İlk görev yerimdi Giresun.Çiçeği burnunda bir öğretmen bilmediği ilginç bir coğrafyada ne hissederse ben de
benzer şeyler hissetmiştim buralara ilk geldiğimde.İlginç olan sadece coğrafyası değildi buraların.İnsanlar ve gösterdikleri tavırlar da çok farklıydı.Sanki çok işleri varmış da geç kalmışlar gibi aceleci tavırları,sorulan sorulara kesik kesik cevaplar vermeleri, içtenlikten uzak ses tonları, alaycı bakışları,muzip muzip gülüşleri oldukça rahatsız ediciydi. Daha ilk günden buraları sevemeyeceğimi düşünmüştüm.Ama göreve başlayacak ve bu duruma katlanacaktım.Çare yoktu, geri dönmemin gerekçesini bizimkilere anlatamazdım.
İlk birkaç ay beklediğim gibi sıkıcı geçti.Çünkü yalnızdım,önyargılarım insanlarla iletişimimi yavaşlatıyordu.Fakat yavaş yavaş da olsa komşularımı,öğrencilerimi,çevreyi tanımaya başladım. Tanıdıkça duygularım değişti,önyargılarım kırıldı. buralardaki farklılıklar kabullendiğim şeyler olmaya başladı.
Evet, çeliştiğimiz çok yönleri vardı belki.Fakat çok sıcak ve dost insanlardı.Bunu geç de olsa anlamıştım.
Unutamadığım birçok anım oldu bu güzel insanlarla.Bunlardan biri çok ilginç ve çok da komikti mesela.
Komşularım bana arada bir yemek gönderirlerdi.Damak zevkimiz hiç uyuşmadığından yemeklerini hiç sevemedim.Gelen yemekleri çoğu zaman tadına bile bakmadan döker,tabaklarını yıkar, ertesi gün iade ederdim.
Hal böyleyken günlük sohbetlerimizde yemediğimi bilmedikleri bu yemeklerin ne kadar lezzetli olduğunu, bu lezzetleri başka hiçbir yerde bulamadıklarını anlattıklarını da eklemeliyim.
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum