Sihirli Ayna Şiiri - Mehmet Yeter Official

Mehmet Yeter Official
9

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Sihirli Ayna

—————âyîne-i serencam—————

Henüz Îsâ doğmadan birkaç saat önceydi.
Her yer zifr-i karanlık, çok sisli bir geceydi.

Bir iltimâs sezince rûhumun yarasından,
Geçiyordum gizlice, iki dağ arasından.
Kâinât öyle sessiz; kurtlar, kuşlar uykuda.
Ayın parlayan yüzü, dans ediyordu suda.
Üstü yaprakla dolu, âsûde bir nehirde,
Ben onu arıyordum kaybolan bu şehirde.

Bir sihirli ayna ki nerde, nasıl? Bilinmez.
Düştüm ıssız yollara kayıktan iner inmez.
Uzun ve dar sokaklar, korku dolu, yas dolu.
Sanki Tanrı'nın gamı kaplamış bütün yolu.
Eskiden, kayıp şehri bir masal zannederdim.
Şimdi onu görünce helecanla ürperdim.
Gökte tuhaf biçimde gümüş rengi bulutlar,
Yerdeyse helâk olan bir kavmin enkazı var.
Çürüyen tüm cesetler, büyük bir sır taşıyor.
Burada ondan kalan bir hatıra yaşıyor.

Bir zamanlar bu şehre hep melekler gelirmiş.
Derken bu kutsal yerde bir hâdise gelişmiş.
Ak sakallı bir Deccâl, gelip çok uzaklardan,
Geçirmiş mâsum halkı, Şeytâni tuzaklardan.
İçki, kumar, zinayla, türlü hileler kurmuş.
O tertemiz kalbleri günahlarla doldurmuş.
Altın, tunç, kil ve taştan, birçok heykel yapmışlar,
Sonra da ilâh diye, bu putlara tapmışlar.

Böylece yüce Tanrı sonunda karar vermiş.
Derken bu azgın kavme bir peygamber göndermiş.
Dağların arasından geçerek uzun nehri,
Elinde bir suhufla dolaşmış bütün şehri.
Sapkın kavim günlerce, Elçi'yle alay etmiş.
O Elçi de bir gece, mel'un şehri terk etmiş.
Yüce Tanrı hışımla, göklere emreylemiş.
Melekler de o halkı yerle yeksan eylemiş.
Amansızca yıkılmış, bu şehrin dağı, taşı,
Bir ibret olsun diye kalmış Deccal'in nâ'şı

Hâlâ o hazin yerde dehşetin izi vardı.
Çığlık sesleri hâlâ fezâlarda çınlardı.

Bu kaybolan şehirde dolaşırken âsûde,
Birden karşıma çıktı, o ma'bed-i fersûde.
Bir emâre sezince bu mukaddes yapından,
Girdim hayalet gibi, zümrüt renkli kapıdan.
Aradığım o ayna, belki burdadır dedim.
Bir kaç adım atınca heyecanla titredim.
İçim haşyetle doldu sessizliğin sesinden.
Bir râyiha esince, aynanın nefesinden,
Bu ilâhi ma'bedin bozmadan dokusunu,
İzledim o aynanın gizemli kokusunu.
Söylenen alâmetler, âyân olunca birden,
Geçtim bir ışık gibi, zorlu merhalelerden.
Onca tuzağa rağmen bütün engeli aştım,
Büyülerle korunan, o aynaya ulaştım.

Bu gizemli ma'bed'in, artık tam ortasında,
Durdum bir Sefir gibi, aynanın karşısında.
Bu sihirli aynaya rikkatle baktım bir an,
Açıldı o aynadan, mütehayyil bir cihân.
Aynanın sihri beni sonsuzluğa sevk etti.
Hilkatin bütün şekli bu aynadan aksetti.
Şahit oldum böylece eflâkın her ânına,
Çıktım bir şûle gibi, Tanrı'nın makâmına.
O lâhûti âlemde şeh-bâl açınca birden,
Çaldım aşkın sihrini, Tanrı'nın ellerinden.
Nihâyetsiz sırlarla, ledünnî ilme erdim.
Bir iksir içmiş gibi kendimden geçiverdim.

Derken sihirli ayna, bir periye büründü,
Bütün güzelliğiyle, yalnız bana göründü.
Bir teessür sezince o gizemli yüzünden,
İki damla yaş aktı, bu perinin gözünden.
Dedim latif bir sesle “nedir sizin derdiniz?
Neden beni görünce, böyle kederlendiniz?
Oysa ben aşkınızla, yüce dağları aştım,
Çiğneyip beyâbanı mecnun gibi dolaştım.
İçime kor düşünce hicrânınızla sizden,
Ben bir sevda yarattım siyah gözlerinizden.
Hep sizi aramakla geçti benim her ânım.
Ey benim yüreğime nakşedilen sultânım.
Feryâdımla inleyen denizlerin sesinden,
Size gûher getirdim rûhumun giryesinden.
O mâtemli günlerde bir teselli bularak,
Nigâhınıza meftun bir gedânız olarak,
Yaşadım ben yıllarca sizin hayâlinizle.
Yanıp tutuşmaktaydım her an visâlinizle.
Nihâyet buldum sizi, işte karşınızdayım.
Artık sonsuza kadar sizin yanınızdayım.

Mehmet Yeter Official
Kayıt Tarihi : 11.8.2019 14:05:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mehmet Yeter Official