'İki elim aşktaydı, yine de çıkıp geldim,
Bir uykuyu cananla beraber uyuyorken,
Ki dünyada onunla İstanbul'dum, güzeldim,
Şişede balıktım ey ve göllerde Haşim'den
Hatıra bir kamıştım, yinede de çıkıp geldim.
İncecikten bir kardı, yağardı efil efil,
Lavinya'mdı, ben ona Nedim'den bir gazeldim,
Hadi sende vur
Adettendir,seven vurulur
Sevilenindir gurur
Sevgi dolu dizgin
Sevgi içten
Sevgi savunmasız
Devamını Oku
Adettendir,seven vurulur
Sevilenindir gurur
Sevgi dolu dizgin
Sevgi içten
Sevgi savunmasız
sevgili pehlül
siteye bir fotoğrafınızı ekleyin de görelim o altın orta sıfatınızı
yoksa millet başka başka yorum yapacak
Orhan Veli’nin dünyayı boş vermişliği anlatan basit şiir dilinden, Haşim’in musiki vari derin ve şuh şiir diline; Karacaoğlan’ın sazı elinde elif elif diye gezen sevdasından, Cemal Süreya’nın tarifsiz uzayan bacaklı kadınları anlattığı gerçeküstü üslubuna bir uçtan bir uca geniş bir ufuk turu aslında bu ders.
Şiirimizin sınırsız ikliminde olabildiğince geniş bir gezinti yapmış çok da uzun olmayan bu şiirle şair.
Nedim’in latif sadabad eğlencelerinden devşirdiği gönül okşayan gazellerinden, batı’nın Fuzuli’si Sheaksper’e kadar yolu uzayan geniş bir iklimdir diyor şair.
‘’Şiir mi, ders mi?’’ diye sorarsanız, ben ders tarafındayım. Güzel bir ders; amma bize, amma şaire.Bir de şiirin bu gün şu tarafındayım;
'koparan sinemi ağyar elidir
dost elinden yüreğim yarelidir'
Şaire ve okurlara saygılarımla
Feyzi ağbi, haber bayatladı :)
Malatya'da karısından şiddet gören 38 yaşındaki E.K. polise başvurarak şikayetçi olmuş:))
Malatya'da eşinden şiddet gören 38 yaşındaki E.K. polise başvurarak şikayetçi olmuş:))
:) Kesin öyledir Naci ağbi...Kapıdan çıkmak mümkün değil
Kardan adamdık, dönüştük camdan adamlara evlerde.
Ben beş yaşında idim. Babaannem rahmetli pirinç ayıklıyordu. Bir tane yere düştü. Babaannem eğildi aramaya başladı. Sağa bakıyor sola bakıyor bulmaya çalışıyor. Çocukluk işte
'aman babaanne' dedim. 'Bir pirinç tanesi için bu kadar caba harcamaya yorulmaya değer mi? '
Rahmetli ilk defa sertleşti bana karşı öfkeyle doğruldu.
'Sen oturduğun yerden ahkâm kesiyorsun ' dedi. 'Hiç pirinç üretilirken gördün mü? İnsanlar ne kadar zorluk çekiyorlar. Bir pirinç tanesinde kaç insanin göz nuru alın teri emeği çilesi var biliyor musun? '
Utancımdan kıpkırmızı olmuştum.
Aradan yıllar geçti. Hukuk Fakültesinde öğrenciyim.
Alain'in proposlarini okuyorum. Birden irkildim.
Babaannemi hatırladım. Alain bir insan yerde bir iğne görüp de eğilip almazsa bütün uygarlığa karşı ihanet etmiş olur diyordu.
İlave ediyordu. Bir iğnenin üretiminde binlerce insanın alın teri göz nuru el emeği vardır diyordu.
On dokuz yıl evveldi. Stockholm'e gitmiştim. Bir otele indim. Geceydi. Sabahleyin traş olmak için lavaboya gittiğimde aynanın yanında ilginç bir not gördüm.
Lütfen diyordu traştan sonra jiletinizi çöpe atmayın. Yanda bir kutu varoraya bırakın.Bir tek jiletle dahi olsa İsveç çelik sanayisine yardımcı olun.
Doğrusu hayretler içinde kaldım. Çocukluğumdan beri çelik eşya denince akla İsveç çeliği gelir. Birçok eşya üzerinde 'İsveç çeliğinden yapılmıştır' diye yazardı.
İşte o ülke kullanılmış bir tek ufacık jiletin bile çöpe gitmesini istemiyor ona sahip çıkıyorgelen turistlere rica yollu uyarıda bulunuyordu.
İsviçre'de zaman zaman belli periyotlarda radyolar televizyonlar bir haberi duyurur.
Şu tarihte su saatte adamlarımız gelecek. Siz lütfen hazırlığınızı yapın. Okumadığınız ilgilenmediğiniz kullanmadığınız ne kadar kitapdergi gazete varsa kâğıtambalajkutu varsa velev kibir ilaç prospektüsü dahi olsa kapının önüne koyun. İsviçre'nin kalkınmasına yardımcı olun.
Fazla ağaç ziyanına engel olun.
Japonlar son derece sade basit yalın mütevazı yaşayan insanlardır. Evlerini mobilya ile eşya ile dolduranlar Japonlara göre ruhen tekamül edememiş hayatın manasını anlayamamış zavallı kimselerdir. Böyleleri ile zavallı evini mezat salonuna çevirmiş diye eğlenirler. Bir insanın gösteriş için eşyanın esiri olması ne kadar acıdır.
Vaktiyle Japon ekonomisi bir darboğazdan geçiyor. İç borçlar dış borçlar gırtlağı aşıyor. Zamanın başbakanı meclisi toplar.
Kürsüye çıkar. Durumu olanca açıklığı ve tehlikeleri ile anlatır ve şu andan itibaren der Tanrı şahidim olsun ki Japonların iç ve dış borçları son kuruşuna kadar ödenmeden pirinçten başka bir şey yemeyeceğim. Şu üstümdeki elbiseden başka elbise giymeyeceğim.
Dediklerini yapar en üstten en alta bir israftan kaçınma kampanyası açılır. Japonya bütün borçlarını öder. Bu durumun toplumun bütün kesimlerini tek istisna olmadan kapsadığını söylemeye gerek yok.
Geçenlerde Japon imparatorunun sarayını gördüm. Yarabbim ne kadar sade ne kadar mütevazı ne kadar gösterişten uzak.
Gerekmediği halde elektriği yakmakla Suyu kapamadan boş yere akıtmakta Gece çamurlu ayakkabılarımızı temizlemeden yatmakla Yemek yediğimiz kapları yıkamadan bırakmakla biz de zalimler sınıfına geçmiyor muyuz?
Hayat çok ince akıl almaz incelikte ipliklerle örülmüştür.
Her şey o kadar birbirine bağlıdır ki İlkokul okuma kitabımızdaki bir sözü hiç unutmadım.
Bir mıh bir nalı kurtarır.
Bir nal bir atı,bir at bir komutanı,
bir komutan bir orduyu,
bir ordu bir ülkeyi kurtarır diyordu...
Maddi durumumuz ne olursa olsun ister zengin olalım ister fakir hepimiz çok dikkatli olmak zorundayız.
Bunda parayı da maddiyatı da aşan büyük bir edep ve incelik vardır.— Cihan Kaynar Yilmaz, Derya Yılmaz, Derya Yılmaz, Hüseyin Akın ve Beyazıt Bostan Tekirdağ ile birlikte
GÜZEL VE FAYDALI BİR PAYLAŞIM. bilhassa gençler okumalı vesselam.FEYZİ KANRA
Feyzi ağbi,
Yakındır çakmam çıkması.Ahir zeman ne de olsa :)
Kadro eksik gibi geldi bana bugün?
Muzaffer Akın abi sen ne düşünüyorsun virüs hakkında şikayet etmediğine göre halinden! .. yani virüsten memnunsun galiba..Hem hayret hem acaip bir durum vesselam. :))))
Bende özledim Nurani bey'i Bilge Kagan 1...
Tam sırası değilmiydi şimdi ''Fransaya Yaptırımlar'' adı altında bir şiir yazmak?
Bakınız Şevki bey de yazmıyor o olmayınca.Özletme kendini Nurani bey.
Bu şiir ile ilgili 36 tane yorum bulunmakta