Martı olsaydım keşke,
Keşkeleri martılara mal edip.
(Keşkeleri neden mal ediyorsun ki?)
Keşkelerinle denizin dalgalarına bak;
Kızabilirsin gerekirse...
Hatta kuzguncuklara, yakomozlara...
Ya da o mehtaba bak da; kala kal delicesine...
(Martılara bir parça simidin var sonuçta...)
Keşkelerini bir kenara bırak da;
Bir yudum al...
Kırmızısından, beyazından...
Kafayı bulup da;
Çaparini sapla onun kalbine...
(Deniz ve mehtap olmadan, zaten martılar olmaz ki!)
Sen öyle zannet!
Çıtır simidi gönder bakalım denizin tam ortasına...
Onlar benim martım değil!
Diyesin gelir...
Sonrasında;
Sağ kolundaki martılara bir tebessüm, bir merhaba...
(Günbatımını ve denizi de unutma!)
Denize selam, gün batımına da bir mutlu başlangıç;
Şafağın alaca karanlığında...
O ince, kıvrımlı omuzlara buseler ateşlisinden
Ve o asil boyunda mola,
Aşkın alevine yolculukta...
Ürperti birden bire,
Bir titreme,
Bir çığlık içten içe...
Yıldızına sor bakalım; ne duyduğunu?
Denizanasına yaklaş annendeki şefkatle...
Babana sarıl içinde var olan endişelerde...
Ve gönder köpek balıklarını, sorsunlar.
Martılar nerde?
( Zaten aşklar hep vardı, yaşanmıştı, yaşanacaktı martıların dilinde...)
Deniz; yüreğinin dalgalarındaki koca bir derya, koca bir yalandı,
Alıp da bizleri içine yutan..
O şeytana karabasan şarkıları dinleten,
Avutan bir masaldı ..
Martılar da kanat çırpardı sadece...
Ne kadar ümit bağlasakda çok bilinmeyenli denkleme,
Formülleri kördüğüm olmuş yüreğimizde...
Sende, bende
Sihirli iki kelimede...
Kayıt Tarihi : 6.7.2022 00:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!