Kurtuldu kınından
Şöyle bir savruldu kalem
Havı değer değmez oldu keskinliğinin
Bırakmadı
Pılını pırtısını
Bağışladı hepsini de
Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Devamını Oku
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Yapma ama böyle Necdet.. Elim kaleme varırsa bu şiirden sonra?
Öyle masada durduğu gibi durmaz ki?
Nasıl 'edebiyle' durmuyorsa o 'o.... çocukları', oynaşırız kalemle, nesi tutar bilinemez, batar bir yerlere!
'Nabzıma baktım' şimdi.. Bayağı yüksek seyrediyor.. 'Ölü bedenlere' biraz aktarsam mı?
Çokça tebriklerim Kardeşimi...
Sömürü düzenine isyanın sesiydi, güzel şiiriniz sevgili Necdet öğretmenim..
Kutluyorum, şiir dolu, dost-şair yüreğinizi..
Daim olsun dileklerimle..
Saygı ve Selamlarımla..
Bazen kalem, kılıçtan keskin olur ama kan dökmeden görevini yerine getirme gücüne de sahiptir. Böylesi yüce değer, her şeye, herkese nasip olmaz...Yüreğinize, kaleminize sağlık. Mükemmel şiirdi yine...Kutlarım, saygılarımla...
Ve Nazım Hikmet diyor ki, 'Nerden gelip nereye gidiyoruz' adlı şiirinde:
Arkamızda kalan yollarda ayak izlerimiz kanlı,
arkamızda kalan yollarda ulu uyumları aklımızın, ellerimizin, yüreğimizin,
toprakta, taşta, tunçta, tuvalde, çelikte ve pılastikte.
Kanlı ayak izlerimiz mi önümüzdeki yollarda duran?
Bir cehennem çıkmazında mı sona erecek önümüzdeki yollar?
1
Çocukların avuçlarında günlerimiz sıra bekler,
günlerimiz tohumlardır avuçlarında çocukların,
çocukların avuçlarında yeşerecekler.
Çocuklar ölebilir yarın,
hem de ne sıtmadan, ne kuşpalazından,
düşerek de değil kuyulara filân;
çocuklar ölebilir yarın,
çocuklar sakallı askerler gibi ölebilir yarın,
çocuklar ölebilir yarın atom bulutlarının ışığında
arkalarında bir avuç kül bile değil,
arkalarında gölgelerinden başka bir şey bırakmadan.
2
Bir şehir vardı.
Yeller eser yerinde.
Beş şehir vardı.
Yeller eser yerinde.
Yüz şehir vardı.
Yeller eser yerinde.
Yok olan şehirlere şiirler yazılmayacak,
şair kalmayacak ki.
Ne mi bu şimdi... bilmem... Öylesine işte... Şiir, şiir çağırdı, çağrıştı.Ne diyem...
…/ Öfkeyle uyanmak ve yürekten saldırmak var
Ve yok etmek var kokuşmuşluğu ve düzenbazlığın kodlarını
Çeliğin sesini batırmak var döşlerine
Kana kana
Şöyle bir savrul be kılıç
Kurtul kınından
Yediği çanağa tükürmenin hesabını sor
Ortalıkta kol gezen o… çocuklarından
Evet...Kurtulmuş kınından kalem.Kından çıkmış kılıç gibi. Az kesmiş, finaldeki özürde adı geçenlerin yüzsuyu hürmetine... Elindeki ister kalem olsun, istese kılıç. Korkak alıştırmayacaksın arkadaşım... Verdiğini doyuracak, vurduğunu öldüreceksin..Ama... İşte bütün düğüm o amada...
Kutluyorum öğretmenimin vatansever yüreğini, güçlü kalemini içtenlikle... Hislerime tercüman olmuş.Nicelerine... Sevgim, saygımla...
kalem kılıçtan keskindir, atasözümüz. Okuma özürlü olunca yazılan, çizilen emeline ulaşamıyor. haksızlık diz boyunu aşıyor. öyleyse, kalemden sonraki keskin kılıç çıksın meydana. Kılıç çözer mi acaba bunca haksızlığa, yanlışlığa... Ne bileyim şimdi, ne diyeyim?.. Yüreğine sağlık.
Bu şiir ile ilgili 6 tane yorum bulunmakta