Şiir Bilgisi /Şiir Nasıl Yazılır

Süleyman Karacabey
327

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Şiir Bilgisi /Şiir Nasıl Yazılır

Değerli dostlar; Şiir Edbiyat tarihi içerisinde en eski ve en köklü sanat olmakla birlikte zaman zaman yazımı ve kuralı,teması veya şekli açısından tartışmalara neden olmaktadır. Biz bu tür tartışmaların dışında kalarak Şiir yazma sanatı hakkında bilgi paylaşımında bulunmayı daha uygun görüyoruz. Her ne kadar Şiirle uğraşmayanlar zamanını ona vermeyenler tarafında şiir yazmak kolay gibi görünse de aslında hiçte kolay değildir. Şiir yazan arkadaşlar bunun zorluğunu bilirler. 'şiir yazan şair, doğum sancısı çeken kadına benzer, sancı çeker ve bir şiir doğurur' der ünlü şair Arif Nihat ASYA. Bu nedenle şiir, Şair'in çocuğu gibidir. Kimi insanımıza şiir gibi konuşmak özelliği doğuştan verilmiştir.Bunlar genelde aşıklık geleneğini de icra etmekte olup ünlü şairlerimizde mevcuttur. Bazen de irsi dir. Ailece şair olanlar da vardır. Ankara da kendilerini tanıma fırsatı bulduğum Hatice Şahinoğlu ve Çocukları Ahmet ve Deniz Şahinoğlu gibi ve çok tanınan Karakoç ailesi gibi. Bunlar birer örnektir.

Türkiye de Milli Şiir tarzımız hece şiiri olmasına karşın son zamanlarda Okuduğumuz ve gördüğümüz Serbest şiirin yoğunluğu dur.Serbest şiir Türk Kültürüne, Türk Şiirine. Fransız Edebiyatı’ndan geçmiştir. Bir zamanlar Fransız hayranlığı Türk şairlerini çok etkilemiş ve bu yönde oldukçada önemli eserler vermişlerdir. Fransa'ya tahsil yapmaya giden bir gurup Sabetayist'ler tarafından ülkemize serbest şiir getirilmiştir. Ölçülü Türk şiirinde ısrar eden Türk Şairler, uzun süre serbest şiire sıcak bakmamışlar ve hatta direnmişler. Ancak Arif Nihat ASYA ve Yavuz Bülent BAKİLER gibi Devletçi ve Milliyetçi Şairler de Serbest Şiirden kayda değer ve çok güzel eserler verince, Serbest Şiiri Türk Şiirinin bir türü olarak kabullenmeye başlanmıştır.. Fakat Milliyetçi Şairlerin, Sabetayist serbestçilerden elbette bariz farkları vardı. Onlar yinede tüm şiirlerinde Kafiye kullanmakta ısrar etmiş ve vazgeçmedikleri için kabul görmüşlerdir. Serbest şiirde artık çok sevilen ve hatta kurumsallaşmasını sağlayan önemli şairleri tanıyoruz.Günümüzde serbest türde Atilla İLHAN’ı Cahit ZARİFOĞLU nu,Can YÜCEL’i Arif Nazım, gibi daha birçok isimleri sayabileceğimiz gibi şiirlerini de okur iken büyük haz almaktayız. Aslında serbest şiir tamamen kuralsız değildir.Bir sanat icra edilirken kendine has bazı özellikleri ve incelikleri veya sanatsal bir takım becerileride olmalıdır.Serbest şiirden tamamen kuralsız veya düzensiz olarak bahsetmek veya öyle görmek hatadır. serbest şiirdeki bazı dörtlükler (aabcb,aabb,abab,abcabc) şeklinde kafiyeli olabilmektedirler. Bu örnekleri çoğaltabiliiriz. Dörtlüklere bağlı kalmadan daha fazla mısra ile şiir yazılabilir,ancak kafiyeden vazgeçilmemelidir. Bu husuta A.N.ASYA nın meşhur Bayrak şiirini sizlere örnek verebilirim.Serbest bir şiir olmasına rağmen bell,i bir kural doğrultusunda vücut bulduğunu göreceksiniz.Bu Nazım Hikmet RAN ın da birçok eserinde görülmektedir.

Sana benim gözümle bakmayanın,-a
Mezarını kazacağım..-b
Seni selamlamadan uçan kuşun-a
Yuvasını bozacağım...-b

Örneğinde olduğu gibi.

Evet şiir yazmak kolay değildir,dışarıdan göründüğü kadarı ile basit değildir dedik.Şiir yazabilmek için kişide evvela, istek ve ilham olmalı. Şiir yazmak içinse şairde bilgi birikimi ve kelime dağarcığının geniş olması yanında tamamen konsantre olabileceği bir ortam seçmelidir. A. KARAKOÇ bu husus ta şiiri geceleri, ışığı söndürerek karanlıkta yazdığını söyler. Üzüntülü bir anda çile ve ızdırap (dramatik) şiirleri, neşeli bir anda romantik aşk şiirleri, kin dolu anlarda taşlama, hiciv ve intikam duyguları içeren şiirler yazılabilir. Neşeli anlarda matrak ve mizah şiirleri yazılabilir. Güzel bir tabiat manzarası ile iç içe olduğunuz zaman, tabiat şiiri yaza bilirsiniz.Aslında şair her ortamda şiir yazmayı başarır.Hiç beklenmedik bir anda konuya tam konsantre olması durumunda çok güzel eserleri meydana getirebilir.Ancak Bu genelde istisnai bir durumdur.Her ortamda yazılabildiğinin bilimsel bir gerçekliği yoktur.Fakat Yazılabildiğini biliyoruz.

Türk Şiirini en önemli Türlerinden Türk Halk Şiirine kısaca bakalım.

Aslında en çok bilinen divan şiiri olmakla birlikte gerçekte sadece Türk Şairler tarafından yazılması ve Türk Şiirinde önemli bir yeri olmasına rağmen günümüzde Osmanlıca ve Farsça bilen şair pek kalmadığı için, Divan şiiri yazan da kalmadı denecek kadar azdır.Yazan varsa dahi etkin bir kalem olmadığı için artık yok sayılmaktadır.Bu yazan şairi veya şiiri yok saymak değil bilinmediği için örnek veremediğimizden yazan kalmadı anlamındadır.

Bunun haricinde yine en çok tanınan bilinen ve uğraş verilen Türk Halk Şiiridir diyorum.

Gerçek te Türk Halk şiiri; ölçülü ve kafiyelidir. Samimi deyişlerin duygu atmosferinin aksettirilebildiği ve en fazla celbeden bir şiir türüdür ki kurallı ve kaidelidir.

Türk Halk şiiri 7,8,9,10,11,12,13,14,15,16'lık hece vezinleri ile yazılır. Bu şiirler kendi aralarında ayrı isimlerle adlandırılırlar: Koşma, Gazel, Hoyrat, Mani,Rubai, Mersiye, Destan şiiri'dir. Öncelikle şiire başlamak için bir ayak kelime veya cümle gereklidir. Bu ayağa göre şiirin konusu(teması) seçilmelidir.Akabinde uyak(kafiye) gereklidir. Ayak olarak ele alacağımız belirlenen kelime ile bir cümle oluşturarak, şiire başlanır. Bu cümle 11'lik ise, bundan sonraki mısralar da 11'lik olmak zorundadır. Bu ayak kelime'ye uyak (kafiye) lı kelimeler bulup yerleştirmek zorundayız.Şiirin gerek ses ve gerekse ritim bakımından ahengini sağlamak adına bir kuraldır. Ayak kelimeyi mısra nın başında, ortasında veya sonunda kullanmış iseniz,bundan sonraki kafiyelerin de hep aynı yerde kullanılması gereklidir.

Açıklayacak olursak; , 'seçilmiş' kelimesi mısra nın başında kullanılmış ise, türetilen 'atılmış, katılmış,,saçılmış.yatılmış..' gibi kelimeleri de diğer mısraların başında kullanılmak zorundasınız. Şayet ortasında veya sonunda tercih edersek, hep aynısı yapılmalıdır.. Bir dörtlükte kafiye olarak kullanmak istediğimiz belirlenen kelimeyi türeterek,bir çok benzer kelime elde etmeliyiz. Kelimeleri türetirken, birçok uyak kelime de bulmak durumundayız. Türettiğimiz kelimelerin kök kısmını esas almalıyız. Kelimenin ekini kafiye olarak almaya çalışırsak, eğer,bu kafiye değil, redif olur. Redifle de şiir yazılmaz. Ayak kelimemiz 'taşlar' olsun. Bu kelimenin uyaklarını bulmaya çalışalım: 'taşlar, başlar,yaşlar,haşlar,işler,düşler,dişler,fişler,kışlar,kaşlar, şeklinde sayısız çoğaltılabilir. Bu uyakları anlamlarına göre uygun yerlere yerleştirebiliriz.

Yedi hecelik şiirlerde mısralardaki hece sayıları 4+3 şeklinde olmalıdır. Yani bir mısradaki ilk virgüle kadar 4 hece, virgülden sonrakiler 3 hece şeklinde toplam 7 hece olmalıdır. Bu şekilde şiir daha vurgulu, ahenkli ve akıcı olur. Bu durumda şiiri okurken, aksaklık veya topallama olmayacaktır.

Yine 8'lik şiirde; 4+4, 9'lukda; 5+4, 10'lukda; 5+5, 11'likde; 6+5, 12'likde; 6+6, 14'lükde; 7+7 şeklinde olursa şiir çok akıcı ve düzgün olur.

Koşmalarda ilk dörtlük (abab veya abcb veya abba) şeklinde yazılabilir. Diğer dörtlüklerde (aaab, abab, aacb) şeklinde olabilir. Son dörtlük de şair Mahlas'ını (Takma adını) veya gerçek adını kullanarak şiiri tamamlar.Ancak isim yazmak her ne kadar geleneksel halde ise de yazmak zorunluluğu bulunmamaktadır.

İsterseniz bu kalıptaki şiire (6+6=11 li) A.KARAKOÇ hocanın kara haber isimli şiirinden aldığımız iki dörtlükle örnek verelim.

Ellerin yurdunda çiçek açarken,-a
Bizim ile kar geliyor gardaşım...-b
Bu hududu kimler çizmiş gönlüme? -c
Dar geliyor, dar geliyor gardaşım...-b

Gazel olmuş sıra sıra söğütler,-a
Dağ ardında unutulmuş yiğitler.-a
Hürriyete seymen giden şehitler,-a
İki gidip, bir geliyor gardaşım..-b

Hoyratlar Cinaslı Kafiye ile yazılır. Yazılışı aynı, anlamı farklı olan sözcüklerden oluşan kafiyeye Cinaslı kafiye denildiğini biliyorsunuz.. Hoyratlar genellikle 7 ve 8'lik hece vezinleri ile yazılırlar. Hoyrat'a ise günümüzde genellikle Azeri musikisinde sıklıkla rastlıyoruz.Bu en tanınmış örneğidir şu an. Cinaslı kafiyelere çok rastlanır.

-Rubai, Arapça asıllı olup Erbea (dört) kökünden gelir ve dörtlük anlamındadır..(aaab, aaaa, aaba) şeklinde yazılır.Rubai yazmak ayrıca iyi derecede Aruz bilmeyide gerektirir.Günümüzde yazarı az olan bir türdür Rubai.Sitemizde Rubaiyi okumak istersek eğer kendisini bizzat tanıma onuruna eriştiğim Sitemiz Şairi Sayın İsmail Adil ŞAHİN ‘i sizlere tavsiye edebilirim.kırk yıllık şiir deneyimi,Kendisinin Arapçaya vakıf olması ve iyi derecede Edebiyat bilgisi olması nedeniyle çok rahat Rubai yazdığını biliyor ve zevkle okuyorum.Bu hususta üstat İsmail Âdil ŞAHİN hocanın GİZ (Rubailer ve Divançe) (Mayıs 2007) isimli kitabıından buraya aldığımız ve Alkış isimli aruz kalıpları içerisinde olan Rubai çalışmasını örnek vererek yazımızı noktalayalım.

ALKIŞ
Derler ki, “ağaç meyve için taşlanıyor”,-a
Birkaç ipek tel uğruna can haşlanıyor,……a
Bal almak için öldürülürken arılar; ……b
Maymun, ayı oynar diye alkışlanıyor……..a
İsmail Adil ŞAHİN

‘Şiir dönüşü olmayan bir duygu yolu dur,Bu yolda kimi zaman yanmak kimi zaman üşümek olduğu gibi kimi zaman da tökezlemek,yorulmak ve hatta dinlenmek olabilir.Ancak bu yoldan geriye dönüş mümkün değildir.’(S.KARACABEY)

Tüm şair dostlara güzel şiirlerde buluşmak ümidiyle saygılarımı sunuyorum
------------
İÇİNİZDEKİ UMUT IŞINIZ ASLA SÖNMESİN

Süleyman Karacabey
Kayıt Tarihi : 23.9.2008 00:27:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Lerzan Erdinç
    Lerzan Erdinç

    Bakıldığında günümüz insanı kendine dönük bir hayatın içinde. (kimi zaman zorunluluk kimi zaman tercihen)

    Sizi kutlarım Süleyman bey,
    kıymetli bilgilerinizi şiir severlerle paylaşımınız her konuda örnek alınması gereken bir durumdur... Saygılarımla...

    Cevap Yaz
  • Mehmet Böke
    Mehmet Böke

    Verdigin bilgilere teşekkürler
    .Bence şiir kişiyi üzen veya aşırı heyecanlandıran birşeye rastlayınca mırıldanır ve şiir yazmış olur.Kalın sağlıcakla

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Süleyman Karacabey