. ama bazen bu aşktan geriye uçurumlar, uzun yağmurlar, yahut da uçsuz bucaksız çöller kalabilir.. şaire gelince, bu uzun ve engebeli yolu nasıl aştığıyla kafiyelidir şiir, ve aşkı yüreğinde nasıl taşıdığıyla elbette...

*
belki de hüzün değirmenlerinde öğütülmüş bir sisin adıdır şiir.. umutsa her şeye baskın gelecek olan aydınlık.. ve sen göğsünde taşıdıkça tüm bu çıkar yolları, ne bir kafiye öksüz kalır artık, ne de şairi şair yapan yalnızlık..

*
insanın kıyısız bir yanı var.. okyanuslarca derin, sonsuz boşluktaki kara delikler gibi boyutsuz ve dehlizlerle dolu.. bir kapıdan girip, bir daha çıkmamak üzere hayata çakılı kalan, tarihleri ve konumları altüst eden ve içinde yüzlerce hayat taşırken, birden bire ölümlere yürüyen ordular gibi kıyısız bir yanı var insanın.. ve şiir de bunun en güzel ifade şekli....

*
dünyada bir çıkar haline getiremediğimiz tek şeyin aşk oluşu mu, yoksa aşkın tam anlamıyla çıkarsızlığın soyundan oluşu mu, böyle düpedüz şiir ediyor dokunduğu her cümleyi..

*
zaman insana nerde olması gerektiğini öğrettiğinde, genellikle insan çoktan gerisinde kalmış oluyor o zamanın.. ama hayat koca bir tecrübedir ve ölümsüz bir şiire binlerce hayat sığabilir..

*
şiirler hayatı ellerinden tutup, onun yüküne omuz verdiğinde, her bahar daha anlamlı, her umut daha mavi ve her ölüm daha adil olacaktır..

*
zamanın dar geçitlerinden geçip bir soluklanma anı gibi tutunduğumuz şiirler kadar gökyüzüne meyilli ve bir o kadar da hayatın içine yüzükoyun kapaklanıp düşebilecek olduğumuz ne var ki..?

*
sesin en tiz rengiyle yaşamın ağız boşluğundan damarların karanfil kızıllığına yol alan hayatlar gibi geçiyor bu ömür.. hissedilen onca ağırlığın gözde koyulaşan laciverdi anları ve durmadan şerit değiştiren bir hüznü takip eden periyodik efkar dağılımı.. oysa bilirim ki şiirlerin en çıkmaz sokaklara bile umutla bakan bir yüzü vardır ve ışık nerede diye düşünmez hiçbir şair, işte tam buradadır...

*
bütün şarkıların müziğinden soyunduğu yerdir şiir.. yivlerinden fırlayan dağları bahar topraklarına bırakmak için genişlettiği kalibresini hiçbir notaya sığdıramazsınız çünkü..çünkü o bahar gelecek diyorsa bir şiir, dağlar çiçeklenecek diyorsa, gökyüzünü düşlerinde, uçurtmalarını gökyüzünde koşturacak diyorsa çocuklar.., umut, hala olgun meyveleriyle yaklaşan bir yaza gebe demektir..o güzel günler gelecek ve gelecek bir şiir kadar güzel olacak demektir..

*
bir perde var hisle kalbin arasına gerilmiş şeffaf ve geçirgen.. ısıyı, umudu ve ışığı süzüp süveyda denilen noktayı belirliyor.. sonra vedaların ve mesafelerin içine gömüldüğü bir kuyu gibi derin ve ağır bir zamanı ağırlıyor o nokta.. beklentilerin ve çelişkilerin gize dönüşüp, görmezden ve duymazdan gelmelerin, usulca göğsümüzde biriktiği bir nehir yatağı oluyor sonra.... işte bu nehrin döküldüğü yüksek tepelere göz, aktığı o uzun ve dönüşsüz yola aşk ve durulup berraklaştığı yere de 'şiir' deniyor kısaca..

*
iki harf arasına sıkıştırılmış durakların, sisli bir kavşaktan dönüp gelen yolcuları olur.. nereye gideceğini harflerin belirlediği tüm yolculuklara, verilmiş en güzel isimdir şiir....

*
yaşama zaman ayırmaktır şiir.. ona saygı duymaktır.. bu yüzden bir belirsizliğin sisinde kısılan görüş mesafesi değil de, aynı belirsizliğin içinde kalmış da olsa, gün ışığına olan inancın en çarpıcı ve en somut göstergesidir..

*
şu geçilmesi mümkün olmayan çizgilerin diğer tarafında tel örgüleri umursamayan yanımız değil mi şiir.. bu yüzden her mısra biraz mülteci, bu yüzden her mısra biraz devrimcidir..

*
siyah bir ayraçtır hüznün şiiri araladığı, bir yanda o eski haliyle yemyeşil duran bahar dolu günlerin inatla el salladığı.., bir yanda ölüme kadar uzayan düşüncenin sağnağında aşınan aşkın o uzun yolları.. ne garip değil mi.. kalbimize dokunup kanattığımız kadar hiçbir şeye zarar veremiyoruz aslında.. şiirler de içimizde akan kana benziyor bu yüzden, bazen kırmızı, bazen siyah akıyor ömrümüzden...

*
belki de bir yurt edinmeyişidir şiiri şiir yapan.. sığınacak bir kalesi olmayışı, yahut yurdun da kalenin de kendi oluşu.. o, bir nehir gibi yolunu da yatağını da bulacak güce sahiptir çünkü..

*
aşkla arıtılmış bir dünyaya düşmek için şiirlerden oluşmuş bir uçuruma çıkmak gerekiyormuş meğer.

*
bir şiirin aynasında sorgulanan hayat daha mı zordur o hayatın içinde olmaktan.. yılların üstüne vernik atarak, içinde geçen acıların ve umutların parlaklığını korumak için yazılan şiirler, bir kez daha sarsmıyor mu uzayan rayları, üstünden geçen bir tren gibi sesli ve ağır..

*
şiir, zamanın bir adım ötesinde bir yerlerde izlemek değil mi hayatı.. yahut da ekranın bir karesini dondurup uzun uzun bakarak, çizginin eğri, yolun kaygan ve suyun bulanık olduğu anlardan arınıp, o saf ve saydam hale gelmek için savunmak değil mi aşkı.. geçmişe, geleceğe ve sonsuza dokunmak için...

*
karmaşık olan yolun engebeli oluşu değil, zihnimizde canlanan ve yolu aşıp aşamayacağımıza dair oluşan o çetrefilli tablo aslında.. belki çok daha zor renklerle boğuşan ve karanlığa mahkum olan ne çok düş akıp gidiyor siyahın o hüzzam makamında.. ve belki de hiçbir şey yeteri kadar beyaz değil aslında.. ama kocaman bir dağ var harflerden oluşmuş, tüm bu kirliliğe baskın gelecek kadar güçlü ve dirençli.. şiir diyorlar.., ben vadinin ve gökyüzünün arasındaki bağ diyorum.. fazlasıyla yeşil ve bir o kadar mavi..

*
şiir, çağlar boyunca bir bıçak gibi ışıldamak için, içinde bulunduğu zamanın ve onun getirdiği karanlığın yüzünü yansıtmak zorundadır.. çünkü ancak bu suretle hayatın onurlu kavgasını kuşanıp, çağlara meydan okuyacak gücü bulmuş olacaktır..

*
geleceğe bırakılan tüm ifadelerin geçmişinde uzun yollar ve hayatlar var.. aşkın yalın halinden yola çıkarak gelinen bütün yazlarda diğer mevsimlerin karıştığı hoyrat ve karşıkonulmaz bir rüzgar var.. hangi yaprağın hangi dalda yeşerdiğinden çok, hangi rüzgarda nasıl toprağa karıştığını yakalamak gibidir biraz da şiir olmak, elbette yolun bittiği yeri başlangıç sayarsak...

*
belki de en çok bir şiirde güvenli olabilirdi elleriniz.., hiç olmadığınız kadar iyi ve nefretin n'sinden habersizmiş gibi anlatılabilirdiniz.. oysa öyle bir ayraç var ki aranızda iyiyle, artık ne bir şiir kabullenir sizi iyi niyetle içine, ne de siz bu sahteliğinizle gerçek bir şiir olabilirsiniz..

*
zaman insanı kendine bile muhalif yapabiliyor bazen.. ama sevgiyle bütünleniyoruz her şeye rağmen.. yeni bir şiire, bir nehir gibi, yine sevgiyle akmayacak mıyız..

*
yine şiirler değil mi açacak olan çiçekleri.. baharı göğsünde taşıyan her mısra, bir çiçeğin düşünceye dönüşmüş hali değil mi..

*
şiir dediğimiz hayatın akışına benzemeli elbette.. tomurcuklanışına bir çiçeğin, bir dalın filizlenip boy vermesine ve dalgalanmasına denizin.. ansızın sonsuzluğa uzanmasına bir düşün ve bir düşten ansızın uyanmasına insanlığın.. kederin ve umudun izleri olmalı bir şiirde, metrekareye düşen karanlığın ve aydınlığın izleri.. tırnaklarıyla zorladığı parmaklıkların arasından, yeniden doğacak güne uzanan inancın ve direnişin izleri olmalı.. ve şiirin, şiir olmayı unuttuğu bir yer olmalı içinde.. yalnızca aşktan ve ışıktan ibaret..

*
kendimize en yakın olduğumuz yer değil mi şiir, ne kadar uzaklardan bahsediyor olsak da, yüreğimizin attığı yer değil mi orası..

*
şiir biraz da elimizde kıvrılan kalemin diğer yarısıdır.. yazılsın ve anlamı tamamlansın diye bıraktığımız her mısra, biraz da yüreğimize batırdığımız o kalemin yarasıdır..

*
güz geldiğinde doğa nasıl ki renkleriyle hüznü saklayan bir şiir bırakıyorsa hayatın içine, şiir de diğer bütün mevsimler boyunca hüznü saklayan bir güz büyütüyor içinde.. ve nitekim güz gelip içimize işlediğinde, ansızın yağan bir yağmura benziyor şiirler.. saçaklardan damlayan, kaldırım kenarlarından akan, oluklarda biriken bir yağmura..

*
soyunmaktan bahsediyorduk tam da, yüreğini öylece bırakıp orta yere, gerçeğin aynasında taramak hayatın dökülen saçlarını.. böyle olmalı şiirimiz bizim.., aşkı göğsünde bir tohum gibi saklayıp, yalnızca gerçeği savunmalı..

*
şiirin hayat için karşıya geçtiği yer, hayatın insanlık için kırmızı ışığını yaktığı yerdir..

*
zamanın yozlaşan bütün sevdalarına, düşlerin grileşen bütün renklerine, belleğin silinen bütün resimlerine, umudun azalan bütün saflarına ışıklı elleriyle dokunup, yeniden çiçeklenen bir dünyaya adansın diye ömürler, şiirler gelip geçti içimizden, şiirler delip geçti içimizi... içimiz dışımız şiir oluncaya dek, kanadık karanfilin tüm renklerini...

*
zamanın kıyısında sonsuza dek duracak bir hayattır şiir dediğin.. sözlerin arasına sığınmış gizli bir yol, eski bir fotoğraftan yaşama sızan ışık, mevsimlerin gölgelerine yüklenen umut ve hiçbir zaman tarihe gömülmeyecek olan bir düş tapınağı...

*

şiir adında bir çağlayana eşlik ettiğindem beri, çarpıp - yuvarlanıp, kalkıp - toparlanıp, aldığı yolda bıraktığı izi de umursamıyor olmayı diliyorum yüreğimin.. çünkü kelimelerin toplanıp buluştuğu bir resmi geçitte, onların dokunduğu toprak ve gökyüzü arasındaki hüzne ve sevince dahil olmak, o toprak ve gökyüzü arasında olmaktan çok daha önemli değil mi..?

*

belki de bir kaybedişten ibarettir yaşamak, içimizde eriyen mevsimlerin sıvı halidir.. hangisini toplasak bir bahar etmez şimdi, hangisini uçursak göğe bir yağmur.... ne çiçekle anılacak bir öykümüz kalmıştır, ne de o çiçeğe düşecek bir damla şebnem.. artık yalnızca kırılan ve kıvrılan aşk arsındaki esneklik farkıdır şiir.. yolları ve deniz kıyıları vardır.. çok akşamlı anılardan, yıldız kümeleri çalınmış, ve düşleri dağlara paralel uyaklar kalmıştır.. bir de oksijeni çok amaçlı kullanmayı öğretir bize, yanmak yahut da yaşamak ayracındadır...

*

umut dediğimiz belki de bir çizgi yalnızca, ölümün ve yaşamın arasına sıkıştırılmış anıların hayata tutunduğu ince bir çizgi.. çünkü her şairin aşkından bir ölüm geçmiştir ve şiirin ilk başladığı yer aslında hep o ince çizgidir...

*

bir şiirin şiir olabilmesi için ne çok yol katetmesi gerekiyor değil mi.. aslında hiçbir şiir bitmiş değildir şaire sorsan.. belki o uzun yola dökülen bir kamyon zift daha.. sert bir yağmurda çatlaklar oluşmuş ve yama istiyor da olabilir yol.. bana kalırsa önemli olan, bu bahiste bizim hangi yöne gittiğimizdir yalnız.., yoksa yolun sonunu kim görebilir ki..

*

belki ömrün en hüzünbaz rengidir yüreğin ayrılığa soyunan kırmızısı.. kuşatılmış ve hapsolmuş duygudan sızan umut ve kederin en dayanılmaz hatırası.. sonra zamana yatırılan sorgular, zamandan çalınan düşler ve zamanı aşan şiirler kalacaktır geriye..

Volkan Aksal
Kayıt Tarihi : 13.10.2013 05:29:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


şiirlere yaptığım yorumlardan ve konusu da şiir olan sözlerden derlenmiştir..

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mustafa Bay
    Mustafa Bay

    Ve ben yine sayfadayım, 'cımbızla kendi tanımıma en uyanı' bulma derdindeyken, 'arama, kendi arayıp bulan bazen esinti, bazen de fırtınadır şiir' deyip çıktım işin içinden...
    Emeğin ve 'şiire düşkünlüğün' belgesi için bir kez daha Genç Şairimi kutluyorum...

    Cevap Yaz
  • Muzaffer Kalaba
    Muzaffer Kalaba



    Volkan Bey,
    Şiiri en değişik duygularla güzelce ifadesini bulduğu anlamlı dizelerdi.......Şiir yaşamın kıyısında köşesinde değil....aksine yaşamın taaa içindedir....Şiir aşk....Şiir aşka ibadettir....
    Sizi ve değerli çalışmanızı yürekten kutlarım....Emeğine, yüreğine sağlık....
    Başarınızın devamını......kaleminizin tükenmez olmasını diliyorum....Nice başarılara....
    Selam saygı sizedir......

    Cevap Yaz
  • Meltem Ege
    Meltem Ege

    öfkeyi, nefreti bile şair zerafetiyle anlatabilmektir şiir

    Cevap Yaz
  • İrfan Çelik
    İrfan Çelik

    Oldukça güzel ve yerinde saptamalar.Rodin'in(heykeltraş)-Boşluğa şekil yapıyorum.Dediği ünlü bir sözü var.Şair de öyle.Kendi sınırsız düşleri ile o büyük boşlukta şiirini yaratmasını biliyor.Kutlarım Volkan Bey.Saygılarımla.

    Cevap Yaz
  • Canan Akpınar
    Canan Akpınar

    Şiir mi...bulamadığımız yolların kılavuzu.. sırılsıklam yağmurlardan buz gibi ayazlardan sığındığımız gizli sığınağımız..Üşüyen ellerimiz..
    muhteşemdi.. güzel yüreğine sağlık.. Sevgiler.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (12)