“Her zaman şair ol, düz yazıda bile”.(C. Baudelarie)
ŞİİR öyle bir bilinmezdir ki şair ilham gelmeden, kalemi eline almadan ve şiirini yazmaya başlamadan önce, ne yazacağı hakkında kendisi bile hiçbir şey bilemez. Ne şiirin temasını ne de adını. Gönül pınarımızdan süzülen sevgi ve hüzün damlaları, dizelerde sel olur, akar gider mecrasına. Şiir gelirken bazen isminin elinden tutar bazen omuzlarının üzerine alır hatta bazen başına taç yapar da gelir. İlhamın ne zaman nerede ve ne şekilde geleceğini şair kendi bile kestiremez. Bazen aylarca semtinize uğramaz, bazen de sık sık ziyaret eder. Bir şiire başlayıp bitirene kadar, geçen zaman diliminde, şairle şiirinin arasında yaşananları kimse tahmin dahi edemez. Bu nedenle bazı şiirlerin dilini çözmemiz, manasını tam olarak yorumlamamız asla mümkün değildir, zira yorum yapılsa dahi her zaman yanılma payı mutlaka vardır.
Her harfin kendine has bir anlamı değeri vardır. Kelimeleri güldüren de ağlatan da harflerdir. Ünlü harflerle ünsüzler bir araya gelince bazen dans eder hatta halay bile çekerler. Harflerle yaşam arasındaki ilişkiyi göremeyen, harflerin ötesinde canlı ilişkiler olduğunu sezemeyenler için şiir yazmanın tek amacı kendisini avutmaktan başka bir şey değildir. Bazen yüreğimizdeki duyguları, içimizdeki binlerce sesi anlatmaya yirmi dokuz harf bile az gelir. Şair benliğiyle ruhuyla yazar her harfi her heceyi, eliyle kalemiyle değil. Elinden önce ruhu ulaşır kelimeye, kalemiyle alır yerleştirir şiire.
Şiir yazarken özgürleşen şair elinde kalemi, kağıdın başında bir başınadır ama asla yalnız değildir. Koskoca bir dünya vardır içinde. Gönül gözüyle görür, çoğaltır dünya nimetlerini yüreğinde. Şiirin kapısında bekler şair, yatar pusuya, ayak seslerinden tanır gelişini. Oltaya takılan şaşkın balıklarca çırpınır durur, dalamaz uykuya, şiiri bitirene değin.
Şiirle sorgular dünyayı, barışı, sevgiyi, aşkı, şiiri sorgular, hatta kendini sorgular. Şiirle oynar, kalıplarıyla, uyaklarıyla hesaplaşır. Heceleri, harfleri, sözlükleri silkeler, sonra birer birer itinayla toplar hepsini. Körelmiş kelimeleri biler iyice, şerarelerden parıldayan yıldız kümeleri yaratır, asar lacivert kadifeden geceye. Hecelere takılır şakayla karışık, kelimelere emir verir, sorguya çeker, yanıtlar bilgece. Şiiriyle sevişir adeta, olur yekpare. Gökyüzüne salar sözcükleri usulca, uçurur uçurtmalarca, bulutlardan yıldız yağdırır, yıldızlardan inciler. Türküler söyletir nehirlere, denizlere. Dikkatle seçer en güzelini yerleştirir dizelere. Şiirle dünyanın görünmeyen duvarlarını aşmak, ulaşmak ister ötesine. Kelimeler duvar, ötesi anlatım özgürlüğüdür. Zengin kafiye dilini uçurur, biçemini derinleştirir, şiirin özgürlüğünden sonsuz bir haz alır. Siz okurlar da bir solukta okur bu hazzı paylaşmanın mutluluğunu yaşarsınız.
Dünyaya her gün binlerce bebek gelir bir o kadar insan da ölür gider. Ama bunlardan pek azı arkasında ayak izi bırakır. Coşkun dalgaların, fırtınaların silemediği izler, yüreklere damgasını vurur. Bazı şiirler dünya durdukça durur.
Şair çağının tanığıdır derler, her ne kadar başkalarının ruhuyla yazmaya çalışsa da aslında kendi hüznünün birikimini neşeyle hemhal etmesini bilendir. Şiir çılgın bir ruhun bentlere sığdıramadığı anbean debisi yükselen duygu çağlayanıdır. Belleğimizde derin izler bırakan yürek adımlarıdır. Gönül imbiğimizden damıttığımız nadide damlaların dizelerde coşup yüreklerde taşmasıdır şiir. Dizelere halay çektiren, kelimelerin coşkusudur şiiri sevdiren.
İçeriğine bir ölçü çılgınlık katılmayan şiir, eksik şiirdir. Şiirler, masallarla yakın akrabadır aslında. Öykülerin kız kardeşidir şiir bir bakıma. Şiir ruhumuzun derinliklerinde köpüren duygularımıza, sihirli kelimeler giydirerek, aksesuarlarla süsleyerek, yüreklere saat gongu gibi duyurabilme sanatıdır. Şiir yaşam gücü, hayal gücü verir insana. Hayal gücünden de öte hayal dünyası yaratır, bu öyle bir alemdir ki içinden kolay kolay çıkılmaz. Şiir her şairin kendi hayal dünyasında yarattığı bir kurgudur.
Şiir yalnız biçim, yalnız ahenk değildir. Şair, sözcüklerle saraylar, kuleler kurar, kaygan zeminlere, bunlar çoğu zaman camdandır. Cam, çabuk kırılır ve bütün olumsuzlukları da gösterir. Şair, insan ruhu denilen deryanın derinliklerinden inciler çıkarmayı bilmelidir. Şair; duygulardan ezgiler düzer, masal bahçesinin çiçeklerinden başlara taç örer, boyunlara çelenk yapar. Şair, usta bir kuyumcu gibi şiirin haz dediğimiz parıltılı taşlarını elindeki elmasla dikkatle işler. Bu değerli pırlantayı kadife kutusunda saklar. Bu kutu vezin (ölçü) dir, kafiyedir.
Bazı insanların gönlüne bahşedilen ince, yüksek ve asil duygular vardır ki insan bu güzel duygularla yaşar hayatı. Herkese nasip olmayan o eşsiz duyguları en çok hisseden ve duyabilen ve şiir severlere duyurabilen şairdir. Yüreğimizin satır aralarından dökülen, her şiirin bir öyküsü vardır, her yüreğin olduğu gibi. Kimi yürekle beraber mezara gömülür, kimi dizelerin arasına saklanır. Tıpkı kırlardan topladığımız kır çiçeklerini defter sayfalarında sakladığımız gibi. Ben de hayal bahçemden topladığım, renkleri ve kokuları eşsiz güzellikteki, hayal güllerimden bir demeti sizlere armağan ediyorum.
SEVGİLERİMLE
İNCİ GERMENLİLER
3. Kitabım "ÖPTÜM YANAĞINDAN"
Kayıt Tarihi : 12.11.2014 16:17:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![İnci Germenliler](https://www.antoloji.com/i/siir/2014/11/12/siir-dunyasinda-yasamak-siir-gibi-bir-dunyada-yasamaktir.jpg)
Kime : İnci Germenliler 1
Tarih : 05.12.2014 12:53 (GMT +2:00)
Konu : Merhaba Sevgili Kardeşim İnci Hanım
Sevgili Kardeşim İnci,
Kitabın için çok teşekkür ederim. Önsözünden başlayarak 30 sayfa kadar okudum. Gözlerim nedeniyle çok hızlı okuyamıyorum; ama bir o kadar dikkatli, özenle, her dizenin üzerinde dikkatle durarak, derinliğine onu anlamaya çalışarak gerçek anlamda okumaya çaba harcıyorum. İnsan kız kardeşinin kitabını mutlaka aşırı bir dikkatle okumalı.
Ve sevgili kardeşim, fırsat bulduğun sürece yazmaya devam etmeni rica edeceğim. Şiir konusunda başarılı olduğunu, değme şiir yazanlara taş çıkartacak bir yazma tekniğiniz olduğunu, dilimizi başarıyla dikkatli kullandığını, şiirlerini (deyim yerindeyse) pek çok şiir yazan gibi çalakalem değil, düşünerek yazdığını, anlatmak istediklerini tam ve doğru anlattığına tanık oldum. Zaten bunu sizlerle tanıştığım günden beri biliyordum.
Önsözde şiir ve şairi tanımlamanız, şiir hakkında genel düşüncelerinizi belirtmiş olmanız, bence değme şiir yazanların suratlarına tatlı bir tokat atmışçasına etkin olmuş. Şiiri ve şairi yeterice tanımadan, şiirin ne olduğunu anlamadan şiir yazabilmenin asla mümkün olamayacağını, şayet bu mümkün olsa bile, o şiirin hiçbir şey anlatamadığını ortaya koymanız, dilimiz, yazmaya çalışan kalemlerimiz, ussal etkinliğimiz, dünya görüşümüz ve şiir sanatının insan üzerindeki etkinliği öylesine aşçık ve anlaşılabilir vurgulanmış ki, bunu taktirle karşılamamak mümkün değil. Yazdıklarımı söz olsun diye, siz benim manevi kardeşimsiniz diye değil, sanat adına şiiri seven tüm insanlar adına yazıyorum.
1957-1958 yılından beri edebiyatın içindeyim. Lise yıllarımda İstanbul Lise ve Muadili Okullar Kültür Edebiyat Birli başkanlığı yaptım. İTÜ Maçka Maden Fakültesi’nin konferans salonunda her iki haftada bir toplanır, görüş, düşünce ve etkinliklerimizi ortaya koymaya çalışırdık. Daha sonra iş hayatımda Santral Holding A.Ş.’nin personeli için çıkardığı aylık bülten (her ay 5000 adet) “Petek Mecmuası’nın” yaklaşık 7 yıl kadar editörlüğünü, mizampajını ve Başyazarlığını yürüttüm.
Okuma konusunda çok seçiciyim. Genelde müspet bilimler, 1970’li yıllardan itibaren de Nobel Barış ödüllerini dikkatlice takip ettim. Kurgubilim okumayı, tarih ve sosyoloji okumayı, Batı dünyası (özellikle eski Grek uygarlığına ait felsefe ve sanat anlayışını,) teolojiyi ve Batı’nın klasiklerini, Rus klasiklerini okumayı benimsedim. Uzakdoğu mistisizmi benim için gerçek anlamda düşünülerek okunması gerekli binlerce eserle doludur. Bunların başında da Sabahattin Eyüboğlu’nun Fransızcadan çevirileri ve Konfiçyüs başta gelmektedir.
Bunları sizlere yazmış olmamın nedeni, Türk diline olan hayranlığım ve bağlılığımdır. Sizi şiirlerinizde kullandığınız çok başarılı Türkçe adına sevgiyle, içtenlikle kutluyorum. Başınızı uzun süre ağrıtmış olduğumun farkındayım. Lütfen beni anlayışla karşılayın. Şiir, sevgi ve yaşamın özüdür. Şiiri seven her insan insanlık adına kesinlikle yüz kızartıcı hiç bir suç işlememiştir. Ünlü Arap şairlerinden Eşref Bin Kaab “sizin ne derece doğruyu anlatıp anlatmadığınız konusunda benim kuşkularım var” dediği için başı kesilerek öldürülmüştür.
Dünyada hangi konuda olursa olsun en güçlü otoriteler şairlere kolay kolay masal anlatıp onları yalanlarıyla kandıramazlar. Acımasız onlara karşı dik durmasını bilenler de sadece şairlerdir.
Kardeşimi içtenlikle kutluyor, sonsuz başarılar diliyorum. Lütfen yazmaya devam…
Kardeşin Talat Semiz.
'Şiir, büyük zekaların rüyalarıdır'/ Lamartine
Sanırım ünlü kişi çok iyi açıklıyor... 'Edebi sanatlar içinde en üstünü ve en zoru şiirdir' diyen Friedrich Hegel'i de düşünürsek...
Tebrikler yazınıza İnci Hanım..
TÜM YORUMLAR (4)