Şairler, kendilerini nesnelere ad veren Âdem gibi görüyorlar.(1) Ben Ali'yim.
Şehrin Hakimi değilim.(2) Öğretmeni de.
Belki taş ustalarından biriyim, yonttuğu taşların o büyük yapıya bir şey katmasını isteyen. Ve kopmamasını, o kadim estetikten.
Fotoğraf çekerken metre ayarını bozarım. Bu yüzden resimlerim fludur.
Suyu doldurduktan sonra testiyi kırarım, suyun akışını izlemek için.(3)
Vapura her bindiğimde, can yeleklerinin yanındaki levhadaki “Can Yeleğini Nasıl Kullanacaksınız? ” başlığını okur, gülümserim.
Köpekler daha uzaktan gördüklerinde beni havlamaya başlarlar. Ancak çalıyı dolaşmayı ar sayar, yanlarından yürür geçerim.
Mikrofonu bayrak yarışındakiler gibi birbirlerinin elinden kapıp kaçanları saha kenarından izlerim, ne susarak, ne konuşarak.
Hüzün, demeden hüznü, acı demeden acıyı, aşk demeden aşkı anlatabilirim.
Mürekkebe su katmam, çoğalması için(4)
“Evet, özür dilerim. Kusuruma bakmayın. Yazmamak elimden gelmiyor”(5)
Kızmamak da haksızlıklara(6)
Fotoğraf çekilirken kalabalığın arkasında kalırım. Ve hayret içerisinde kalırım ne zaman bir futbol takımı gibi yarısı çömelmiş, yarısı ayakta objektife bakarak poz verenleri görsem.
Sonra sevinirim; iyi ki bu fotoğrafta yokum ben!
Şiir neden mi beni seçti?
Kim bilir,
belki de bu yüzden.
(1) “Her genç şair, kendini nesnelere ad veren Âdem gibi görür. Gerçekte Âdem değildir, üstelik arkasında köklü bir gelenek vardır. O gelenek de yazdığı dil ve okuduğu edebiyattır.” Borges
(2) “Şair, şehrin hakimidir, ama şehrin bundan haberi yoktur.” Browning
(3) “Sen kapları, testileri hele bir kır sular nasıl bir yol tutar gider” Mevlâna
(4) “Yeni şairler mürekkebe çok su katıyorlar” Goethe
(5) Borges
(6) “Pek öyle bir şey değildir şiir
biraz fazlası Antiller'deki kasırganın” Raymond Queneau
MERDİVENŞİİR
TEMMUZ-AĞUSTOS 2005
Sayı 4
A. Ali UralKayıt Tarihi : 26.2.2016 13:58:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!